Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Adana, Pozantı Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki hak ihlallerine dair hazırladığı raporda, Pozantı'nın "mahpus çocuklar sorununun yalnızca tekil bir örneği" olarak değerlendirdi.
Kürkçü "Karşı karşıya olduğumuz şey Türkiye'nin temel sorunlarının -yoksulluk, Kürt Sorunu ve antidemokratik devlet egemenliği- çocuklardan yansıyarak topluma geri dönüşüdür" dediği raporda, sorunların kalıcı çözümünün ancak ciddi toplumsal, ekonomik, siyasal hamlelerle mümkün olduğunu belirtti.
Raporda kanunla ihtilafa düşen çocukların durumunun devletin Kürt sorununa dair yürüttüğü güvenlik eksenli politikalarla ilgisi de vurgulandı.
"Kamu görevlileri, güvenlik ve zor kullanımı öne çıktıkça ellerindeki gücü özellikle korunmasız çocuklara karşı artan bir keyfilikle kullanmakta, kendilerince durumdan vazife çıkartarak polis, jandarma, mahkeme, gardiyan ve sivil gönüllülerin birbirine zincirleme bağlandıkları bir paralel güvenlik aygıtı oluşturmaktadırlar.
"Bu aygıtın kendilerini yasadan ve yaptırımlardan koruyacağına ve kanundan korunacaklarına dair derin bir inanç içinde hareket etmekte ve birbirlerini daha çok ihlal için özendirmekte ve yüreklendirmektedirler."
Çocuklara travma sonrası rehabilitasyon
Pozantı'da yaşananlardan sonra çocukların gördüğü zararların ve travmaların etkilerinin giderilmesi ve çocukların korunması için önlemler alınması gerektiğinin ifade edildiği raporda, bu yöndeki ilk acil adımın çocukların serbest bırakılarak evlerine gönderilmesi olduğu dile getirildi.
Hükümlü ya da hükmen tutuklu çocukların eğitim ve rehabilitasyonları için bunları sağlayacak kurumlara nakledilmesi ve cezalarını aileleriyle yakın ilişki içinde tamamlamalarının önemine değinildi.
Çocukların kendi seçecekleri okullara geri dönüşünün sağlanması ve ailelerine kamu kaynaklarından eğitim yardımı sunulmasının, bağımsız kurumların travma sonrası rehabilitasyon olanakları sağlamasının gerekliliği anlatıldı.
Çocukların beyanı esas kabul edilerek Pozantı'da çocuklara zulüm uygulayan, tecavüz eden ve bu duruma göz yuman kamu görevlileri ve hükümlüler hakkında soruşturma açılması, soruşturmaların acil olarak sonuçlandırılması ve sorumluların cezalandırılması gereği vurgulandı.
Ayrıca sorumlular arasında cezaevi inceleme kurullarının bulunduğu da kaydedildi.
Çocuklar kapalı infaz kurumlarında kalmamalı
Raporda vurgulanan önlemlerden bazıları şöyle:
* Çocuklar için sürekli bir kaygı kaynağı ve nefret nesnesi halini almış olan bir çevik kuvvet harekat merkezi gibi kullanılan Mersin, Akdeniz ilçesindeki Siteler Polis Karakolu kapatılarak başka bir yere taşınmalı ve karakol çocukların hizmetindeki bir kamu mekanına dönüştürülmelidir.
* Mersin Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü emirleri altındaki kolluk güçlerinin ve idari birimlerin halka ve çocuklara karşı zalimane muamelelerine son vermeleri için uyarılmalı, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları Mersin'deki yaygın devlet şiddetinin kaynaklarının tespiti ve sona erdirilmesi için derhal harekete geçmelidir.
* Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme'de Madde 19 doğrudan çocuğa karşı şiddeti ele alırken, madde 37 işkenceyi veya zalim, insanlık dışı ve küçük düşürücü diğer davranışları ve cezaları yasaklamaktadır. Madde 39 ise her tür şiddet mağduru çocuğun rehabilitasyonu için çağrıda bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı uygulamaları bu sözleşme hükümleriyle uyumlu kılınmalı, Türkiye Kürt çocukların dil ve kültürlerinin baskı altına alınmasına zemin oluşturmaya son vermelidir.
* Çocukların kendilerine uygun olmayan kapalı infaz kurumlarında kalmasına son verilmelidir.
* Kapalı kurumlar çocuk hakları kuruluşlarının da temsilci bulunduracağı bağımsız izleme mekanizmalarına açılmalıdır.
* Kapalı kurumlarda insan hakları ve onurunun korunmasını ve sosyal adaletin tahsisini amaç edinen sosyal hizmet uygulamaları başlatılmalıdır.
Köyleri boşaltılmış Kürt ailelerin çocukları
Raporda Pozantı Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yetkililerine dayanarak verilen bilgiler arasında cezaevinde kalan çocukların yüzde 80'inin, kurumdaki şiddeti ifşa eden çocukların da istisnasız hepsinin Kürt olduğu bilgisi yer aldı.
Büyük çoğunluğunun ailelerinin 1991-1999 arasında Güneydoğu'dan köyleri boşaltılarak zorunlu göçle Mersin'e geldiği ve genellikle yoksul ya da çok yoksul oldukları tespiti vurgulandı.
Çocukların en çok sekizinci sınıfa kadar okuduktan sonra okullarından ayrıldıkları da raporda yer alıyor. Yoksulluklarına rağmen çocukların aktardığı ayrılma nedenleri arasında maddi problemler değil, "öğretmenlerinin ve okul idarecilerinin dil, kimlik ve kökenlerini dışlaması; kişiliklerini aşağılama ve incitmesine tahammül edemeyişleri" bulunuyor. (YY)
* Adana, Pozantı Çocuk Hakkı İhlalleri, Şiddet ve Tecavüz Vakalarına İlişkin İnceleme-Araştırma Sonuçları'na ulaşmak için tıklayınız.