Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'ndaki 327. buluşmalarında, 1994'te Şırnak'ta kaybedilen Mürsel Zeyrek'in dosyasını kamuoyu ile paylaştı.
Sivas Katliamı'nın 18. yıldönümüne denk gelen oturma eylemi, Sivas Katliamı'nda kaybettiğimiz şair Behçet Aysan'ın Plaza Del Mayo Anneleri için yazdığı şiirin, yine Sivas katliamında kaybettiğimiz şair Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok tarafından okunmasıyla başladı.
Zeynep Altıok, şiirin ardından, babası Behçet Aysan'ı kaybeden Eren Aysan'ın mektubunu okudu:
"Sevgili dostlarım, kardeşlerim, ağabeylerim, ablalarım, el öpülesi annelerim;
Sizlerle bir aradayım. Uzakta olsam da kalbimle yanınızdayım. Babam şair Behçet Aysan, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yakılarak öldürüldü.
Biliyorum, yazdıkları gelecek kuşaklara kalacak. Yazdığı "Beyaz Başörtülü Kadınlar" Türkiye'den bir bakışla, Arjantin dramını anlatıyordu. Tıp öğrencisi Jose Antonio, kendisiydi aslında. Gerçekten de şiirdeki gibi oldu, babam da bugün bir "kayıp"; sizinle birlikte, sizlerle birlikte."
"Askerler, Zeyrek'in 'terörist' gibi gösterildiği fotoğraflarını çektiler"
Zeynep Altıok'un Eren Aysan'ın mektubunu okumasının ardından söz alan İlker Eraslan, 1994'te Şırnak'ta kaybedilen Mürsel Zeyrek'in abisi İslam Zeyrek'in gönderdiği mektubu okudu:
* Kardeşim Mürsel Zeyrek, Şırnak Silopi ilçesine bağlı Akkaya köyünde çobanlık yapıyordu.
* Silopi ilçesi Eren Karakolu'nda karakol komutanlığı yapan ve bürosunda millete komplo belgesi ele geçen Ergenekon tutuklusu emekli üsteğmen Avukat Sedar Öztürk tarafından iki defa gözaltına alınmıştır.
* Bu gözaltıların ilkinde Mürsel, Eren karakolu yukarısında mağaraya konularak ve boynuna silah geçirilerek fotoğrafı çekilmiş ve daha sonra hakaret ve işkencelere maruz kalmıştır.
* İkinci defa gözaltına alındığında ise Şehit Mesut Karakolu'nun Narlıdere mevkiine götürülerek, burada etrafına mayın konularak yine fotoğrafları çekilmiş ve "İşin bitti" denilerek serbest bırakılmıştır.
* 26 Haziran 1994 günü Habur Jandarma Sınır Bölük Komutanı Kenan Topçu tarafından ben ve kardeşim gözaltına alındık. Bizi ayrı odalara koydular. Akşama doğru saat 16.00 civarında beni serbest bıraktılar. Ben kardeşimi sorduğumda, bana askeri alanı terk etmemi, kardeşimi eve göndereceklerini söylediler.
* 14 gün boyunca karakola giderek her gün kardeşimi sordum. Karakoldaki komutan bana kardeşimin eve geleceğini söyledi. 15. gün karakola gittiğimde, komutan, "Kardeşin benim yanımdan çıktı. Bir daha benim yanıma gelirsen farklı olur" diye tehdit etti. O günden beri kardeşim hakkında hiçbir bilgi alamadım. Kendisinin sağ olup olmadığını bilmek istiyorum. Bu konuda gerekli girişimlerin yapılmasını istiyorum.
"Öztürk sadece darbe teşebbüsünden değil, insanlık suçundan da yargılansın"
Bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Yıldız Uygun yaptı.
Ergenekon yargılamalarının insanlığa karşı işlenen suçları görmezden gelerek yapılmaya devam ettiğini söyleyen Uygun, Ergenekon davası tutuklusu emekli üsteğmen Avukat Serdar Öztürk'ün Mürsel Zeyrek'in kaybedilmesinden sorumlu olduğunu söyledi.
İç hukuk yollarında hiçbir sonuç alamayan Mürsel Zeyrek'in ailesinin davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdığını ifade eden Yıldız Uygun, Zeyrek'in kaybedilmesinde Serdar Öztürk'ü doğrudan sorumlu tuttuklarını, kendisinin sadece darbe teşebbüsünden değil, insanlığa karşı suçlardan da yargılanması gerektiğine dikkat çekti. (EKN)