Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün isteğiyle gazeteci Hrant Dink'e düzenlenen suikastı inceleyen Devlet Denetleme Kurulu (DDK), "Dink'in yaşam hakkının korunmasında ağır kamu hizmeti kusuru vardır" sonucuna ulaştı.
Cumhurbaşkanlığı sitesinde, yakalanan faillerin başka irtibatlarının bulunup bulunmadığı konusunun tam olarak açıklığa kavuşturulamadığı ve yargılamanın sağlıklı bir biçimde yapılmadığına ilişkin yükselen kamusal itirazların Gül tarafından dikkate alındığını ve bu yüzden DDK'dan inceleme talep edildiği belirtiliyor.
DDK'nın 28 Ocak.2011'de başlattığı inceleme son buldu.
653 sayfalık raporun, yayımlanan 34 sayfalık özetinin giriş bölümünde, raporun bir kısmının "soruşturmanın gizliliği" sebebiyle yayımlanmayacağı belirtildi. Raporun özet kısmının bazı kısımları siyah şeritle kapatıldı.
"Ağır kamu hizmeti kusuru var"
DDK'nın raporunda, Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının Emniyet ve Jandarma personelince bilindiği ve Hrant Dink'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ortaya kondu.
İlgili birimlerin işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink'e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı kabul edildi.
Raporda bu kusurlar sebebiyle "tehlikenin gerçekleştiği" ve "Hrant Dink'in yaşamını yitirmiş olduğu" kaydedildi.
DDK, ağır kamu hizmet kusuru işleyen devlet görevlilerinin yargılanmasına ilişkin mevzuat düzenlemeleri sebebiyle ve izlenen yöntemlerdeki hatalar/yanlışlıklar ve diğer eksiklikler sebebiyle yürütülen soruşturmalardan etkin bir sonuç alınamadığını belirtti.
"Soruşturma baştan hatalıydı"
Raporda şu tespitler var:
- Trabzon ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı personeli ile ilgili iddialar hakkında verilen işleme konulmama, soruşturma izni verilmesi veya soruşturma izni verilmemesi kararlarının idari yargı denetimi sonucunda ve/veya itiraz edilmeksizin kesinleştiği ve söz konusu kamu görevlileri hakkında herhangi bir adli yargıda dava açılmadığı,
- Trabzon Jandarma Komutanlığı personeli ile ilgili soruşturmanın kısmen yargıya taşındığı ve bazı personelin görevi ihmal suçundan mahkûm edildikleri,
- MİT personeli ile ilgili soruşturma izni verildiği ancak Cumhuriyet Başsavcılığınca zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği,
- Cinayet sanığı ve cinayeti azmettirenlerle ilgili mahkûmiyet kararlarının verildiği,
- Cinayetin arkasında başka fail ve azmettiricilerin olup olmadığı ve AİHM kararı sonrasında bazı kamu görevlileri hakkında başlatılan savcılık soruşturmalarının devam ettiği görülmüştür.
Raporda, Hrant Dink'in öldürülmesi sonrasında kamu görevlileri hakkında yürütülen idari soruşturma ve incelemelerin bütünsellik içerisinde yapılmamış olduğuna vurgu yapıldı.
"Soruşturma mevzuatına ilişkin kapasitenin yetki ve kullanılabilecek araçlar bakımından böyle bir olayın soruşturulması ve delillendirilmesinde yetersiz kalması ile yukarıda belirtilen diğer etkenlerin yol açtığı tatmin edici bulunmayan mevcut durumun ortaya çıkmasında, en başından itibaren 'soruşturmaların nasıl ve hangi kapsamda yürütüleceğine ilişkin temel bir hatanın' yapılmış olması yatmaktadır" denildi.
"Yargılama zorunlu"
Raporda, "Olayın bir bütünlük içerisinde incelenmesinin ve bu kapsamda gerek olayın gerçekleşmesi öncesinde gerekse olayın gerçekleşmesi sonrasında varlığına ilişkin kuvvetli şüphe bulunan ve raporun önceki bölümlerinde ayrıntılı olarak belirtilen kamu görevlilerinin bazı ihmal ve diğer nitelikteki fiillerinin de doğrudan adli yargı yerlerince ana cinayet davası kapsamında soruşturulmasının ve yargılanmasının zorunlu olduğu değerlendirilmektedir" tespiti var.
AİHM ne karar vermişti?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 14.09.2010 tarihli Dink/Türkiye kararında,
* Üç ulusal makamın, (cinayetin planlandığı ve hazırlandığı yerin sorumlusu olarak Trabzon Emniyeti ve Trabzon Jandarması ile cinayetin işlendiği ve mağdurun ikamet ettiği yerin sorumlusu olarak da İstanbul Emniyetinin) başvuranın yaşamının korunması ile ilgili olduğu,
* Bu makamlardan hiçbirinin, ayrı ayrı ya da birbiriyle koordineli biçimde, planlanmasından ve yakında işleneceğinden haberdar olmalarına rağmen Fırat Dink cinayetinin engellenmesi amacıyla harekete geçmediği sonucuna varmıştı.
* AİHM, Sözleşmenin 2. maddesinin ihlal edildiğine karar vermişti.
DDK nedir?
Anayasanın 108. Maddesi'ne göre Devlet Denetleme Kurulu; kamu kurum ve kuruluşlarının hukuka uygunluk denetimini yapar. Kamu hizmetlerinin etkin ve düzenli olarak yürütülmesine ve geliştirilmesine yönelik araştırma ve inceleme faaliyetlerini yapmak üzere kurulmuştur.
DDK, Anayasanın 138. Maddesinde yer alan "...Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" hükmü doğrultusunda herhangi bir emir, talimat, tavsiye ve telkin veremiyor. (IC)