Diyarbakır’da dokuz yıl önceki eylemlerde öldürülen 8 yaşındaki Enes Ata'nın başına isabet eden gaz fişeğinin, adli emanet deposunda kaybolduğu bugünkü duruşmada anlaşıldı.
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın bugün görülen 27. duruşmasını takip eden gazeteci Felat Bozarslan, Ata’nın öldürüldüğü gaz fişeğinin kaybolması ve kanıt niteliğindeki elbiselerinin imhası üzerine mahkemenin suç duyurusunda bulunma kararı aldığını yazdı.
Diyarbakır'da, 28 Mart 2006’daki eylemlere polis müdahale etmiş, 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsun Mızrak, başlarına gaz fişeği isabet etmesi sonucu ölmüştü.
Çocukların ölümünde sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla üç özel harekat polisine dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuksuz yargılanan polis memurları H.A., N.Ö. ve B.Ö.'ye “Olası kast sonucu ölüme neden olmak” suçundan ömür boyu hapis cezası verilmesi isteniyor.
Adli Emanet: Bizde yok
Bugünkü duruşmaya tutuksuz sanık polis memurları H.A. ve B.Ö. katılmazken, N.Ö. ise görevli olduğu Hakkari'den SEGBİS ile katıldı. Ata ve Mızrak'ın ailesi ile avukatları da duruşmadaydı.
Duruşmada gelen evrakları okuyan Mahkeme Başkanı, delil niteliğindeki gaz fişeğine ilişkin Adli Emanet Memurluğuna yazılan talimatın cevabının geldiğini söyledi. Cevapta, Adli Emanet deposunun 2006/95 sırasına kayıtlı tutanakta belirtilen ve Enes Ata'nın ölümüne yol açan gaz fişeğinin zarf içinde bulunamadığı belirtildi. 8 yaşındaki Enes Ata'nın öldürüldüğü sırada üzerinde bulunan ve kanıt niteliğinde olan elbiseleri de Mayıs 2014’te mahkeme kararı olmaksızın polis tarafından imha edilmişti.
Polis: Ben görevimi yaparım
Sanıklardan N.Ö. bugünkü ifadesinde, olay sırasında çevik kuvvet lojmanı içinde görev yaptığını belirterek şunları söyledi:
“Olayda gaz fişeği kullandım. Kaç fişek kullandığımı hatırlamıyorum. Bana görev tebliğ edilir, görevimi yaparım. Bölgeyi kontrol etmem mümkün değil. Gaz fişeğini nasıl kullanacağımı gayet iyi biliyorum. Gaz fişeği grubun arkasına, önüne, sağına ve soluna atılır. Bunun dışında kullanılamaz. Bu fişeğin benim tarafımdan atıldığı tespitli değildir. Benim gibi onlarca kişi kullanıyordu.”
Sanıkların avukatı Halis Çıtır da şunları söyledi: “Müvekkiller aynı yerde görev yapmaktadır. Biz delil karartma iddialarına katılmıyoruz. Soruşturma sırasında deliller adli emanete teslim edilmiştir. Kayıp varsa sorumlusu adli emanettir.”
“Tutuklanmazlarsa delil karartacaklar”
Duruşmada daha sonra söz hakkı alan Ata ve Mızrak ailesinin avukatları ise sanıkların tutuklanmasını talep etti: “Sanıklar dışarıda olduğu sürece dosyada delil kalmayacaktır. Sanıkların tutuklanmasını talep ediyoruz. Ayrıca adli emanet deposundan delil kaybolmasına ilişkin sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz. Sanıkların kamu görevlisi olması nedeniyle delilleri karartacağını defalarca söylemiştik. Şu anda görüyoruz ki deliller yok.”
Mahkeme, dosyanın en önemli delillerinden biri olan gaz fişeğinin kaybolmasına ilişkin ilgililer hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ancak sanıkların tutuklanmasını talebini reddetti. (AS)