Cumartesi Anneleri/Cumartesi İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 508. eylemlerinde 1994 yılında gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.
508. haftanın açıklamasında devlet yetkililerine kayıplarla ilgili gerçekleri açıklama, gözaltında kaybetme suçunun devletin sorumluluğu olduğunu kabul etme, kaybedilenlerin aileleri ve toplumdan özür dileme ve faillerin yargılanması çağrısı yapıldı.
“Gerçeği açığa çıkarma, ceza adaletini sağlama sorumluluğunuzu yerine getirmeden bize demokrasiden, iktidarın demokratik meşruiyetinden söz etmeyin.
“Demokrasi yalnızca seçime indirgenemez. Seçimle gelen iktidarın, temel hak ve özgürlükleri ihlal etmesi durumunda, demokrasiden de, iktidarın demokratik meşruiyetinden de söz edilemez.
“Basının özgür olmadığı, yargının bağımsız olmadığı, özgürlüklerin keyfi biçimde sınırlandırıldığı yerde demokrasi olmaz.
“Muhalefet etme hakkını kullanmak için sokağa çıkanların vurulduğu, suç işleyen kamu görevlilerinin korunduğu yerde demokrasi olmaz.
“Demokrasi ve insan hakları söylemini dilinden düşürmeyen otoriter rejimlerin bu topraklarda işlediği insanlık suçlarının tanıkları olarak, sözde kalan demokrasi söyleminin halka devlet terörü olarak döndüğünü biliyoruz.”
İsmail Bahçeci’nin kaybedilişi
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamada Bahçeci’nin kaybedilişi ve sorumlular şöyle aktarıldı:
“İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Gençlik hareketinin içindeydi; okulundaki öğrenci derneğinin kurucusu ve başkanıydı. Aynı zamanda Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Bu nedenle polisin hedefindeydi. Defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 1991 yılında Adana’da gözaltına alındı ve sekiz gün boyunca gözaltına alındığı inkar edildi.
“İsmail Bahçeci, son olarak 24 Aralık 1994 tarihinde gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü ve kendisinden bir daha haber alınamadı. İsmail’in özgür, eşit, adil bir gelecek mücadelesi devletin ‘kamu düzeni’ne tehdit sayılarak gözaltında kaybedilmesine neden oldu.
“Fatma ve Şehmus Bahçeci oğullarını her yerde aradı, devletin her kademesine başvurdu. Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel randevu taleplerini kabul etmedi. Görüştükleri İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu onlara İsmail’in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söyledi. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe ‘Dua edin de oğlunuz polislerin elinde olsun’ dedi.
“İsmail’in gözaltındaki varlığının inkar edildiğini İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü, düzenlediği kampanyalarla ülke ve dünya kamuoyuna taşıdı. Ama devletin her kademesi, her yetkilisi İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığını inkar etti, kaybedenleri korudu.”
Sorumlular
“Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Orgeneral Doğan Bayazıt’ın Genel Sekreterliğini yaptığı Milli Güvenlik Kurulu, Başbakanlığı’nı Tansu Çiller, İçişleri Bakanlığı’nı Nahit Menteşe’nin yaptığı 50. Hükümet ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilmesinden sorumludur.” (BK)
* Fotoğraf:140journos / twitter