Urfa Barosu 13 Nisan 2011 tarihinde yaptığı basın açıklamasında 16 Haziran 2012 günü 13 kişinin yanarak hayatının kaybettiği Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde koşulların insani olmadığı yönünde uyarı yapmıştı.
Baronun açılmasının başlığı "Cezaevi Değil..." idi. Barodan yapılan açıklamada şöyle deniyordu: "Öncelikle belirtmeliyiz ki, yeni bir cezaevi yapılmasını talep etmek pek hoş bir durum olmasa gerek. Ancak hürriyetinden yoksun bırakılanların insan onuruna yaraşır asgari koşullarda yaşama hakları var.
Cezaevideki koşulların yetersizliği ve yaşanan hak ihlalleri 22 Temmuz 2010 tarihinde Erkan Gümüştaş adlı mahkumun kendini yakması sonrasında mamuoyu gündemine gelmişti. İnsan hakları derneği Gümüştaş'ın intiharı sonrası bir rapor yayınlamıştı.
"Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinde ise bu koşullar sağlanamıyor. Çünkü Kapalı Cezaevi Şanlıurfa'nın nüfus ve suç oranının az olduğu yıllara göre planlanmış bir yer. GAP'la birlikte sulamaya açılan devasa tarım arazilerinin yarattığı istihdam ve diğer etkenler kente göçü hızlandırırken beraberinde metropollerin ayrılmaz parçası olan suç oranlarında da artışa neden oldu. Bu artışa bağlı olarak şehrin mahkeme ve dava sayısında artış olurken değişmeyen tek şey tutuklu ve mahkûmların konulduğu yer olan cezaevi oldu.
"Hava sıcaklığı 43-45 derece olunca"
"Baromuzun Cezaevi İzleme Komisyonu, insan hakları savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve hürriyetinden yoksun kalanların yakınları tarafından yapılan onlarca açıklama ve eylemler maalesef soruna bugüne kadar somut ve kalıcı bir çözüm getirmeye yetmedi.
"Şanlıurfa'da gölgede 43-45 dereceleri bulan hava sıcaklığı cezaevinde kapalı ortamda 10 kişi yerine 30 kişinin oluşturduğu ısıyla ve klima kullanımının da yasak olması nedeniyle odalarda bunaltıcı bir ortam yaratıyor. Hukuksal bir nitelendirme yapılacak olursa bu insanlık dışı veya onur kırıcı bir durum."
Baro basın açıklamasında Cezaevi, Çocuk Hakları, Kadın Hakları ve İnsan Hakları Komisyonları ile Cezaevi İzleme Kurulundaki Şanlırfa Barosu temsilcisinin yaptığı görüşme ve tespitlersi Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığına sunulduğu belirtiliyordu.Bu tespitlerin bazıları şöyle sıralanmıştı:
- Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nin kapasitesinin artırımı için konferans salonu gibi ortak alanlarının koğuş sistemi odalara çevrildi,
- Cezaevinin kapasitesi 300 kişi.
- Cezaevinde kapasitesinin 3-4 katı oranda yaklaşık 1000 'i aşan insanın kalıyor,aşırı yoğunluğun dayanılmaz hal aldığı, izdihama neden oluyor.
- 10 kişilik koğuşlarda 30 tutuklu ve mahkûmun kaldığı, yerlerde dahi yatacak bir alan kalmıyor.
- Mahkûmların yerde yatmak için bile sıraya giriyor.
- Koğuşlarda bir tuvalet bulunuyor ve su günde 4 kez 1'er saat veriliyor,
- Her mahkûma sadece iki dakika ihtiyaç süresi düşüyor. Bunun sonucu olarak başta sağlık ve güvenlik olmak üzere birçok sorun yaşanmaya başladı.
- Cezaevinde tek aile hekimi var, yoğunluk nedeniyle hekimlik hizmeti yetersiz.
- Yakın tarihte çocuk koğuşlarından birinde kalan çocuklar olumsuz koşullara tepki olarak bir günlük açlık grevi yaptı,
- Yoğunluk nedeniyle açık görüş süreleri 30 dakika, kapalı görüş süreleri 10 dakikaya düşürüldü.
Açıklama "Tüm bu tespitler ışığında sorunun çözüme kavuşturulması için cehennemi sıcakların yaşandığı Şanlıurfa'da Sayın Adalet Bakanımızdan katlanılamaz koşullara acil çözüm bulmasını umuyoruz" şeklinde sona eriyordu.
Bu açıklamadan yakşalışk bir yıl sonra hava sıcaklıklarının artışıyla beraber Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde Urfa Barosu'nun uyarılarının boşuna olmadığı acı bir olayla ortaya çıktı. (HK)