Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’nda kayıplar bulunsun, failler yargılansın talebiyle sürdürdükleri adalet mücadelesinde 20. yıllarını tamamladı.
27 Mayıs 1995’teki ilk oturmanın ardından dün, 20. Yılda yine Galatasaray’daydılar.
Mumlar ve kayıpların fotoğraflarıyla gerçekleşen eylemde adalet talepleri yinelendi. Tüm siyasal partilere ve demokratik kamuoyuna “Türkiye’deki gözaltında kayıpların akıbetinin bulunması ve faillerinin ortaya çıkarılması mücadelemizde bizimle birlikte olun” çağrısı yapıldı.
“Unutmayın ki adalet iyileştirir. Adalet arayışımız sonuç alıncaya kadar devam edecektir.”
20 yılda esaslı bir adım atılmadı
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamada 1995’teki durum “İktidar hukuku askıya almıştı, yargı görevini yapmıyordu, basın gerçekleri yazmıyordu” diye açıklandı.
Kayıplar gerçeğini kamuoyuna taşıman için Galatasaray’da oturmaya başladılar, 7 Şubat 2009 tarihinden itibaren de Diyarbakır, Urfa, Batman, Cizre ve Yüksekova’dan kayıp yakınlarının ve hak savunucularının da sesi onlara katıldı.
“Kayıplarımızın ve adaletin izini sürdüğümüz 20 yılda siyasi iktidarlar, gözaltında kayıpların akıbetlerinin açıklanması ve faillerin yargılanması için sembolik bir iki girişim dışında esaslı hiçbir adım atmadı.
“2011 yılında dönemin başbakanı Erdoğan’ın Cumartesi Anneleri ile yaptığı toplantıda vermiş olduğu sözler yerine getirilmedi.
“Kayıpların bulunması, faillerin yargılanması için yaptığımız başvuruları karşılıksız bırakan yargı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun bu konudaki suç duyurularını da karşılıksız bıraktı.
“Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Kayıp yakınlarına ‘hiçlik’ duygusu yaşatan bu suç esasen kayıpların akıbeti açığa çıkartılana ve failleri yargılanana kadar devam eder. Hiçbir siyasal iktidar böyle bir uygulamayı sürdüremez ve sürdürmemelidir. “
20 yıldır tekrarlanan talepler
Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları 20. yılımızda taleplerini bir kez daha tekrarladı:
*Gözaltında kayıplar başta olmak üzere, Türkiye’deki insanlığa karşı suçların hangi nedenlerle işlendiğinin ve bu suçları işleyen faillerin açığa çıkarılabilmesi için yasal statüsü olan bir özel hakikat komisyonu kurulmalıdır.
*Türkiye, Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair Uluslararası Sözleşme’nin tarafı olmalıdır.
*Türkiye, ceza kanununda Sözleşmede de belirtildiği gibi zorla kaybetmeyi yasaklayan ve bu suçu bir insanlık suçu olarak niteleyen hükme yer vermelidir.
* Böylelikle zorla kaybetme bakımından zamanaşımının işlemeyeceği garanti altına alınmalıdır.
*Savcılar resen harekete geçmeli ve kayıp vakalarının yaşandığı dönemlerdeki emniyet ve jandarma birimlerinin sorumlularını tespit etmelidir.
*Benzer olayların tekrarının önlenmesi bakımından gözaltına alınan kişilerin avukatları ile görüşmesini engelleyen ve kamuoyunda “ iç güvenlik yasası” olarak bilinen yasa ve diğer düzenlemeler yürürlükten ve uygulamadan kaldırılmalıdır.
*Soruşturma ve kovuşturma makamları kamu görevlilerinin karıştığı olaylar bakımından uyguladıkları cezasızlık politikasından vazgeçmelidir. (BK)
* Fotoğraf: Twitter / direnisteyizorg