İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Hüseyin Kürşad Serbes, Uğur Kurt'u öldüren polis hakkındaki "taksirle öldürme" suçlamasını yetersiz buldu.
Suçun 20 ila 25 yıl arası hapis cezası öngören "olası kastla öldürme" olduğunu belirtip görevsizlik kararı vererek dosyayı Ağır Ceza mahkemesine gönderdi.
Savcı “taksir” demişti
Okmeydanı Cemevi'nde 22 Mayıs 2014’te katıldığı bir cenaze töreni sırasında polisin silahından çıkan kurşunla ölen Uğur Kurt'un ölümüne ilişkin soruşturma tamamlanmış, savcılık, “olayda kasıt olmadığını” belirtmişti.
İddianamede, polis memuru S.K.’nın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 85. maddesi uyarınca “Taksirle bir insanın ölümüne neden olmak” suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Amirinin uyarısına rağmen
Kurt ailesi ve avukatları polis S.K. için “taksirle ölüme sebep olmak” suçlamasıyla hazırlanan iddianameye tepki göstermişti.
Avukat Turgut Kazan, “Bir polisin hele terörle mücadele ettiği söylenen bir polisin o atış açısıyla orada bir insanın ölümüne yol açacağını bilememiş olması düşünülemez. Dolayısıyla bunu 'taksirle öldürme' diye kapatma kimsenin haddi değildir” demişti.
Basın toplantısında gazetecilere izletilen Kurt’un öldürüldüğü andaki görüntülerde, polis S.K.’nın amiri “sıkma, sıkma” diye bağırıyor ancak S.K. onu dinlemiyor.
Bu uyarılara rağmen şüpheli polis memuru S.K.'nın ailahını ateşlediğini belirten avukat Turgut Kazan, “Siz ‘sıkma’ sesini duyuyorsunuz ama savcı duymuyor” dedi.
“Olaydan önce saat 11:38'de polis amirlerinin tam beş defa 'Sıkma' uyarısına rağmen sıkıyor. Bir kişi molotof kokteyli atarak yan sokağa kaçıyor.”
“Molotofu atan kaçıyor ama şüpheli polis saat 11:38'de ateşe başlıyor. Ateşe başladığı an bir tehlike yok, atan kaçmış. Böyece o ateş sonucu Uğur Kurt yaşamını yitiriyor.”
“Eğer amaç tehlikeyi bertaraf etmekse gaz bombasını kullanabilirsiniz, arabadan tabancayı alıp ateş ediyorsunuz. Savcılık da bunu meşru müdafaa, orantılı şiddet sayıyor.” (AS)