Gezi Parkı’nda ikinci kez kılınan Cuma namazından önceki hutbede “Paranın geçmediği, kimsenin aç kalmadığı Gezi Parkında, farklı inanışlara ve yaşam tarzına sahip insanlar birlik ve kardeşlik içerisinde direnişlerini sürdürüyorlar” sözleri yer aldı.
Gezi Parkı’nda direniş 18. gününe girerken geçtiğimiz Cuma olduğu gibi bugün de Gezi Parkı girişinde Cuma namazı kılındı. Dğer direnişçiler namaz kılanların çevresinde insan zinciri oluşturdu.
“Gezi’de farklılıklarla birlik ve dayanışma var”
Namazdan önce okunan hutbede saldırılar, Gezi'deki başörtülü kadınlar, Gezi direnişinin ruhu, referandum, talepler, gözaltına alınan direnişçiler gibi başlıklar öne çıktı:
“Hiçbir huzur bozucu ortam yokken Salı günü polislerin taksim meydanına girip, Gezi Parkı'nı da içine alacak şekilde yaptıkları saldırı, büyük bir haksızlık ve zulümdür. Bu zulümde hem insanlarımız çok büyük hasarlar görmüş, hem de direnişçi gençlerin mescidi yıkılmıştır.
“Camide yaralılar tedavi edilirken, ortaya çıkan birkaç fotoğraf yüzünden nifak tohumları atanlar, mescitte gençler Kuran okurken atılan gaz bombaların hesabını nasıl verecekler.
“Doğayı, insan onurunu, yaşamı savunanlar bütün saldırılara karşı yekvücut olup yardımlaşmaya devam ediyorlar. Buradaki insanlar ortak yaşam alanlarını savunmakla kalmıyor aynı zamanda burada yeni bir yaşam biçimini de inşa ediyorlar. Paranın geçmediği, kimsenin aç kalmadığı Gezi Parkında, farklı inanışlara ve yaşam tarzına sahip insanlar birlik ve kardeşlik içerisinde direnişlerini sürdürüyorlar.
“Başörtülü kadınlar da direnişin öznesi”
“Bu birlik halini bozmak isteyen egemenler, sürekli olarak başörtüsü ve cami üzerinden bozgunculuk yapmaya çalışıyorlar."
“Direnişin en başından beri Gezi Parkında bulunan Müslümanlar olarak bizler hiçbir şekilde bir saldırıya, tacize uğramadık. Eğer Gezi Parkı dışında ya da içinde münferit de olsa, provokasyon da olsa, başörtülü kadınlara yapılmış bir saldırı var ise Gezi Parkı ruhuna düşen bu saldırılara karşı başörtülü kadınların yanında olmaktır. Gezi Parkı direnişinin bütün bireyleri kadar, başörtülü kadınlar da bu direnişin öznesidirler."
“Gezi ruhu; birlik, dayanışma ve paylaşım ruhudur”
“Buradaki ruh; dayanışma, birlik ve paylaşım ruhudur, iktidarın kamplaştırıcı siyasetine gelmeden, halkların Gezi Parkında örgütlediği kardeşliği, Gezi Parkının dışına da taşımalı ve Gezi Parkı ruhunu bilmeyen kardeşlerimizle de bu ruhu paylaşmalıyız. Bizler için sadece zulmedenler düşmandır, halklar kardeştirler. Farklı görüşlere sahip olanların, birbirlerine karşı hakkı ve adaleti savunmaları icap eder."
“Gençlerle barışmanın yolu taleplerin karşılanmasıdır”
“Bütün peygamberlerin karşısında zenginlikten şımarmış ileri gelenler vardı ve peygamberlerin yanında toplanan yoksul halkları küçük görüyorlardı... İstiyorsunuz diye çapulcu dediğiniz, ayyaş dediğiniz insanlardan ayrı kalacak değiliz. ‘Biz de çapulcuyuz’ demek peygamberlerin yolundan gitmektir.
“Birkaç gündür çapulcular, sevgili gençler olarak anılmaya başlandı. Anlaşılıyor ki diyalog yolları oluşturarak, barış sağlanmaya çalışılıyor. Gençlerle barışmanın yolu gençlerin taleplerinin karşılanmasıdır. Doğal haklar referanduma tabi tutulamaz. İnsanların yeşil alan ihtiyacı, ekmek gibi su gibi azizdir ve kutsaldır.
“Referandum, kamplaşmadan başkasını getirmez”
“Bu gerçeği kabul edip, Gezi Parkındaki kışla girişimini iptal etmek dururken, referandum tartışmaları başlatmak, kamplaşmadan başka bir şey getirmeyecektir. Gerçekten birliğe inanıyorsanız ve gerçekten faiz lobisinin komploları olduğunu düşünüyorsanız, size düşen halkı ikiye bölmek değildir. Sakın ola ki barış yapayım derken bozgunculuk yapmayın. Allah bakara suresinde şöyle buyurmaktadır:
‘Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah'ı şahid tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez’ (Bakara 204-205).
“Barışı ayakta tutmanın bir yolu da, Gezi Parkı olaylarında gözaltına alınan kardeşlerimizin serbest bırakılmasıdır. Aynı zamanda bugüne kadar yapılan saldırılar sonucu çatışmalarda ölen direnişçi ve polislerin ailelerinden, yaralılardan ve direnişe katılan bütün halklardan özür dilenmelidir.” (BK)