Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yunanistan sınırına akın eden mültecilerin durumunu haberleştirmek için gittiği Edirne Pazarkule’de gözaltına alındıktan sonra 6 Mart’ta tutuklanan Rûdaw muhabiri Rawîn Stêrk hakkındaki iddianame 5 ay sonra hazırlandı.
İddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, Rawîn Stêrk’i 'terör örgütü propagandası yapma' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' iddialarıyla suçladı.
Savcı Edip Şahiner’in hazırladığı 3 sayfalık iddianamenin 2 sayfası PKK ve KCK’nin kuruluşu, tarihi, örgütsel evrimi gibi konulara ayrıldı. Şahiner, Osman Kavala dahil 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandığı Gezi Davasının savcısıydı.
Şahiner, Osman Kavala, akademisyen Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı için ağırlaştırılmış müebbet hapis, altı sanığın da 15 ile 20 yıl arasında hapsini istemiş beraat sonrası kararı İstinaf Mahkemesine taşımıştı.
Rudaw'ın adı geçmedi
İddianamede Stêrk hakkında 2013’te İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’nün "Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme ve Üye Olma" suçlamasıyla hakkında işlem yapıldığı, 2008’de ise Adana TEM Şube Müdürlüğü tarafından “PKK/KCK Terör Örgütü Propagandası yapma suçlamasıyla” hakkında işlem yapıldığı belirtildi.
Stêrk’in tutuklanmadan ‘PKK adına yayın yapan’ Roj TV ve DİHA muhabiri olduğu, bu yayın organlarına haber yaptığı ve Roj TV’ye telefonla bağlandığı iddia edildi.
Stêrk'in muhabiri olduğu Rûdaw'ın iddianamede adı geçmedi.
Stêrk’in kameraman Mehmet Şirin Akgün ile birlikte gözaltına alındıkları sırada kameralarında ve yanlarındaki dijital materyallerde bulunan haber görselleri ile arşiv görüntü ve görselleri de suç unsuru sayıldı ve bunlar “örgüt propagandası” kategorisi altında değerlendirildi.
Savcı cezalandırılmasını talep etti
İddianemenin “Hukuki değerlendirme ve sonuç” bölümünde Savcı Şahiner şu ifadelere yer verdi:
“Şüphelinin gerek sosyal medya hesaplarından yapmış olduğu paylaşımlar, gerek şüpheliden ele geçirilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemeler neticesinde elde edilen bulgular, gerekse de şüphelinin terör örgütü adına faaliyet yürüten basın-yayın organlarındaki faaliyetleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüphelinin terör örgütü PKK’nın ideolojileri kapsamında örgütle arasında fiili ve organik bağ kurmak suretiyle eylemlerde bulunduğu, bu haliyle şüphelinin üzerine atılı TCK'nin 314/2 maddesinde düzenlenen terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği, yine şüphelinin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 7/2 maddesinde düzenlenen terör örgütü propagandası yapmak suçunu zincirleme şekilde işlediği anlaşıldığından; şüphelinin mahkemenizce yargılamasının yapılarak yukarıda yer alan sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep olunur.”
Avukatı tahliye talebinde bulundu
İddianamenin hazırlanmasının ardından Stêrk’in avukatı Özcan Kılıç müvekkilinin tutuklanma gerekçesinde savcılığın “örgüt üyesi olma” iddiasının aksine mahkemece “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklandığını belirterek tahliye talebinde bulundu.
İddianamede geçen “örgüt üyeliği” iddiasının somut delillere ve kanun maddesine dayanmadığını belirten Kılıç Stêrk’in tutuklanma gerekçesi olarak 2013 tarihli soruşturmanın gösterildiği, bu soruşturma hakkında zaten bir dosyanın mevcut olduğu ve müvekkilinin yeniden bu dosya ile tutuklanmasıyla mükerrer dava açılmış olduğu görüşünü dile getirdi. (HA)