İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon “Cezasızlığa son, adalet istiyoruz” kampanyası başlattı.
Kampanya öncelikle insanlığa karşı suçlara zamanaşımı uygulanmamasıyla ilgili yasa teklifinin Meclis’ten geçmesi için çalışmaları kapsıyor. Bunun için, Meclis'teki grup başkanvekilleri ile görüşülecek ve milletvekillerine mektuplar yazılacak.
31 Mayıs’a dek sürecek kampanyada ayrıca kayıp davalarına yüksek katılım, kayıpların kaybedildiği yerlerin teşhiri gibi etkinlikler de gerçekleşecek.
Vedat Türkali’den dayanışma mesajı
Kampanya bugün Cezayir Toplantı Salonu’nda düzenlenen ve Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın çağrıcısı olduğu basın toplantısında tanıtıldı. “Cezasızlığa adalet son verir”, “Kullanılmayan adalet zamanla aşınır”, “Zamanaşımı katile çalışıyor”, “Katile zamanaşımı affı” dövizleri ve karanfillerin yer aldığı toplantıda kayıp yakınları her cumartesi Galatasaray Meydanı’na ellerinde taşıdıkları fotoğrafları bu kez boyunlarındaki kartlarda taşıdı.
Toplantıya İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, eski İHD Genel Başkanı Akın Birdal, eski İHD İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Abdülbaki Boğa, Menderes Samancılar’ın da aralarında olduğu çok sayıda insan hakları savunucusu da katıldı.
Yazar Vedat Türkali de toplantıya gönderdiği mesajda Cumartesi Anneleri’ne “Her zaman yanınızdayım” diye seslendi.
Türkiye uluslararası sözleşmelere taraf olmalı
Basın açıklamasını okuyan Sebla Arcan, kayıp davalarının cezasızlığın en somut örnekleri olduğunu söyledi.
“Kampanya ile cezasızlık geleneğini ve sonuçlarını görünür kılmaya, kamuoyunu bilgilendirmeye, yönetenleri evrensel hukukun sınırlarına çekilmeye katkıda bulunmak istiyoruz” diyen Arcan, toplumu yönetenlerden taleplerini şöyle sıraladı:
* Cezasızlığı önlemek için güvenlik güçlerinin işlediği suçlarda, faillere karşı koruma sağlayan tüm düzenlemeler ve uygulamaları yasaklanmalı.
* İlişikte sunduğumuz yasa tasarısı teklifinin gereği acilen yapılmasını, zamanaşımı kuralları ve af yasalarının insanlık suçlarında uygulanmaması evrensel kuralının yasallaştırılmasını istiyoruz.
* Soruşturma ve yargı makamlarının failleri koruyan zihniyeti son bulmalı, mağduru koruyan zihniyetin egemen kılınması sağlanmalı. Etkin soruşturma yürütmeyen ve soruşturmaları sürüncemede bırakan, hukuka aykırı kararlar veren yargı mensupları yaptırıma uğratılmalı.
* Türkiye acilen Birleşmiş Milletler (BM)Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesi’ne, BM Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlar Bakımından Kanuni Sınırlamaların Uygulanmayacağına Dair Sözleşmesi’ne, Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlar Bakımından Kanuni Sınırlamaların Uygulanmayacağına Dair Avrupa Sözleşmesi'ne, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni Kuran Roma Statüsü'ne taraf olmalı.
* Devleti toplum üzerinde bir baskı aracı olarak gören zihniyet değişmeli; devlet eksenli değil, yurttaş eksenli, hak eksenli, adalet eksenli yönetim anlayışına geçilmeli.
Zamanaşımına karşı kanun teklifi
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan yasa teklifi hakkında bilgi verdi.
Teklif, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) “Hangi tarihte işlenmiş olursa olsun aşağıdaki suçlar bakımından zamanaşımı süresi uygulanmaz” maddesinin eklenmesini içeriyor.
Teklifte söz konusu suçlar, Cenevre Sözleşmeleri’nde sayılan “ağır ihlaller", soykırım, TCK’nın ilgili maddeleri, işkence ve eziyet suçları bulunuyor. Bunların yanında Türkdoğan’ın mevcut kanunda çok eksik olduğu vurguladığı insanlığa karşı suçlar da maddeler halinde sıralanıyor.
Teklifin “Sorumluluk” başlıklı maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor:
“Bu maddenin yukarıdaki fıkralarında belirtilen suçlardan birinin işlenmesi halinde; bu suçlardan birinin işlenmesine ister başında bulunarak, isterse de refakat ederek katılan veya başkalarını bu suçları işlemeye doğrudan teşvik eden veya sonuç ne ölçüde gerçekleşirse gerçekleşsin bu suçları işlemek üzere onların devlet yetkililerine ve özel şahıslara ve bu suçların işlenmesine hoşgörü gösteren devlet gücünü temsil edenlere bu yasa hükmü uygulanır.”
Türkdoğan, kayıplar ve sivillerin asker ya da paramiliter güçlerle öldürülmesiyle ilgili açılabilen 18 kadar dava olduğunu, bu davaların başka şehirlere nakledildiğini ve etkili soruşturma ve kovuşturmanın yapılamadığını vurguladı.
Kimi davalarda da beraat kararları verildiğini belirten Türkdoğan “Failler aramızda ama gözaltındaki kayıplarımız yok” diye konuştu.
Cezasızlığın son bulması için zamanaşımına dair yasa değişikliğinin önemine değinen Türkdoğan, tüm kayıpların akıbeti öğrenilip failler yargılanana dek mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.
Kayıp yakınları: Zamanaşımını tanımıyoruz
Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Asiye Karakoç, Emine Ocak, Zübeyde Tepe, Hanife Yıldız, Sultan Taşkaya, Elmas Eren ve Hanım Tosun’un konuşmacı olduğu toplantıda salondaki diğer kayıp yakınları söz aldı.
Kayıp yakınları adalet taleplerini yineledi, zamanaşımını tanımadıklarını söyledi.
Emine Ocak: 20 yıldır Galatasaray’da oturuyorum. Adalet ve vicdan istiyorum. (Hasan Ocak’ın dosyası 21 Mart’ta zamanaşımına uğrama tehlikesi altında.)
Zübeyde Tepe: Katillere adalet geldi, bizim çocuklara adalet gelmedi. Zamanaşımını kabul etmiyoruz, adalet istiyoruz. ( Ferhat Tepe’nin dosyası zamanaşımına uğradı)
Hanife Yıldız: Zamanaşımı dedikleri nedir? Ben aşındım, ayaklarım aşındı. Zamanaşımı dedikleri şeye biz son vermedikçe kimse son veremez.(Murat Yıldız’ın dosyası 23 Şubat’ta zamanaşımına uğrama tehlikesi altında.)
Sultan Taşkaya: Eşimi asker, polis ve Sedat Bucak’ın korucuları tüm mahallenin gözü önünde götürdüler. Adalet nerede? Katiller yakalansın, kemikler teslim edilsin ki teselli bulalım.
Elmas Eren: Zamanaşımı diye bir şey tanımıyorum. Ben evladımın kemiğini istiyorum. Yapan, çıkıp söylesin ne yaptığını. Bir insan hata yapabilir. Duvara çarpmış olabilir, kafasına bir şey yapmış olabilir. Kazadır deyip ortaya çıkarabilirlerdi. Olmadı. Zamanaşımı tutturdular.(Hayrettin Eren dosyası geçtiğimiz hafta zamanaşımına uğradı. Avukatlar karara itiraz etti.
Hanım Tosun: Cumhurbaşkanı, ki cumhurbaşkanı diyemiyorum kendisine çünkü hem adalet bakanı, hem iççileri bakanı, her şeyi kendi için yapıp kendi için istiyor, isterse gizli arşivleri açar, tüm dosyaları ortaya çıkarıp mezarımızı gösterir. İçimizdeki acıyı zamanaşımı kapatmaz.(Fehmi Tosun’un dosyası 19 Ekim’de zamanaşımına uğrama tehlikesi altında.)
Uzun zamandır oğlu Rıdvan’ın adından başka bir sözcük söylemeyen Asiye Karakoç yerine söz alan Hasan Karakoç: Biz yine şanslıyız tesadüf ve şansın yardımıyla mezarımızı bulduk. Yıllardır haykırdık ne gören ne anlayan oldu. Bu devletten bir can, bir kardeş, bir yoldaş alacağım var. (BK)
* Kanun teklifini görmek için tıklayın.