ODTÜ'de yaşanan olaylarla ilgili 11 üniversite yönetiminin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuya ilişkin söylemlerin destekler nitelikte açıklamalar yaparak polis şiddetine maruz kalan protestocu öğrencileri kınamasına akademisyenlerden tepki geldi.
Galatasaray, İstanbul, İstanbul Teknik, Marmara, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim elemanları, yayımladıkları ortak bildiriyle üniversite yönetimlerini eleştirdi ve üniversite öğrencilerine sahip çıktı.
Hacettepe Üniversitesi çalışanları yaptıkları yazılı açıklamayla "Bugün Hacettepeli değil ODTÜ'lüyüz" dediler ve şiddete maruz kalan öğrencileri kınayan Hacettepe Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer'i eleştirdiler.
"Üniversiteler iktidarın böbürleneceği projeler üreten yerler değildir"
Galatasaray, İstanbul, İstanbul Teknik, Marmara, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri, yayımladıkları ortak bildiride üniversite yönetimlerinin yaptıkları açıklamaya kesinlikle katılmadıklarını ifade ettiler.
"ODTÜ'de yaşanan olaylarda öğrencilerin maruz kaldığı polis şiddetini kınıyoruz. ODTÜ'lü meslektaşlarımızın tüm ifadelerine rağmen, söz konusu açıklamayı yapan üniversite yönetimlerinin, polisin olayları başlattığı, olayların ilk aşamasından itibaren iyi niyetli davranmadığı ve orantısız güç kullandığı gerçeğini göz ardı etmelerini manidar buluyoruz.
"Polis şiddeti karşısında tek vücut olarak tepki gösteren ODTÜ'lü meslektaşlarımızın ve öğrencilerin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
"Üniversitenin özgürlüğü sadece öğretim elemanlarının araştırma ve ifade özgürlüğünden ibaret değildir. Öğrencilerin düşünce, ifade ve protesto özgürlükleri de üniversite ortamının ayrılmaz bir parçasıdır.
"Türkiye'de son yıllarda öğrenciler üzerinde artan baskılara sessiz kalan, akademik özgürlüklere yapılan müdahaleler karşısında susan üniversite yönetimlerinin, iktidarı elinde tutanlara hoş görünmek maksadıyla yaptıkları açıklama, akademi tarihine kara bir leke olarak düşmüştür.
"Üniversiteler, iktidarların böbürleneceği projeler üreten, şirketlerin taşeronu gibi çalışan, kâr hedefine odaklanan imalathaneler değildir. Akademinin vazgeçilmez görevlerinden biri de, hiçbir baskı altında kalmadan, toplum ve iktidarı sorgulamak, bunlar hakkında bilimsel ve eleştirel görüşlerini dile getirmektir.
"Üniversiteler, güçlünün karşısına bilgi, bilim ve özgürlükçü düşünce ile çıkabilmelidir. Araştırma alanı fark etmeksizin akademik özgürlükler bir bütündür. Akademik özgürlüklere saygı gösterilmeyen kurumlarda, nasıl kullanılacağı ve neye hizmet edeceği sorgulanmaksızın üretilen bilginin, toplumlar üzerinde yıkıcı etkileri olabileceğini tarih bizlere birçok defa göstermiştir.
"Bugün, baskıcı politikaların ana hedefi haline gelmiş olan ODTÜ'lü akademisyen ve öğrencilerin yanında yer almak, akademi ve demokrasi tarihi açısından vazgeçilmez bir sorumluluktur. Basit iktidar hesapları ve ikbal kaygıları ile ODTÜ'ye karşı tavır alan üniversite yönetimleri ve bu yönetimleri destekleyenler veya bu politikalar karşısında sessiz kalanlar, bu davranışlarının hesabını, akademik özgürlükler ve demokrasi tarihi önünde vermek zorunda kalacaklardır."
"Hacettepeli değil ODTÜ'lüyüz"
Hacettepe Üniversitesi çalışanları da yayımladıkları bildiride ODTÜ'de yaşanan olaylarda polisin uyguladığı şiddete dikkat çekerek polis şiddetine karşı verilen direnişi "şiddet eylemi" olarak değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer'i eleştirdiler.
"ODTÜ'ye gelen başbakanın politikalarını protesto etmek isteyen ODTÜ'lü öğrenci ve öğretim elemanlarına karşı polisin uyguladığı açık şiddeti hiçbir biçimde kabul etmiyoruz.
"En başta başbakanın ve daha sonra güdümündeki medyanın ve üzülerek görüyoruz ki şimdi de pek çok üniversitenin açıklamaları yalandır. Öğrenciler kesinlikle hiçbir taşkınlık yapmamıştır. Öğrencilerin üzerinde hiç bir suretle molotof bulunmamıştır, öğrenciler lastik vs yakmamışlardır.
"Kampüsten yükselen alevler, polisin kullandığı yüzlerce gaz bombasının eseridir. Polisler doğrudan öğrencileri, öğretim elemanlarını, fakülte binalarını, bilim laboratuarları ve kreşi dahi hedef almıştır.
"Kendi ideolojik varoluşları ve iktidarlarına yönelen bütün direnişleri şiddetle bastırdıkları gibi, bu direnişe de öfkelenen AKP, ertesi gün cadı avına çıkarak 10 öğrenciyi gözaltına almış ancak öğrenciler, kitlesel desteğin de etkisiyle mahkemece serbest bırakılmıştır.
"ODTÜ'lülerin yekvücut direnişi, yönetim düzeyinde de karşılığını bulmuş ve ODTÜ Rektörlüğü polis şiddetini açık biçimde kınayan ve öğrencilerini ve öğretim elemanlarını yani kısacası üniversitesini savunan bir basın açıklaması yayınlamıştır.
"Bunun üzerine önce medya tarafından başlatılan karalama kampanyası, bugün kabul edilemez bir hal alarak üniversitelere sıçramıştır. Bir yerden düğmeye basılmış gibi görülen ve birbirinin tıpkısı basın açıklamalarıyla üniversitelere ODTÜ'ye karşı bir konum almaktadır. Görülüyor ki ODTÜ yanlızlaştırılmaya çalışılmaktadır.
"Son olarak Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de bu karalama kampanyasına katılmış ve ODTU'deki polis şiddetine karşı verilen direnişi 'şiddet eylemi' olarak değerlendirip, kınamıştır.
"Biz Hacettepeli öğretim elemanları ve idari personel olarak bu açıklamayı kabul etmiyoruz. Bizler, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü'nün bu açıklamasıyla bizlerin düşüncelerini temsil etmediğini ilan ediyoruz. Bu düşünceler Hacettepe Üniversitesi kamusalının değil, sadece rektörlüğün kendi görüşleridir.
"Bizler, ODTÜ'de yaşananın açık bir polis şiddeti olduğunu biliyor ve bu planlı saldırıya karşı ODTÜ'lü öğrencilerimiz ve öğretim elemanı arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.
"Bizler bugün, Murat Tuncer'in bu açıklamasıyla yarattığı kamusal kimliği reddediyoruz. Bizler bugün Hacettepeli değil ODTÜ'lüyüz." (EKN)