Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, bugün Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ile birlikte katıldığı İzmir/Aliağa/Yeni Şakran Cezaevleri Kampusu'nda karşılaştığı hak ihlallerini kamuoyuyla paylaştı.
Kürkçü, "Yöneticilerin ihlal ve kusurları komisyondan gizlemek, kaçırmak ve birbirlerini kollamak için zincirleme işbirliği içinde çalıştıklarını gözlemledik" dedi ve cezaeviyle ilgili özetle şu noktalara değindi:
"Hak ihlalleri arasında en çarpıcı olanı 2 Nolu T Tipi Cezaevi'nde 28 Aralık'ta 11 mahpusun 'arama' bahanesiyle 50 gardiyanın saldırısına uğrayarak yaralanmalarıydı. Bu saldırıyla ilgili haberler, sonraki günlerde çeşitli yayın organlarında da yer aldı. Ancak komisyon 4 Ocak Cuma günü öğle vakti cezaevine geldiğinde, Veysel Yakar, Faruk Baysu, Yusuf Çetinkaya, Vahdettin Yalçıner, Tuncay Coyrat, Habip Güler, Mustafa İlke, Cemal Belge ve ne yazık ki adlarını saptayamadığımız diğer üç hükümlünün, önceki gece yarısı -Komisyon İzmir'deki Polis Merkezleri'ndeki incelemelerini bitirdikten sonraki saatlerde- apar topar Kırıklar F-Tipi Cezaevi'ne nakledildiklerini öğrendik."
"Bu naklin mahpusları heyetten kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiğini söyleyerek onlarla görüşme konusunda ısrarlı olmam üzerine AKP İzmir Milletvekili Hamza Dağ ile birlikte heyetten ayrılarak Kırıklar Cezaevine gitmemize olanak sağlanmak zorunda kalındı."
Kürkçü, Dağ ile birlikte mahpuslar Yakar, Baysu, Çetinkaya, Yalçıner ve Coyrat ile görüştüklerini açıkladı.
"Anlattıklarına göre, Aliağa 2 Nolu T Tipi Cezaevi İkinci Müdürü İsmail Bingöl ile Başgardiyan İsmet Çatal ve Gardiyan Nedim Albayrak'ın yönlendiriciliğinde 50 gardiyan, genel bir uygulama ya da herhangi bir olağan dışı gerekçe olmadığı halde 28 Aralık'ta bu mahpusların kalmakta olduğu koğuşa doluşarak hakaret ve küfürler eşliğinde onları ayakkabılarını çıkarmaya zorladı, bu yersiz ve onur kırıcı davranışa itiraz edince de coplar, tekme ve yumruklarla darp ettiler."
"Mahpusların verdiği bilgiye göre, saldırı sırasında Başgardiyan Çatal, mahpuslara ısrarla şunu söylüyordu: 'Neden savaşı durdurdunuz lan, neden hükümeti kurtarıyorsunuz?' Aynı başgardiyanın komisyonun incelemeleri sırasında alt-komisyon başkanı Murat Yıldırım'a karşı da saldırganca konuşma ve davranışlarına da tanık olduk."
"Mahpuslar, Cezaevi Müdürü'nden daha çok inisiyatif ve güç sahibi olduğunu söyledikleri Başgardiyan İsmet Çatal'ın önümüzdeki günlerde Aliağa Cezaevi'nde benzer provokasyonları sürdürmesinin olası olduğunu ve Kırıklar'a nakledilmelerinin belki de hayatlarını kurtarmış olabileceğini söyleyerek, "barış" arayışlarının yoğunlaştığı önümüzdeki günlerde PKK hükümlülerinin kaldıkları diğer cezaevlerinde de aynı türden provokasyonların gerçekleşmesinden kaygı duyduklarını anlattılar."
Kürkçü, cezaevinde karşılaştıkları diğer hak ihlallerini de şöyle sıraladı:
* Aliağa T-Tipi Cezaevinde ve Kadın Cezaevinde kuruma girişte bütün mahpuslar son derece onur kırıcı ve zalimane bir şekilde aranıyor, çırılçıplak kalmaya zorlanıyor, bu sırada kadın erkek fark etmeksizin mahremiyetleri hoyratça ihlal ediliyor.
* Mahpusların en çok yakındıkları uygulamalardan biri de gardiyanlar ve yöneticilerin kendileriyle iletişim kurma tarzı. Kendilerine her zaman saldırgan bir biçimde, adlarıyla değil "lan" diye hitap ediliyor ve sistematik bir taciz altında yaşıyorlar. Koğuşlarına her giriş çıkışta ayakkabıları ve ağız içleri aranıyor.
* Tıbbi bakım ve tedavilerinin savsaklanması ve muayene sırasında kelepçelerinin çözülmemesi, jandarmaların muayene ve tedavi mekânlarında silahlı olarak bulunması mahpusların ortaklaşa yakındığı bir başka yıldırma ve taciz yöntemi.
Kürkçü, Aliağa Cezaevleri Yerleşkesi'nde mahpusların hak sahibi yurttaşlar değil, düşman olarak görüldüklerini söyledi ve halkı, mahpus yakınlarını, insan hakları kuruluşlarını ve yetkilileri uyarmak istediğini belirtti. (AS)