Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 12 Eylül darbesi davasının bugün 10. duruşması görüldü. Mahkeme müdahil avukatların taleplerini reddetti, ayrıca sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi.
Bugünkü duruşmaya, sanıklar, dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya telekonferans yöntemiyle de katılmayacak.
Müdahil avukatlardan Fikret Babaoğlu, sanıkların neden duruşmaya gelmediğini bir kez daha sordu.
"Tahsin Şahinkaya ayakta tedavi gördüğü halde 'Benjamin Button' rolü oynayarak yatalak hastaymış gibi ifade veriyor. özellikle Şahinkaya'nın tutuklanması gerekiyor."
Müdahil avukat Ömer Kavili de bu davanın tarihi bir dava olduğunu, acı çektirilen halkın davası olduğunu söyledi ve "Gerçek bir yargılamanın sanıkların karşımıza getirilip yaptıklarıyla yüzleşmesiyle gerçekleşeceğini düşünüyoruz" dedi.
Müdahil avukatlar mahkemeye şöyle bir dilekçe sundu:
"İstanbul GATA'dan gelen yazıya göre, sanıklardan Şahinkaya'nın hastanede yatmadığı ayakta tedavi gördüğü anlaşılmıştır. Buna rağmen sanık yatakta ifade vererek mahkemeyi ve biz müdahil avukatları kandırmıştır. Dolayısıyla Şahinkaya'nın tutuklanmasını ve sanığın mahkemeye getirilmemesi yönünde rapor veren üniversite görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz."
Mahkeme araç da temin etti!
İstanbul GATA'dan telekonferans sistemini kuracak mahkeme olan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen yazı ile Şahinkaya'nın tedavisinin ayakta yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Yazıda şu ifadeler yer alıyordu:
"Adı geçen şahsın tedavisi ayakta devam etmekte olup hastanemizde yatmamaktadır. Ancak yukarıda belirtilen (görüntülü ve sesli iletişim tekniği) işlemlerin yapılabilmesi için gerekli her türlü kolaylık sağlanacaktır."
Mahkemeye sunulan Adli Tıp raporunda da iki sanığın sağlık durumları ve yaşları gereğince duruşma salonuna getirilmesinin mümkün olmadığı yazıyordu:
"Sağlık ekipleriyle birlikte getirilmeleri dahi, sağlıkları açısından, uzun süre efor harcamak zorunda kalacak olmalarından dolayı zararlıdır, hayati tehlikeleri vardır."
Dosyaya giren bir diğer belgede de Şahinkaya'nın telekonferans sistemi ile ifadesinin alınması için kendisine üç gün araç tahsis edildiği ifade edildi.
"Dönemin hükümeti de yargılanmalı"
Avukat Engin Cinmen de söz alarak mahkemenin aktif yargılama yapması gerektiğini söyledi.
Cinmen, "O dönemin hükümeti de yargılanmalıdır. Ve Ergenekon davasında olduğu gibi siyasi irade savcının önünü açmalıdır" dedi.
"Ayrıca, Mustafa Asım Hayrullahoğlu'nun öldürülmesine ilişkin, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ile eski askeri yargıç Naci Gürkan'ın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum."
"Kitaptan delil olmaz"
Verilen aranın ardından, 13:45'te duruşma başladı.
Sanık avukatı Bülent Hayri Acar, müdahil avukatlardan gelen tutuklanma talebinin reddini ve müvekkillerinin beraatını istedi.
Ayrıca, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun hukuken delil niteliğinde sayılamayacağını, raporda kişisel görüşlerin yer aldığını belirtti.
"İddianamede kitaplardan alıntılar var. kurgulanmış yazılar delil sayılmaz, kitaptan delil olmaz."
Savcı mütalaasını verdi, sanık Şahinkaya'nın tutuklanması ve Fincancı ile Gürkan'ın tanık olarak dinlenmesi taleplerinin reddedilmesini istedi.
Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı, tutuklama talepleri reddedildiği gibi esas hakkında savunma yapılana kadar sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verildi. Esas hakkındaki savunmaları da bulundukları yerlerde telekonferansla alınacak.
Müdahil avukatların, Bülent Ulusu hükümeti ve Danışma Meclisi üyeleri hakkında "darbeye ortalık ettikleri" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunması üzerine, savcılığın böyle bir suçun işlenip işlenmemesine dair araştırma yapılmasına hükmedildi.
Dava 18 Nisan saat 14:00'e bırakıldı. (AS)