* Fotoğraf: Mustafa Kamacı / AA
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013’te iki araçla düzenlenen ve 52 kişinin öldüğü bombalı saldırıyla ilgili 33 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın Ankara’ya nakliyle, üç duruşma da üç farklı kentte yapılmış oldu.
Mahkeme heyeti, müdahil avukatların taleplerini inceledi ve IŞİD’in Niğde saldırısı, Utku Kalı ve kamu görevlilerinin ihmallerine ilişkin açılan davanın dosyalarının Ankara’ya getirtilmesine karar verdi. Ayrıca, Milli İstihbarat Teşkilatı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığına ve Jandarma İstihbarata olay öncesi istihbarat gelip gelmediğinin sorulmasına karar verildi.
Karardan öne çıkan maddeler şöyle:
“Heysem Topalca isimli şahısla ilgili Yayladağ Emniyet Müdürlüğü, Yayladağ İlçe Jandarma Komutanlığı ve Hatay MİT Şube Müdürlüğüne yazılan müzekkerelerin akıbetlerinin sorulmasına…”
“Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/383 esas, Hatay 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/18 esas sayılı dosyasının incelenip iade edilmek üzere gönderilmesinin istenilmesine…”
“Utku Kali adlı şahıs hakkında Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan 2013/43 esas sayılı kamu davasına ilişkin dosyanın incelenip iade edilmek üzere gönderilmesinin istenilmesine…”
“MİT Müsteşarlığına, EGM İsithbarat Daire Başkanlığına, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Komutanlığına müzekkere yazılarak 11 Mayıs 2013 tarihinde Hatay ili Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlama ile ilgili olarak olay öncesi tarihlerde bu olaya ilişkin ihbar yapılıp yapılmadığı, ihbar yapıldı ise bununla ilgili ne tür bir işlem yapıldığı hususunun ayrıntılı olarak bildirilmesine…”
Tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerine devam kararı veren mahkeme davayı 8 Mayıs saat 10.00’a bıraktı.
Aileler davanın nakline tepkili
Patlamada yakınlarını kaybeden müdahil aileler duruşma öncesi Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaparak davanın Ankara’ya taşınmasına tepki gösterdi.
Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Gürler dosyanın Antakya, Adana ve Ankara arasında mekik dokuduğunu belirterek, davanın tekrar ailelerin yaşadığı yer olan Antakya’ya taşınmasını istedi. Gürler, iki yıldır dosyada bir arpa boyu yol alınamadığını da söyledi.
“Bir devlet düşünün ki bir şehirde güvenliği sağlayamadığını iddia ederek dosyayı ilden ile sürmektedir. Derhal bu dosyanın yetkili ve görevli olan Antakya mahkemelerine gitmesi ve dosya üzerindeki tüm şaibelerin kaldırılmasını istiyoruz. Talebimiz çok net; ailelere ve mağdurlara hukukun ve adaletin tam olarak işleneceğine dair işlemlerin yapılması, dosyaların üzerindeki tüm şaibelerin kaldırılması, gerçek failleri cezalandırılmasıdır.”
Davanın avukatlarından Hatice Can da Reyhanlı’daki patlamadan önce Cilvegözü'nde bir kaç kez patlama olduğunu hatırlatarak, Reyhanlı’daki patlamanın göz göre göre geldiğini öne sürdü. Can, yargılama sürecinin şeffaf olarak yürümediğini söyledi.
“Mevcut sanıkların hepsinin elinin değdiğini biliyoruz bu kirli olaya. Ancak asıl bunların üzerindeki organizatörlerin açığa çıkması için hep birlikte taleplerde bulunurken mücadele de edeceğiz. Çünkü ne yazık ki bu tür durumları açığa çıkartmak çok zor.”
“Göz göre göre katliam”
Basın açıklamasının ardından duruşmaya geçildi, ilk olarak müdahil avukatlar söz aldı.
Dışişleri temsilcisinin AGİT toplantısında Reyhanlı Katliamı’nı El Kaide’nin yaptığına yönelik açıklamasını hatırlatan Avukat Can, “Bu yüzden tetikçiler kadar gerçek sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Katliam öncesi şüpheliler izlenmiş ve katliam buna karşın nasıl göz göre göre gerçekleşmiştir?” diye sordu.
Niğde’de silahlı saldırı gerçekleştiren IŞİD üyelerinin Reyhanlı Katliamı’nda da parmağı olduğuna ilişkin iddiaları hatırlatan Can, Niğde dosyasının da Ankara’ya getirilmesini talep etti. Sanık avukatları da ilgili kamu görevlileri hakkında idari ve cezai soruşturma yürütülmesini talep etti. (AS)
Ne olmuştu? |
Savcı Özcan Şişman tarafından hazırlanan 110 sayfalık iddianamede, 15'i tutuklu, 11'i tutuksuz, 7'si firari 33 sanık; 5'i çocuk 52 kişiyi öldürmek, 130 kişiyi öldürmeye teşebbüs, 25 kişiyi yaralamakla suçlanıyor. Eylemi planladığı öne sürülen Mihraç Ural, saldırıyı düzenlediği ileri sürülen Nasır Eskiocak ile birlikte 9'u tutuklu, 7'si firari, 2'si tutuksuz 17 sanık hakkında 53'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 3 bin 597'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor. Sanıkların, Türk Ceza Kanunu'nun 302. maddesi uyarınca "Devletin bağımsızlığını zayıflatma ve birliğini bozmaya yönelik vahim nitelikte, ses getirecek, toplumu sarsacak eylem gerçekleştirmek amacıyla planlama yaptıkları, planı uyguladıkları, buna göre öncelikle eylem planlamasında bilerek ve isteyerek yer aldıkları" iddia ediliyor. "THKP-C Acilciler örgütü yöneticisi Ural'ın Suriye rejimine bağlı güvenlik ve istibahrat birimleriyle birlikte hareket ederek, savaştan kaçan Suriyeli muhaliflerin Türkiye'de barınması, sahip çıkılması sebebiyle Türkiye'yi hedef alan terör saldırısı planladığı" ileri sürülüyor. İddianameye göre, "Mihraç Ural saldırı için, Suriye rejimi kontrolündeki bölge ile Hatay arasında kaçakçılık yapan Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak gibi şüphelileri öncelikle saldırı planına dahil etti." Mihraç Ural'ın 1979-1980 yıllarındaki silahlı eylemleri de iddianamede "örgütün diğer eylemleri" olarak değerlendirildi. Reyhanlı patlamasından doğrudan haberi olmadan yardım ve yataklık yaptıkları ileri öne sürülen 16 sanık hakkında da 10 ila 15 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor. Dava Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada kimlik tespiti yapılmadı, iddianame okunmadı. Bu arada özel yetkili mahkemeler kaldırıldı ve dosya, olayın olduğu Hatay'a gönderildi. Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise yetkisizlik kararı vererek dosyayı geri gönderdi. Ancak son olarak dosya yine Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilerek davanın burada görülmesine karar verildi. Hatay'daki mahkeme, ikinci duruşmayı yetkisizlik kararı vermiş olmasına rağmen tamamladı. Sanık avukatları davanın güvenlik gerekçesiyle nakledilmesini talep ettiğinden, ikinci duruşmada mahkemede dava dosyası da yoktu. Mahkeme, sanıkların ifadelerini tutuklu bulundukları Adana'daki cezaevinden SEGBİS yöntemi ile aldı. Yani duruşmaya ne sanık katıldı ne dosya vardı. Üçüncü duruşma öncesi nakil talebine yanıt geldi. Dava güvenlik gerekçesiyle Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. |