İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) temsilcilerinden oluşan heyet*, Manisa'nın Selendi ilçesinde Romanlara ırkçı saldırıyla ilgili raporunu açıkladı.
Raporda, 5 Ocak gecesi başlayan saldırıdan yaklaşık iki buçuk ay önce, bazı kahvelere alınmayan ve "Çingenelere çay yok" sözüyle karşılaşan Romanlar, savcılığa başvurduklarını, ancak savcının "İster çay verir, ister vermez" dediğini anlatıyor. Daha sonra avukat aracılığıyla savcılığa başvuran Romanlar, bu kez savcılığın "kovuşturmaya yer yok" belgesiyle karşılaştıklarını da söylüyor.
Yaklaşık 35 yıldır ilçede yaşayan bazı Romanlar, daha önce sorun yaşamazken, 29 Mart 2009 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) seçimi kazanmasının ardından ayrımcı davranışların başladığını dile getiriyor. Bir Roman, saldırıya uğradığı sırada, saldırganların arasında arkadaşlarını gördüğünü anlatıyor.
8 Ocak'ta Selendi'de Kaymakam Selim Palamut ve Belediye Başkanı Nurullah Savaş'la, 11 Ocak'ta da Salihli'ye yerleştirilen mağdur Romanlarla görüşen heyetin, ulaştığı sonuçlar şöyle:
1. Savcılığa Roman vatandaşların Selendi halkından bazı kişilerin kendilerini rahatsız ettiğini bildirmesine rağmen savcılık soruşturmaya bile gerek görmemiştir.
2. İlçe kaymakamı görüşmelerimize başladığımızda bize Roman vatandaşların adli durumlarını göstermesi toptan bir suçlamayla yanaştığını göstermektedir, ki bu kayıtlar sadece açılan soruşturmalardır.
3. ilçede yeterli güvenlik önlemi alınmamış, yeterli sayıda güvenlik gücü sevk edilmemiş bin kişiyi aşan bir kitleye karşı 50 güvenlik gücü görev yapmıştır. Bu güvenlik gücünden ayrıca mahallelerde yakılan, taşlanan evleri koruması beklenmiştir. En küçük kitleye bile binlerce polisle müdahale edilen ülkemiz için durum ilginçtir.
4. Olaylar başladığında, özellikle başı çeken kişilerin gözaltına alınmamış olması, olayların büyümesine neden olmuştur. Heyetimizin Selendi'de olduğu gün (olaydan 3 gün sonra) Kaymakam tarafından sayısı belli olmayan ve olaydaki konumu ne olduğu söylenmeden gözaltı bilgisi verilmiştir.
5. Sorunu yerinde çözmek yerine vatandaşlara ilçeyi terk etmeleri konusunda telkinde bulunulmuştur. Her ne kadar vali Burada kalmak istiyor musunuz, biz güvenliğinizi sağlarız" dese de, yaşanan travma sonucu insanların yetkili makamlara güveni sarsılmıştır.
6. Romanlar hakkında görüşülen tüm kişiler "hırsız, tefecilik yapıyor, hurdacı" gibi tanımlamalara gitmekte, mevcut bir önyargı bulunmaktadır. Yetkili makamlar bile "onlar, biz" diye tanımlamalar yapmıştır.
"Irkçı demeyin" uyarısı
7. Heyetimizin olayın ırkçı bir yaklaşım olduğunu ifade etmesi, yetkili makamları tedirgin etmiş, "ırkçı" sözünü kullanmamamız konusunda uyarılmışızdır. Heyetimiz literatürdeki adının bu olduğunu beyan etmiştir.
8. Selendi'den götürülen Romanların eşyalarını bile almalarına izin verilmemiş olması, sabah 06:00'da vatandaşların güvenliğinin sağlanamaması bile ayrı bir zafiyet konusudur.
9. 35 yıldır Selendi'de yaşamış, oranın ekonomisine katkıda bulunmuş, toprağını ekmiş, okulunda okumuş bir kitleyi "artık istemiyoruz" diyen, Selendi'yi kendi toprağı olarak gören kişilere Selendi teslim edilmiştir. Artık Selendi'nin sahibi olan bu kitle Selendi sınırlarına kimin girip girmeyeceğine karar verecek yetki ile donatılmıştır.
10. Mağdurlar yaşadıkları olayın etkisindeler; psikolojik olarak destek görmelidirler. Hâlâ saldırı olacağı kaygısı içindedirler. (TK)
*Heyet şu adlardan oluştu: İHD MYK üyesi ve Ege Bölge Temsilcisi Necla Şengül, İHD İzmir Şube Başkanı Av. Nezahat Paşa Bayraktar, İHD İzmir Şube Yönetim Kurulu üyeleri Fügen Bingöl, Seyithan Çelik, Mesut Tufan; ÇHD İzmir Şubesi'nden Murat Dinçer, Adnan Kaya ve Hüseyin Korkmaz.
** Raporun tam metnini görüntülemek için tıklayın.