Galatasaray Meydanı'nda 325. kez bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 1981'de idam edildikten sonra cenazesi kaybedilen Veysel Güney'in dosyasını kamuoyuyla paylaştı.
Ayrıca, 1995'de gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci ve yine 1995'de İzmir'de polisle girdiği tartışmadan sonra gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Murat Yıldız da anıldı.
"Tek umudumuz 36 vekil"
Cumartesi Anneleri adına ilk konuşmayı, 1995'de İzmir'de bir kafede polislerle tartışmaya girdikten sonra gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız yaptı.
Sancılı geçen seçim sürecine atıfta bulunan Hanife Yıldız, hiçbir seçim döneminin bu kadar çok gözaltılara, tutuklamalara ve ölümlere neden olmadığına dikkat çekti.
Kurulacak yeni iktidarın da kayıplar için bir şey yapmayacağını tahmin ettiğini söyleyen Yıldız, tek umutlarının parlamentoya girmeye hak kazanan 36 bağımsız milletvekili olduğunu sözlerine ekledi.
"Kayıplarımızı bundan sonra da burada yaşatacağız"
Hanife Yıldız'ın ardından söz alan 1995'te gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci, 325 haftadır kayıplarını aradıklarını, ancak hala hiçbir kayıbın bulunamadığına dikkat çekti.
1980'den bu yana yakınlarını kaybeden insanların seslerini duyurmak için her yolu denediğini ancak hiçbir sonuç alınamadığını söyleyen Bahçeci, kendisinin de 17 yıldır ağabeyi İsmail Bahçeci'yi aradığını ancak bulamadığını ifade etti.
Artık devletten de bir beklentilerinin kalmadığını söyleyen Bahçeci, devletin bakış açısının, "Varmış sebebi ki, gözaltına alınmış" olduğunu sözlerine ekledi ve şöyle devam etti:
"Galatasaray Meydanı'nda büyük bir aile olduk. Ben artık sadece ağabeyim İsmail Bahçeci'yi aramıyorum. Tüm kayıplarımız bulunana kadar, biz yaz demeden, kış demeden burada olacağız. Kayıplarımızı yıllardır burada yaşattığımız gibi, bundan sonra da yaşatacağız."
"Güney'in mezarı açıklanmadan 12 Eylül'le hesaplaşılamaz"
Kayıp yakınlarının Galatasaray'da 325. buluşmasında 1981'de Gaziantep Cezaevi'nde idam edilen ve daha sonra cenazesi ailesine verilmeyen Veysel Güney'in dosyası kamuoyuyla paylaşıldı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplar Komisyonu adına basına açıklamasını okuyan Leman Yurtsever, Veysel Güney'in mezarı açıklanmadan 12 Eylül'le hesaplaşılamayacağını söyledi. "12 Eylül 1980 askeri darbesinin üstünden 31 yıl geçse de hâlâ 12 Eylül'ün içindeyiz; 12 Eylül'ün, kalıntıları, anayasası, yasaları, kurumları, siyaseti, esas itibarıyla yerinde duruyor." diyen Yurtsever, sözlerine şöyle devam etti:
* 12 Eylül'le hesaplaşma talebimiz Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın ifadelerine başvurmakla sınırlandırılmak isteniyor. Onlarsa işledikleri insanlık suçu için "bugün olsa yine yapardık" deme cüretini gösteriyorlar. Çünkü 31 yıldır bu cüreti gösterecek iklimde yaşıyorlar.
* 12 Eylül'le ahlaken, hukuken, siyaseten hesaplaşılmadığı sürece, 12 Eylül zihniyeti mahkum edilmediği sürece, bu iklim devam edecek.
"12 Eylül hukuku 31 yıldır sürüyor"
* 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen gençlerin anneleri 31 yıldır evlatlarını arıyor; 31 yıldır 12 Eylül hukuku devam ediyor.
* Bu annelerden biri de 85 yaşındaki Zeynep Güney. O tam 30 yıldır oğlu Veysel'in mezarını arıyor
* 24 yaşındaki Veysel Güney, 28.12.1980 tarihinde Antep'te gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 11 gün sonra, 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında idama mahkum edildi. Avukat talebi reddedildi, savunma hakkı yok sayıldı.
* İnfazı 10 Haziran 1981 tarihinde saat 03.00'da Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde gerçekleştirildi.
"30 yıldır Veysel'in bedenini gizleyen iktidarlar suç ortağı"
* Veysel'in bedeni babasına verilmek üzere 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla Sıkıyönetimde görevli Komando Bölük Komutanı Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim edildi. Baba Ali Güney'e verilmeyen Veysel'in bedeni kaybedildi.
* İdamından uzun yıllar sonra Veysel'in ilk ifadesini alan, idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk onu suçlayacak delillerin olmadığını söyledi. Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel'in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü, hukuk mücadelesi verildi. İç hukuktan hiçbir sonuç alamayan ailesi, dosyasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı.
* Veysel'i hukuki bir delile dayanmadan ikinci duruşmada idama mahkum eden sıkıyönetim mahkeme heyeti başkanı Albay Ahmet Arısüt, üyeler Yarbay Ayhan Ulusoy ve Üsteğmen Güney Sert'in Veysel'i idama götüren iddianameyi hazırlayan Savcı Caner Ersu'nun cinayet işlemekten yargılanmalarını istiyoruz.
* Veysel'in kaybedilmesinden başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül'ün tüm asker ve sivil unsurlarını, Gaziantep Sıkıyönetim Komutanı General Sahabettin Balkan'ı, Veysel'in bedenini tutanakla teslim alan Yüzbaşı Burhan Erdem'i sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz.
* 30 yıldır Veysel'in bedenini gizlemeyi sürdüren iktidarları bu insanlık suçunun ortağı sayıyoruz. (EKN)