HDK Eşsözcüsü ve eski HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in “terör örgütüne üyelik” suçlamasından aldığı cezanın Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) dönmesinin ardından tekrar yargılanmasına bugün başlandı.
İstanbul Çağlayan Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya HDP milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Ertuğrul Kürkçü, Nursel Aydoğan, Hüda Kaya, Beyza Üstün ve Sezai Temelli katılırken, HDP İstanbul İl örgütünden temsilciler ve kadın hakları aktivistleri de duruşmayı takip etti.
Mahkeme başkanı, savcı mütalaasını vermeden karar veremeyeceğini söyleyerek bir sonraki duruşma tarihini 30 Haziran saat 9.00 olarak belirledi.
Savcı, gizli tanığın yeniden dinlenmesini istedi
Duruşma başlarken, güvenlik görevlilerinin mahkeme salonuna girmesi üzerine mahkeme başkanı güvenliğe gerek olmadığını söyledi. Kadın güvenlik görevlisi “Biz merak ettiğimiz için geldik, sıkıntı yok” diye cevapladı.
Mahkeme başkanı, Tuncel’in 25. dönemde milletvekili adayı olmadığını bilmediğini ve siyasi hayatını olumlu ya da olumsuz etkilememek için duruşmayı seçim sonrasına bıraktığını söyledi.
Duruşmaya Sebahat Tuncel’in ifadesiyle başlandı. Tuncel, “davanın şimdiye kadar hukuki dayanaklardan ziyade, siyasi saiklerle yürütüldüğünü” söylerken, AYM kararı doğrultusunda beraatını talep etti.
Avukat Ercan Kanar, AYM kararının dava boyunca verdikleri savunmayla örtüştüğünü ifade etti. AİHM’in gizli tanık ifadesine dayanılarak hüküm kurulamayacağına dair kararını hatırlatan Kanar da “Derhal beraat kararı talep ediyoruz” diye konuştu.
Avukat Baran Doğan, davanın başından beri yargılama hukukuna uygun olmadığını söyledi; “Biz Türkiye’nin bu eski hukuktan kurtulmasını, artık mahkemelerin de bağımsız olmasını istiyoruz” dedi.
Savcı “Gizli tanığın yeniden dinlenip dinlenmeyeceği hususunu mahkemenin takdirine sunarız” derken, mahkeme başkanı bu talebi reddetti.
Savcının mütalaasını sunacağı bir sonraki duruşma 30 Haziran saat 9.00’da görülecek. Mahkeme başkanı, beyanı alınan Sebahat Tuncel’in bir sonraki duruşmaya gelme zorunluluğu olmadığını da söyledi.
“Siyasi değil hukuki karar verilmesini istiyoruz”
Duruşma sonrası bianet’e konuşan Sebahat Tuncel, şunları söyledi:
“Bu davaya ilişkin başından beri siyasi bir yaklaşım söz konusu. AYM bunu ortaya koymuş oldu. Düşman hukuku uygulanıyordu ve Kürt hareketine yönelik yaklaşımların yargı aracılığıyla baskı altına alınması yaklaşımının bir yansımasıydı. Özel Yetkili Mahkemeler bunu kendi görevleri olarak gördü. AYM kararıyla bu teşhir olmuş oldu. Umarım mahkeme heyeti siyaseten değil, hukuken bir karar vererek buna bir son verecek. Bu hukuki davranış, Türkiye’de zedelenen adalet duygusu açısından bir umut yaratması açısından da olumlu olacaktır.”
Tuncel’in avukatı Ercan Kanar ise şöyle konuştu:
“Daha önce verilen karar tamamen uydurulmuş delillere dayanıyordu. Cinayet işleyen, çocuğa cinsel istismarda bulunan bir kişinin kin dolu ifadeleri dayanak alındı. Seneler sonra bir gizli tanık uyduruldu ve bu tanığın ifadeleri de çelişkiliydi. Bahsettiğim bu iki farklı kişinin beyanları da birbirini tutmuyordu. Ardından psikolojik rahatsızlığı olan bir kişinin beyanlar dosyaya eklendi; gerçi o da daha sonra geri alındı. Ve böylelikle hukuki değeri olmayan bir tek delil yokken mahkumiyete gidildi. Yargıtay da dosyayı incelemeden kararı tasdik etti. AYM, bu kararı tam da bizim savunmamız doğrultusunda bozdu. Şimdi derhal beraat kararı verilmesini bekliyoruz çünkü ortada tartışılacak bir delil yok.”
Ne olmuştu?
Sebahat Tuncel, 5 Kasım 2006'da İstanbul’da gözaltına alınmıştı. 27 Temmuz 2007'de genel seçimlerde İstanbul 3. Bölge'den bağımsız milletvekili seçilince serbest bırakılmıştı.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 18 Eylül 2012’de Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Sebahat Tuncel’in PKK üyeliği gerekçesiyle aldığı 8 yıl 9 aylık hapis cezasını oybirliği ile onamıştı.
Tuncel’in bireysel başvurusu üzerine, AYM "İlk derece mahkemesinin, tanık beyanlarına karşı ileri sürülen hususları araştırmaması ve gerekçeli kararında da tanık beyanlarını ve başvurucu tarafından yapılan itirazları yeterince ve makul bir biçimde değerlendirmemesi nedeniyle yargılamanın hakkaniyete uygun gerçekleştiği söylenemez" değerlendirmesini yaptı. (ÇT)