Cumartesi Anneleri/İnsanları buluşmalarının 509. haftasında Galatasaray Meydanı’nda 26 Aralık 1997’de kaybedilen Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu.
Buluşmada konuşan Özdemir’in yeğeni Allahverdi Turan “Neden bu ülkede kimse kayıpları görmüyor, duymuyor? Neden bu ülkede vicdan sahibi insanlar yok” dedi.
1995’te kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da Roboski Katliamı’nın yıl dönümünü hatırlatarak “Her nedense ölen, öldürülen ve cezaevlerine konulanların muhalif kesim ama mağdur olan ise yine devlet yine devlet” diye konuştu.
Buluşmada Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan İbrahim Demirel, Mehmet Özdemir’in ailesinin gönderdiği mektubu okudu.
“17 yıldır hala gözümüz yollarda, onun gelmesini bekliyoruz. Bir gün çıkıp geldiğinde, onu tanımama mahcubiyetini yaşamamak için her gün hafızamızı tazeliyoruz.
“Bu cinayetleri işleyen mekanizmaya seslenmek istiyorum. Siz bu insanları katlederken babasız doğup büyüyen kardeşim Heval’in ve binlerce hevallerin beynindeki düşünceleri öfkeleri ve sizlere karşı besledikleri kini nasıl önleyeceksiniz?
“Kayıplar, canımızın, kayıp olan en değerli parçaları. Onları bulana kadar mücadele edeceğiz.”
Buluşmada Mehmet Özdemir’in davasının uluslar arası hukuka uygun olarak yeniden açılması istendi.
Kalpaklı: Yargı, zulüm politikalarının aracı
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltına Kayıplara Karşı Komisyon’un basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nden Hatice Kalpaklı şunları söyledi:
“Bu topraklarda tüm iktidarlar, yargıyı kendi kontrolü altına alarak baskı ve zulüm politikalarının aracına dönüştürdü.
“Bu topraklarda yargı, devletin sınırsız gücü karşısında yurttaşın hak ve özgürlüklerini koruma işlevini yerine getirmeyerek, zalimlerin saltanat sürmesinin aracına dönüştü.” (EA)
Mehmet Özdemir'in kaybedilişi |
44 yaşındaki Mehmet Özdemir, Diyarbakır’ın Bağıvar köyünde yaşıyordu. Birisi henüz doğmamış sekiz çocuk babasıydı. HADEP üyesi olan Özdemir; defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. Son gözaltına alındığında kendisine: "bir daha seni alırsak öldüreceğiz” denildi. O da ailesine "Gözaltına alındığımda beni ilk arayacağınız yer Saraykapı'daki JİTEM olsun" uyarısında bulundu. Mehmet Özdemir, 26 Aralık 1997 günü Diyarbakır’da bir kahvede otururken, insanların gözü önünde telsizli, uzun menzilli silahlı kişiler tarafından zorla beyaz Toros’a bindirildi. Savılıktan "Gözaltına alındı" belgesiEnzile Özdemir, Diyarbakır DGM Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe ile başvurarak eşinin nerede olduğuna dair bilgi talep etti. Savcılık, dilekçesine “Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır” ibaresi taşıyan bir damga vurdu. Gözaltı süresi bittiği halde Mehmet Özdemir mahkemeye çıkarılmayınca eşi, İHD Diyarbakır Şube Başkanı ile birlikte savcılığa gitti. Savcı bu kez Özdemir'in gözaltına alınmadığını, gözaltına alındığına dair belgenin yanlışlık sonucu verildiğini söyledi. Ailesi ve İnsan Hakları Derneği onu her yerde aradı, tüm kurumlara başvurdu ama Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı. 19 Aralık 2003 tarihinde, olayın tanıklarını bile dinlemeyen Cumhuriyet Savcısı, Mehmet Özdemir’in kaybedilmesiyle ilgili herhangi bir cezai takibat başlatmamaya karar verdi. Aile bu karara itiraz edince 1 Eylül 2004 tarihinde, Siverek Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Özdemir’in kaybolmasından birilerinin sorumlu olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmadığı gerekçesiyle ailenin itirazını reddetti. AİHM süreci ve Türkiye'nin mahkumiyetiİç hukukta sonuç alamayan Özdemir ailesi, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. AKP Hükümeti, devlet makamlarının Mehmet Özdemir’in kaybolmasında doğrudan veya dolaylı olarak sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek, AİHM’den başvurunun “kabul edilemez nitelikte” olduğu yönünde karar vermesini talep etti. AKP Hükümeti’nin AİHM’e sunduğu soruşturma dosyasını inceleyen yargıçlar; Mehmet Özdemir’in kaybolmasıyla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı’nın yapmış olduğu soruşturmada, çarpıcı ihmaller olduğunu saptadı. Olayın gerçekleştiği kahvenin sahibinin, garsonların, orada bulunan müşterilerin ve civardaki esnafın tanıklık etmesini sağlamak için, Cumhuriyet Savcısı’nın hiçbir girişimde bulunmamasını şaşkınlık verici buldu ve etkin soruşturma yapılmadığına hükmetti. AİHM, 08 Ocak 2008 tarihinde oybirliği ile “Türk devletinin, Mehmet Özdemir’in kaybolması ve ihtimal dâhilinde olan ölümünden sorumlu olduğu” kararına vardı ve Türkiye mahkum oldu. |