Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin hüküm giymiş mahkumlara yönelik oy kullanma yasağıyla “serbest seçim hakkını” ihlal ettiğine karar verdi.
Beş yıl hapis cezasına çarptırılan Ahmet Atahür Söyler, 2007 seçimlerinde cezaevinde olması, 2011 seçimlerinde ise şartlı tahliye olmasına rağmen cezasının infazının tamamlanmamış olması sebebiyle oy kullanamadığı için AİHM’e başvurmuştu.
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesine göre kasten işlemiş olduğu suçtan hüküm giyen kişiler, cezalarının infazı tamamlanana kadar oy kullanma hakkından yoksun bırakılıyor.
AİHM, Türkiye’de hüküm giymiş mahkumların oy kullanma yasağının doğrudan uygulandığını, bu yasak uygulanırken suçun doğası ve ağırlığının, hüküm süresi ve mahkumun hal ve davranışlarının hesaba katılmadığını belirtti. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 nolu protokolün serbest seçim hakkını düzenleyen 3. maddesini ihlal ettiğine karar verdi.
Daha önce Avusturya, İngiltere ve İtalya’ya karşı açılan benzer davalar olduğunu belirten AİHM, Türkiye’deki yasağın en katısı olduğunun altını çizdi.
Hükümlü hakları için örnek karar
Söyler’in avukatı Serkan Cengiz, bianet’e AİHM kararının Türkiye’de hükümlülerin oy kullanma hakkı açısından bir ilk niteliği taşıdığını belirtti.
“Kasten suç işleyip bir yıldan fazla hapis cezası alan kişilerin Türkiye’de oy kullanması mümkün değil. Dolayısıyla çok önemli bir karar.
“Yüksek Seçim Kurulu kararları yargı incelemesine kapalı. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin mevzuatına göre de Türkiye’de yargı yolu kapalı olan bir kurumun işlemlerine karşı bireysel başvuru yapamıyorsunuz. Yani Türkiye’de bir hükümlü oy kullanma hakkıyla ilgili gereğinin yapılması için başvuru yapıp, red kararı aldıktan sonra doğrudan AİHM’e gidebilir. Bu da AİHM’in halihazırda aşırı dava yükünün katlanacağı anlamına gelir.
“İngiltere’de ağır hapis cezasına çarptırılan ve oy kullanma hakkından yoksun bırakılan Hirst davasında, AİHM yine 1. Protokol’ün 3. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş, kararın ardından AİHM’e İngiltere’ye karşı 2700 civarında başvuru yapılmıştı.
“Benzer bir durum Türkiye’de de olabilir. Bu durumun önüne geçilmesi amacıyla, zaten AİHM’e giden başvuru sayısını azaltmaya çalışan Türkiye’nin derhal bir yasal mevzuat değişikliği yapması zorunludur. Bu kararın ışığında TCK 53. maddenin derhal gözden geçirilmesi gerekiyor.
“Bu karar, sadece TCK 53. madde gereğince yasaklanan siyasi bir hakkı içeriyor. Ancak aynı kanun oy kullanma dışında dernek kurma, siyasi partiye üye olma, çocuklar üzerindeki annelik ve babalık hakkı gibi bir takım medeni hakların kullanılmasına engel oluyor. AİHM kararı, dolaylı olarak maddenin tümünün gözden geçirilmesine delalet edebilir.” (ÇT)