Belgesi burada.
Hrant Dink'in Yasin Hayal tarafından öldürüleceği ölümünden bir yıl önce biliniyordu.
17.02.2006 tarihli.
Üzerinde GİZLİ yazıyor. Artık pek gizemi kalmadı; zira dava dosyasındaydı. Arada bir dönüp dönüp bakmakta fayda var.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gönderdiği ihbar yazısında özetle şu deniyor:
Önceden McDonald's eylemini de yapan Yasin Hayal, Ermenilere karşı kin besliyor. Ses getirecek bir eylem yapmak istiyor. AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i hedef olarak seçti. Maddi imkân sağladığı takdirde bahse konu eylemi gerçekleştirmek için İstanbul'a gidecek. Sarıgazi ilçesinde bir fırında çalıştığı bilinen abisi Osman Hayal'in yanında kalacak. Yardımcı istihbarat elemanının verdiği bilgi bu yöndedir. Şahıs söz konusu eylemi yapabilecek niteliktedir.
İmza: Şube Müdürü Engin Dinç
Şimdi Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz ve heyetin verdiği kararı bir kez daha okuyalım. Beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat... Böyle devam ediyor. 21 kez beraat.
Cinayet ve sorumlular arasındaki bağ Erhan Tuncel
Bu davanın kilit ismi ne Erhan Tuncel, ne Salih Hacısalihoğlu, ne Ersin Yolcu. Beraat etmeleri kendi başına pek mühim değil.
Erhan Tuncel'in beraatı tek açıdan önemli: Tuncel, cinayet ve cinayette ihmali bulunan kamu görevlileri arasındaki en önemli bağlantıydı. Beş yıldır bir türlü mahkemeye çıkarılamayan, bu cinayeti önleme sorumluluklarını yerine getirmeyen Trabzon Emniyeti, Trabzon Jandarması ve İstanbul Emniyeti'ndeki kamu görevlileri.
Bu kadar belgeye rağmen hakkında soruşturma yapılmayan Osmaniye Valiliği'ne atanan eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah,
Dönemin İstanbul İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler,
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı görevine terfi eden dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek,
Yalnızca görevi ihmalden ceza alan oysa 15 yıllık cezayı öngören görevi ihmal suretiyle icradan yargılanması istenen Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz.
Avukatlar, bu isimler soruşturulmayacaksa en azından tanık olarak dinlenmelerini defalarca talep etti. Tanık sıfatıyla bile mahkemeye çağrılmadılar.
Hiç görülemeyen en önemli celse
Mahkeme heyeti, verdikleri kararın sorumluluğunu kaldırabiliyorsa ne ala.
Ama bu bilgilerin sorumluluğunu kim alacak?
Biri almalı çünkü bu cinayetin hiç görülmeyen en önemli celsesinde onlar yargılanıyor.
İlgili merciler, Dink'in Hayal tarafından öldürüleceğini biliyordu. Zorunda oldukları halde koruma tahsis etmediler. Bu belge hakkında Dink'e bilgi vermediler.
Bu ne demek?
Katillerin önünü açmak demek. Bu kadar net.
Liste altlara doğru uzuyor.
Şu sorular onlara sorulamıyor:
Neden Hrant Dink'e haber vermediniz?
Neden Yasin'i iyi takip etmediniz?
Neden Dink'e zorunda olduğunuz halde koruma sağlamadınız?
"Müebbet alsaydı da tatmin olunmayacaktı"
Kabul edelim ki Ogün Samast'ın son derece amatörce işlediği bu cinayet "profesyonel" bir iş değildi. Samast, Dink'in korunduğunu görse muhtemelen vazgeçecekti. Profesyonel olan, bu cinayetin önünün açılma süreciydi.
İşte Erhan Tuncel'in tahliye edilmesi bu yüzden çok kötü; bağlantıyı kestiği için.
Yoksa üstleri yargılanmadıktan sonra istihbarat yardımcı elemanı olan ve Dink'in öldürüleceğini Emniyet'e 17 kez ihbar eden Tuncel'in beraat etmesinde şaşılacak bir durum yok.
Dink'in avukatlarından Cem Halavurt, Tuncel için "Dün müebbet alsaydı da tatmin olunmayacaktı. Biz her zaman bu işi asıl organize edenlerin, ihmali olanların peşindeydik. 'Örgütsüz' kararı bizim bundan sonra yapacaklarımızın da, kamu görevleriyle ilgili yapacağımız başvuruların da önünü tıkadı" dedi.
Halavurt'un dediği gibi, savcılık soruşturmasında o kadar çok delil karartıldı ki örgütün ortaya çıkartılması çok zorlaştı. O yüzden bu kararı yalnızca mahkeme boyutuyla düşünmemek gerekiyor.
Sonuçta hukuki olarak mahkeme, kim ne düşünürse düşünsün bildiğini okuyacaktır. Olması gereken budur; fakat mahkemenin "bildiği" ile ilgili bir problem varsa o noktada her şeyi başa sarmaktan korkmamak gerek. (IC/KU)
Belgenin büyük halini buradan görebilirsiniz.