Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı'ndaki 521. haftalarında Hasan Ocak için toplandı.
Hasan Ocak'ın gözaltına alındığına tanık olan Suna Göl de gönderdiği mektupta "Zaman aşımı gerekçesiyle davanın örtbas edilmesini kabul etmiyor ve tanıklığımı yeniliyorum" dedi.
"90'larda Yargısız infazlar İstanbul'un gerçeği oldu"
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı okuyan Ümit Tekaydişli "90'lı yıllarda yalnız Kürt coğrafyasında değil, İstanbul'da da ağır insanlık suçları işlendi. Yargısız infazlar, işkencede ölümler, katliamlar, gözaltında kaybetmeler İstanbul'un gerçeği oldu" dedi.
"Dönemin İnsan Haklarından sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nun hazırladığı raporda 1 Ocak 1994, 6 Haziran 1995 tarihleri arasında İstanbul Adli Tıp'ta işlem gören dosyalarda 290 kişinin kimsesizler mezarlığına gömüldüğü yazıldı.
"Hacaloğlu basın mensuplarına bu ölümlerin üçte birinin toplum vicdanını rahatsız eden 'şüpheli cinayetler' olduğunu, 80 kişinin işkence sonucu öldüğünün çok açık olduğunu açıkladı. Basın mensuplarının emniyetin bu olaylardaki rolünün ne olduğu sorusuna 'Buna cevap veremem. Yorumu size bırakıyorum. Nasıl istiyorsanız öyle düşünün' yanıtını verdi.
58 günlük arayış
Tekaydişli, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi, kimsesizler mezarında bulunuşu ve dava sürecini aktardı:
"Hasan Ocak 21 Mart 1995 tarihinde polisler tarafından gözaltına alındı. Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Burada başında Bayram Kartal’ın olduğu TİM 3 tarafından işkenceyle sorgulandı.
"Onu gözaltında gören, gözaltı listesinde adını gören tanıkları vardı ama gözaltına alındığı inkar edildi. Her yerde Hasan'ı arayan ailesi, arkadaşları ve İHD tüm resmi kurumlardan 'bizde yok' cevabı aldı.Türkiye’yi ayağa kaldıran 58 günlük arayışın sonunda devletin tüm engellemelerine karşı, Hasan Ocak'ın ağır işkence izlerini taşıyan ve 'meçhul kişi' olarak işlem gören bedenine, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. 90’lı yıllarda ilk kez bir kaybın bedenine ulaşıldı ve devlet suçüstü yakalandı.
20 yıllık adalet arayışı
Açıklamada Ocak ailesinin 20 yıldır süren adalet arayışına da yer verildi:
Ocak ailesi DGM Başsavcılığına, Beykoz Savcılığına, Fatih Savcılığına başvurdu. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve 'Tim-3' polisleri hakkında suç duyurusunda bulundu ama hukuk işletilmedi.
"Ocak ailesi Adalet Bakanlığına başvuruda bulunarak hukuku işletmeyen, etkin soruşturma yapmayan savcılar hakkında şikâyetçi oldu ama Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü bu şikayeti işleme koymadı.
"Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet görevlileri hakkında yapılan çok sayıda suç duyurusunu birleştirdi ve bu dosyada 'şikayetler somut bir veriye dayanmıyor' gerekçesi ile takipsizlik kararı verdi.
"Beykoz Cumhuriyet Savcılığının 1995/1075 Hazırlık Numarası ile takip ettiği dosyada ise 20 yıldır rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. Dosya savcısı sık sık değiştirildi. Şimdi de zaman aşımı süresine günler kala dosya savcısı izne ayrıldı. Yaşanan gelişmeler, bu dosyanın da hukuka aykırı bir biçimde kapatılacağına dair ciddi kuşku yaratıyor.
Adelet talepleri
20 yıldır süren adalet arayışında dile getirilen talepler 521. haftada tekrarlandı:
* Hasan Ocak dosyasında 20 yıldır süren cezasızlık son bulmalı,
* Hasan Ocak dosyasında AİHM'in yeterli ve etkin soruşturma yapılmadığı kararı doğrultusunda etkin soruşturma yürütmeli.
*Soruşturma olayın tam olarak nasıl meydana geldiğinin belirlenmesini, sorumluların tespit edilmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte olmalı.
* Hasan Ocak dosyasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin insanlığa karşı suçlarda cezanın ertelenemeyeceği, zamanaşımına uğratılamayacağı, bu suçlar için af çıkarılamayacağı yönündeki içtihat ve yorumları esas alınmalı.
* Hasan Ocak'ın Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunmasının ardından Adli Tıp kayıtlarını inceleyerek rapora bağlayan, "Hayatımın en zor günü Hasan Ocak'ın bulunduğu gündür" diyen dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olan Algan Hacaloğlu Hasan Ocak dosyasında tanıklık yapmalı, bildiği gerçekleri bugün yeniden kamuoyu ile paylaşmalı.
Suna Göl: Hasan Ocak'ın tanığıyım
"Gazi katliamından sonra “provokatör” olduğum gerekçesiyle 25 alındım. Aksaray Emniyet Müdürlüğüne götürüldüm. Yapılan işkencelerden dolayı tam olarak tarihi hatırlamıyor olsam da, tahminen 26-27 Martta sorgudan indirildiğimde yanımda birinin olduğunu fark ettim. Gözbağımın altından kim olduğuna baktığımda, işkenceden çıktığı her halinden belli birini gördüm. Hasan’ı daha önce tanımadığım için odadaki kişinin kim olduğunu anlayamadım.
"Gözaltından çıktıktan sonra İHD’ye gittim. İHD'de Hasan Ocak için kampanya yürütenler vardı ve orada Hasan'ın resimlerini gördüm. Resimlerden hemen tanıdım ve O’nu gördüğümü, sağ olduğunu söyledim. Arama süreci boyunca da bunu her fırsatta ifade ettim.
"Gözaltındayken Hasan Ocak’ı gördüğümü 6 Nisan 1995 tarihinde yazdığım ve işleme konmasını istediğim tanıklığım, hiç bir merci tarafından dikkate alınmadı. Savcılığa verdiğimiz dilekçeler soruşturulmadı. Hasan Ocak gözaltına alındığında benim görgü tanıklığım gibi birçok delil Onun gözaltında olduğunu kanıtladı." (BK)