Polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesinde polisin yakın mesafeden gaz bombası ile vurduğu Dilan Dursun hayati tehlikeyi atlatmışken soruşturma, polisin savcılığa bilgi vermemesi nedeniyle olaydan dört gün sonra başladı.
İlk tanık dinlendi, savcı olay yerindeki mobese ve kamera görüntüleri ile o gün görevli akrepler, bunlardaki polisler ve emir verenler ile polisler arasındaki telsiz konuşmalarını emniyetten istedi.
Dilan Dursun’un vuruluşuna tanık olarak ilk müdahalede bulunan beyin cerrahı ile avukatlarından Tonguç Cankurt yaşananları ve soruşturma sürecini bianet’e anlattı.
“Akrepten nişan almış birini gördüm”
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi ve Öğrenci Kolektifleri üyesi 20 yaşındaki Dilan Dursun, 16 Haziran’da Sarısülük’ün cenaze törenine katıldı. Buradaki polis saldırısından kaçan Dilan Dursun, iki kilometre kadar ilerlemişken akrepten hedef alan polis tarafından gaz bombası ile başından vuruldu.
O sırada oradan geçmekte olan bir beyin cerrahı saldırıya tanık oldu, Dilan'a ilk müdahaleyi yaptı:
“Ateş sesini duyunca arkamı döndüm. Akrepte nişan almış bir polis ve yerde yatan birini gördüm, yanına gittim. Akrep hızla geri döndü. Yaklaşık altı-yedi metreden ensesinden vurulmuştu. Gaz bombası kapsülü ya da plastik mermi de olabilir. İlk müdahaleyi yaparken gaz yoktu ancak biri tekmeleyip uzaklaştırmış da olabilir.
“Kahverengi akrepten kamuflaj kıyafetli emniyet güçleri yanımıza gelince de beyin cerrahı olduğumu, ambulans bekleyemeyeceğini söyledim. Yoldan çevrilen sivil bir araçla hastaneye kaldırdık. Hemen ameliyata alındı.”
“Cebeci karakolu savcıya haber vermedi”
Avukat Cankurt, tanık ifadelerine dayanarak Dilan'ın koyu renk bir akrepten hedef alınarak atılan gaz bombası kapsülü ile vurulduğunu söyledi. Ateşli silahla yaralanma ve hayati tehlike söz konusu iken Cebeci karakolunun savcılığa bilgi vermediğini söyleyen Cankurt, suç duyuruları sonucu açılan soruşturma hakkında bilgi verdi:
“Dilan vurulduktan sonraki günler Cebeci karakolundan polisler hastaneye gelerek durumu hakkında bilgi almak, o gün üzerinde olan giysileri istemek üzere hastaneye geliyordu. Bizler de savcılığa haber verdiklerini düşündük. 20 Haziran Perşembe günü dosyayı görmek için savcılığa gittiğimizde adliyede bu konuda bir dosya olmadığını gördük. Cebeci karakolunda bir evrakın olduğunu ancak bunu müracaat savcılığına vermediklerini öğrendik.”
Avukatlar bunun üzerine Cebeci karakoluna gittiklerinde “İfade almayı bekledik” cevabını aldılar. Israrları üzerine Perşembe akşamı saat 21.30 sularında olay yeri inceleme ekipleri Dilan'ın yaralandığı yerde inceleme yaptı. Dört gün sonra yapılan bu incelemede hala yerde olan kan izlerinden numune alındı.
Savcıdan emniyete "Çok acele" ibareli talimatlar
Avukatlar Cuma günü suç duyurusunda bulundu. Görevlendirilen Memur Suçlarından Sorumlu Savcı izinli olduğu için dosya pazartesi günü savcının eline geçti. Savcı Mustafa Demir avukatların olay yerindeki mobese ve kamera görüntüleri talebini Salı günü “Çok acele” ibareli yazılarla emniyete iletti. Aynı gün ilk tanık da ifadesini verdi.
Vuruluş anını gören kişi ifadesinde akreple Dilan arasında 15 ya da daha az metre kadar mesafe olduğu, yaralanmasına sebep olan olan gaz bombasını kimin attığını görmediğini ancak akrepten atıldığını gördüğünü, aynı akrepten çok sayıda gaz bombası atıldığını söyledi.
Savcı bugün ise avukatların Ankara’da o bölgede görev yapan akreplerin, bunlardaki polislerin ve polislere emir verenlerle yapılan telsiz görüşmelerinin kayıtlarını isteme taleplerini kabul etti.
Cankurt, soruşturma başladıktan sonra da Cebeci Karakolu'ndaki polislerin hastaneye giderek Dilan'ın ifadesini verip veremeyeceğini sorduklarını doktorların ise bunun mümkün olmadığını söylediklerini belirtti. Sağlık durumu iyiye giden Dilan Dursun olay gününü hatırlamıyor, ne zaman taburcu olacağı ise henüz belli değil. (BK/HK)