İnsan Hakları Derneği (İHD) ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ortak heyeti Uludere'de 38 insanın öldürülmesini ''yargısız infaz'' olarak değerlendiriyor, olayın toplu bir katliam olduğu görüşüne vardıklarını söylüyor.
Diyarbakır İHD'den avukat Serdar Çelebi, Mardin İHD'den avukat Erdal Kuzu, avukat Hüzeyin Camgir, Siirt İHD'den Vefa Aydın, MAZLUMDER Genel Merkezi'nden avukat Sabahattin Çoban ile İHD Genel Merkez temsilcisi, Şırnak İHD'den avukat Cihan Güçlük'ün aralarında bulunduğu heyet ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütlerini dayanışmaya çağırıyor, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'nin bölgeye derhal heyet göndermesini bekliyor.
Heyet, 28 Aralık günü Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinde yaptıkları görüşmeler sonucu hazırladıkları önizlenim raporunda Türk Medyasını da "resmi kurumların yaptığı açıklamalar dışında, katliama basın etiği çerçevesinde yaklaşması ve kamuoyuna gerçekleri aktarması'' çağrısı yapıyor.
Heyet hastanede
İHD Hakkari, Van, Siirt, Mardin, Diyarbakır şubeleriyle MAZLUMDER Diyarbakır ve her iki örgütün genel merkez üyelerinin yer aldığı heyet çarşamba günü saat 17.00 sularında Uludere'deydi.
Heyet üyeleri Uludere Devlet Hastanesinde cenazelerin, başlarında aileleri, gruplar halinde gelişigüzel odalarda battaniyelere sarılı halde bekletildiğini söylüyor.
''Otopsinin yapılmakta olduğu yer hastanenin kalorifer kazanı odasının bitişiğinde bodrum kattaydı. Salonun bir kısmının çarşaflarla kapatılarak ikiye ayrılmıştı, otopsi perde arkasında yapılıyordu."
''Otopsi işlemlerine aileleri temsilen Şırnak Barosundan tek bir avukatın bulunmasına izin verildi. İki savcı işlemleri yürütüyordu. Saat 18.30 itibariyle sadece altı cenazenin otopsi işlemi tamamlanmıştı. ''
Köylüler anlatıyor
Heyet üyelerinin köylülerle görüşmelerinden aktardıkları şöyle:
Sıfır noktasında: Olay 28 Aralık, carsamba günü 21.20 sularında Gülyazı-Ortasu köylerine bir bir buçuk saat mesafede Türkiye-Irak sınırının sıfır noktasında meydana geldi.
12-28 yaşlarındaydılar: Uludere Hastanesi'nde 38 cenaze bulunuyor. Hayatlarını kaybedenler 38 kişinin yaşları 12 ila 28 arasında.
Bilgi dahilinde ticaret: Hayatlarını kaybedenler mazot ve gıda maddeleri üzerinden sınır ticaretiyle uğraşıyordu. Sınır ticareti yıllardır Karakolun bilgisi dahilinde yapılıyor. Özellikle son bir ayda karakol sınır ticaretine kolaylık ve müsamaha tanıyordu.
Karakol alaya taşındı: Ortasu köyünde bulunan Jandarma Karakolu 10 gün önce boşaltılarak Gülyazı Alayına taşındı.
Hacı Encü anlatıyor
Heyetin görüştüğü Hacı Encü 19 yaşında; Davut Encü (22) ve Şırnak Devlet Hastanesi'nde tedavi gören Servet Encü ile birlikte bombardımandan sağ kurtuldu.
Hacı Encü grupta evli iki kişi dışındakilerin lise ve ilköğretim öğrencileri olduğunu, henüz kimsenin kendisini ifade almak için çağırmadığını, olaydan sonra da hiç asker görmediğini anlatıyor.
Irak'a geçtik: 28 Aralık günü saat 16.00'da kırk elli kişilik bir grupla, yine bu sayıda katırla beraber sınırın Irak tarafına geçtik.
Karakol biliyordu: Karakola özellikle bir bilgilendirme yapmadık ancak gidip geldiğimizi zaten biliyorlardı. Amacımız şeker ve mazot getirmekti. Hatta giderken İnsansız Hava Aracının sesini dahi duyduk ancak sürekli gidip geldiğimiz için yolumuza devam ettik.
Köyün yaylasına döndük: Akşam 19.00'da katırları yükleyerek yola çıktık. Saat 21.00 gibi sınıra yaklaştık. Bizim köyün yaylasına vardık, yayla tam sınırdadır.
Önce top atışı: Orada önce aydınlatma fişeği ve akabinde de top-obüs atışı yapıldı. Biz yükümüzü sınırın diğer tarafında bıraktık.
Bombardıman başladı: Hemen ardından uçaklar geldi ve bombardıman başladı. İki gruptuk, öndeki grup ile arkadaki grup arasında 300-400 metre mesafe vardı, ilk top atışından hemen sonra uçak geldi, askerler bizim yaylayı tuttukları için, bu tarafa geçebileceğimiz başka yol yoktu, bu nedenle gruplar sıkışarak bir araya gelmek zorunda kaldı.
İkiye ayrıldık: Sonunda iki büyük grup olduk. İlk uçak bombardımanında sınırın sıfır noktasında bulunan yaklaşık 20 kişilik grup imha oldu; hemen geriye kaçmaya başladık. Kayalıklar arasında kalanların üzerine bomba yağmaya başladı. Benim de içinde bulunduğum grup altı kişiydi.
Kayalığa sığındık: Bu gruptan üç kişi kurtulduk, üzerimizde günlük sivil elbiselerimiz vardı, hiç kimsede silah yoktu, olay bir saat kadar sürdü, üç katırla beraber küçük bir deredeki suya girdik, bir saat bekledikten sonra bir kayalığın altına sığındık, arkadaşlarımızdan haber alamadık.
Köylüler geldi: Saat 23.00-23.30 gibi gelen ışıklardan ve seslerden köylülerin geldiğini anladık, köylüler feryat etmeye başlayınca askerler tuttukları yerlerden çekilerek yaylayı da boşalttılar, çok uzun zamandır bu işi yapıyoruz.
Heyetin tespitleri
Heyet hastanede gördükleri cesetlerin yanmış, iç organlarının dışarıda olduğunu, çoğunun kafatasının parçalandığını, vücut bütünlüklerinin parçalanmak suretiyle bozulduğunu raporda aktarıyor. Olayda, tahrip gücü çok yüksek, yakıcı nitelikte mühimmatın kullanıldığı notunu rapora düşüyor.
Heyetin görgü tanıkları ve köylülerle yaptıkları görüşmeler sonucu oluşturduğu tespitler şöyle:
Hepsi sivil: Olayda tamamı sivil olan insanlar öldü ve yaralandı.
''Dur'' ihtarı yok: Olay esnasında gruba ''dur'' ihtarı yapılmadı ve grup uyarılmadı. Gruptan hiçbir surette güvenlik güçlerine ateş açılmadı. Askerler de bireysel olarak ateş etmedi.
Herkes birbirini tanıyor: Olay yerinde bulunan güvenlik güçleri gruptakileri tanıyor, sınır ticareti nedeniyle yapılan bu gidiş ve gelişlerden haberdarlar.
Yol patika değil: Kullanılan yol patika yol değil, yol üstünde maden ocakları bulunuyor.
Resmi açıklamanın aksi: Resmi açıklamaların aksine olay yeri Sinat-Haftanin olarak adlandırılan bölgeye uzak. Olay sırasında, saldırıya uğrayan bir grup Türkiye tarafında, bir grup da Irak-Türkiye sınırının üstündeydi.
Askerler çekildi: Olaydan sonra hiçbir resmi kurum cenazeleri almak için girişimde bulunmadı. Askerler olay bölgesinden tamamen çekildi. Köylüler cenazeleri kendi imkanları ile Gülyazı köyüne getirdi.
Otopsi: Hastane koşulları otopsi işlemine elverişli değil. Cenazeler gelişigüzel odalara bırakıldı. Cenazeler akrabaları tarafından battaniyelere sarıldı. Hastane personeli yetersiz. Cenazeleri otopsiye ve ambulanslara aileler taşıdı.
Delillerin karartılma ihtimali: Cenazelerden otopsi sonucunda elde edilecek delillerin mevcut koşullar nedeniyle usulüne uygun şekilde alınması mümkün görünmüyor, bu nedenle delillerin karartılma ihtimali yüksek. (BA)