Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Cezaevleri alt komisyonu, Urfa E Tipi Cezaevi'nde incelemelerde bulundu.
Komisyon başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, 350 mahpusun başka illerdeki hapishanelere nakledileceğini açıkladı.
Komisyon üyeleri, incelemenin ardından Valilik'te basın açıklaması yaptı. Gazetelerdeki haberlere göre, kapasite fazlalığına vurgu yapan komisyon, nakledilecek mahkumların istek doğrultusunda nakil edileceğini, yeterli talep olmaması durumunda resen nakil yapılacağını açıkladı.
Ailelerden "fedakarlık" talep etti
Üstün, Urfa'da cezaevi ile ilgili üç projenin devam ettiğini söyledi. Bir yıl içerisinde bu projelerin faaliyete geçeceğini anlatan Üstün, bu süre zarfında kısa vadeli çözüm olarak mahkum nakli yapılacağını söyledi. Ailelerin nakil istemediğini dile getiren Üstün, ailelerden bir yıllık fedakarlık talebinde bulundu.
"Şu anda alınan önlemlerle birlikte önümüzdeki bir yıl içerisinde Urfa'da kapasite yönünden cezaevi sıkıntısı olmayacak. 500 kişilik açık cezaevi bitmek üzere, mevcut cezaevinin hemen yanında ek bina yapılıyor, Siverek'te 1000 kişilik cezaevinin yapımı devam ediyor. Yine merkezde de arsa temin edilmiş, projesi yapılmış, çok kısa sürede inşaatına başlanacak bir proje var."
Üstün, C15 koğuş yangınından sağ kurtulan dört mahkum, olaya müdahale eden infaz koruma memurları ve C15 koğuşunun sağında ve solunda bulunan C14 ile C16 koğuşu mahkumları ile görüştüklerini dile getirdi.
Beş kişi nasıl kurtuldu?
Koğuştaki beş kişinin nasıl yaralı kurtulduğunu da şöyle anlattı:
"Dört tutukluyu dinlediğimizde, kendisini koğuş sorumlusu, sorumlu yardımcısı ve meydancı olarak tanıtan üç kişinin kendilerinin tuvalet ve banyo kısmına geçmelerini istediğini öğrendik. Beş tutuklu o bölüme geçti ve kapıları kapattı."
"Daha sonra bazı sesler duyduklarını, o seslerden yatakların aşağı taşıdıklarını ve yatakların tutuştuğunu, buradan da yangının çıktığını öğrendiklerini söylediler. Bunun üzerine yanındaki havlu ve gömleklerini ıslatarak dumandan daha az etkilenmeye çalıştıklarını, bu şekilde kurtulduklarını belirttiler."
"Koğuşta kavga yoktu"
Üstün, gardiyanların ifadelerine dayanarak, olayın üç dakika gibi kısa bir sürede meydana geldiğini ifade etti. Üstün, olayın öncesinde koğuşta herhangi bir kavganın olmadığını söyledi.
Mahpuslardan 10'u dumandan zehirlenerek, üçü de son anda kapıyı açmaya çalışırken yanarak hayatını kaybetti.
"Tuvaletin önünde yatıyorduk"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir de, sağ kurtulan mahpusların kendilerine anlattıklarını şöyle ifade etti:
"Cezaevi koşulları insani değil. Cezaevi yönetimi keyfi uygulamalarla baskılar uyguluyor. Şartlar zaten çok ağır. 6 kişilik koğuşta 18 kişi kalıyorduk. Tuvaletin önünde bile yatıyoruz. Gece biri tuvalete kalkarsa diğerinin sırtına basa basa ancak ulaşıyor."
"Olay akşamı arkadaşlarla yemek yedik, çayımızı içtik. Tabi yine sırayla. Sonra bize 'Biz cezaevi koşullarını tepki için olay çıkaracağız. Katılmayacaksınız gidip tuvalete gizlenin' dediler. Bizi tuvalete soktular. Sonra bağrışmalar başladı, etrafı duman sardı. Kokular gelmeye başladı. Tepkiler, sloganlar, çığlığa dönüştü. Çığlık atarak, kurtarın diye bağırarak öldüler. Her şey 15-20 dakikada oldu bitti. Çığlıklar kesildi."
Ölenlerin koğuşunda altı aydır kalan bir mahkum da "Ben üst katta kalıyordum. Orada bir vantilatör vardı. Ben kendi paramla aldırmıştım. Yangının nedeninin vantilatör olduğu söyleniyor ama doğru değil. Herkes kullanıyordu. Arkadaşlarımız kavga etmedi, cezaevinin ağır koşullarına tepki gösterdiler" diye konuştu.
Yangına kovayla müdahale
Özdemir, tüplerin yetersizliği nedeniyle kovalarla su taşınarak yangının söndürülmeye çalışıldığını söyledi.
"Koğuş 12 metrekarelik bir yer. Tuvalet banyo ortak. Üst kata merdivenlerle çıkılıyor. Üstte de ranzalı yatak bölümü var. Çelik dolaplar bile erimiş. Yangına ilk müdahale edenlerle görüştük. Gecikme yok. Kapı kapatılmış ve dışarıdan duman sızmaya başlayınca nöbetçi gardiyanlar müdahale etmişler."
"Ancak yangın tüpleri yeterli değil. Hortum da koğuşa kadar yetişmemiş. Yangından kaçmak isteyen mahkumlar üst kata çıkmışlar. 10'u orada dumandan boğularak yaşamını yitirmiş. Üç kişi ise son anda alevler içinde kalan kapıyı açmak istemiş ancak onlar da yanarak can vermişler."
Özdemir, "Biz beş saat bile tahammül edemedik sıcaklık ve şartlara. Aşırı yoğunluktan koku var her yerde. Yangının yaşandığı yer ise tam bir vahşetti. Yanık kokusu hala vardı" dedi. (AS)