Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar ile Sözcü Gazetesi sorumlu müdürü Necdet Önemli’nin "Sözcü savcısı sabıkalı çıktı" haberi nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef gösterme” suçlamasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Avşar ve avukatları duruşmada hazır bulunurken Önemli duruşmaya katılmadı.
Ara kararında avukatların davanın düşürülmesi ve derhal beraat yönündeki taleplerini reddeden mahkeme heyeti, Önemli’nin sonraki celse dinlenmesine hükmederek duruşmayı 21 Mayıs saat 14.00’e bıraktı.
Beraat talebi reddedildi
Duruşmada avukat Hüseyin Boğatekin sorguya geçmeden talepte bulunmak istedi. Soruşturmanın en başından açılmaması gerektiğini söyleyen Boğatekin, “Bu nedenle derhal beraat kararında bulunuyoruz. İddianamedeki atılı suçlama olan terörle mücadelede görev alanları hedef gösterme suçu, Yargıtay ve AİHM kararlarına göre cezalandırılabilir bir suç değildir” dedi ve şöyle devam etti:
“Şan şöhretin korunması kişilik haklarının korunması anlamına gelmiyor. Müvekkil Seyhan Avşar, savcının hobilerini değil kamu denetimine açık olan belgeyi paylaşıyor. Gereksiz bir yargıyı meşgul etme davası bu. Bu yönüyle derhal beraat talebimiz var.”
Duruşma savcısı talebin reddini istedi. Mahkeme, derhal beraatin unsurları oluşmadığından talebin reddine karar verdi.
Davanın düşürülmesi talebine de ret
Avukat Buket Yazıcı da basın kanununda belirlenen hak düşürücü sürenin dolduğunu bu nedenle davanın düşürülmesi gerektiğini söyledi. Duruşma savcısı bu talebin reddini istedi.
Mahkeme, atılı iddianın hedef gösterme suçu olması sebebiyle bu talebi de reddetti.
Avşar: Bu karar her yerde haber değeri taşır
Avukatların taleplerinin ardından savunmasını mahkemeye sunan Avşar özetle şunları söyledi:
Cumhuriyet gazetesinden yaklaşık 1 yıldır yargı muhabiri olarak görev yapmaktayım. Her sabah erkenden geldiğim bu adliyede gün boyu bu koridorlarda koşturup, bazen birkaç tane duruşma takip ediyorum. Yargının verdiği kararları, yargı içerindeki hukuksuzlukları, kamuoyunun yakından takip ettiği dosyaları izliyorum.
Şimdi ise mesleğimi yaptığım için sanık sandalyesinde karşınızdayım. Yaptığım bir haber nedeniyle ‘Terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini terör örgütlerinin hedefi gösterme’ iddiasıyla yargılanıyorum. Ancak yaptığım haber tamamen kesinleşmiş bir Yargıtay İlamının haberleştirilmesinden ibaret. Söz konusu haberde hedef gösterdiğim iddia edilen savcı Asım Ekren hakkında Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/88 Esas Sayılı dosyasında yer alan bazı ifadelere değinmek istiyorum.
Asım Ekren’in ‘Osmaniye Cumhuriyet Savcısı olarak görev de bulunduğu sırada 15 yaşından küçük bir mağdurenin nitelikli cinsel istismara uğraması ve zorla alıkonulması olayıyla ilgili yürütmüş olduğu soruşturmada şüphelileri adliyeye davet ederek ifadelerine başvurduğu ve bu süre zarfı içerisinde şüphelileri gözaltına aldırdığı, gözaltına alınan ve galerisi bulunan şüphelilerden birine bu soruşturmadan ceza alacağını kendisinin hatırı sayılır bir esnaf olduğu için bundan zarar göreceğini ama bu işin çaresinin olduğunu elini taşın altına koyması gerektiğini belirtiği’ aktarılıyor.
Kendisine clio marka bir araba verilmesi halinde şüphelinin soruşturmadan zarar görmeyeceğini belirtmesi nedeniyle savcı Asım Ekren hakkında irtikâp suçundan Osmaniye 1 Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılıyor. Yargılama sonucunda ise mahkeme savcı Ekren’in eyleminin görevi kötüye kullanma olduğuna kanaat getirip 1 yıl hapis cezası ve 3 ay süre ile memuriyette men etme kararı veriyor. Bu karar ise Yargıtay tarafından onanıyor.
Yargılandığım bu iddianame biz gazetecilere yaptığınız haberlerden dolayı size dava açılabilir, yargılanabilirsiniz ama kesinleşmiş mahkeme kararı ile suç işlediği sabit olan bir savcı hakkında haber yapamazsınız denilmek isteniyor. Oysa ki dünyanın neresine giderseniz gidin böylesi bir iddia ile yargılanıp ceza alan bir savcı hakkındaki karar haber değeri taşır ve haber yapılması gerekmektedir. Ayrıca bu kararın elime geçmesinin ardından kararla yetinmeyip olayın mağdurlarına ulaşıp, onlarla da görüştüm. Bu haberin hedef gösterme amacıyla yapılmadığını açıklamaya bile gerek görmüyorum.
Bu haberi yaptıktan hemen sonra henüz hakkımda soruşturma başlatılmadan ifadem alınmadan yandaş bir gazete tarafından hedef gösterildim. Haberde benim şu an suçlandığım TMK maddesiyle yargılanabileceğim yazıyordu. Yani baştan adı konulmuş bir yargılama ile karşınızdayım.
İddianamemin hazırlanma sürecine de değinmek istiyorum. Hakkımdaki soruşturmayı yürüten savcı ilk hazırladığı iddianamede, ‘Kamu görevlisine hakaret’ ettiğimi öne sürüyordu. Aslında bu suç maddesini görünce biraz şaşırmıştım çünkü bizler bazı gazetecilerin yazdıkları haberlerin yargı içerisinde birebir uygulandığını biliyorduk. Hakkımda TMK’dan dava açılacağını yazan gazete yanılmıştı. Olacak iş değildi çünkü bu gazete daha önce kimi hangi suçlama ile hedef gösterdiyse o şahıs hedef gösterildiği suçlama ile yargılanmıştı. Hemen savcının kalemi ile görüştüm. Kâtip, dosyamın 2 Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildiğini belirtti. Ancak o mahkemeye gittiğimde hâkim hanımla bakmamıza rağmen dosyayı bir türlü bulamadık. O an anladım ki dosyanın üzerinde bir el var. Tam bir ay sonra ise UYAP’a ikinci bir iddianame düştü. Aynı soruşturmaydı ancak iddianame değiştirilmişti. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanacaktım. Bu kez mahkemem asliye ceza değil, ağır ceza mahkemesiydi. Soruşturmayı yürüten savcı ile yaptığım görüşmede başsavcı vekilinin, ‘kamu görevlisine hakaret’ suçlamasıyla hazırlanan iddianamenin TMK 6/1 olarak değiştirilmesini istediğini öğrendim. İddianameme nasıl müdahale ettiklerine tanık oldum.
İddianamede savcı Asım Ekren’i terör örgütünün hedefi haline getirdiğim iddia ediliyor. Benim haberimden önce de Asım Ekren basının yakından tanıdığı, hakkında sürekli haberler çıkan bir savcıydı. İsmi ilk kez benim haberimle duyulmadı. Dahası Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman geçen günlerde bir açıklama yaptı. Kocam açıklamasında FETÖ/PDY ile mücadelede çok ciddi mesafe kat edildiğini belirterek, 'Örgütün yüzde yüz temizlendiğini kimse söyleyemez; ancak operasyonel gücü kalmadığını söyleyebiliriz' ifadelerini kullandı. Operasyonel gücü kalmayan bir örgüte Asım Ekren’i hedef göstermiş olmakla yargılanıyorum. Ya Başsavcı Kocaman yanılıyor ya da iddianameyi hazırlayan savcı.
Son olarak şunu söylemek isterim. Başka bir ülkede bir gazeteci böyle bir Yargıtay ilamına ulaşıp, bunu haberleştirse ödüllendirilirdi. Ne yazık ki bizim ülkemizde haberi yapan gazeteci cezalandırılmak isteniyor. Cezalandırılması için yargı sopa niyetine kullandırılmaya kalkılıyor. Açıkçası bu kadar trajikomik bir iddianame ile yargılanıyor olmam Türkiye yargı sistemi adına bir utanç tablosu.
Beraatimi talep ediyorum. Mahkemeniz aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını istemiyorum.
“Görevi kötüye kullanma durumu var”
Avşar’ın savunmasının ardından söz alan avukat Nasrullah Oğuz, “Bir kamu görevlisinin görevi kötüye kullanma durumu var. Müvekkilim de kamu yararı gözeterek bu durumu haberleştirmiştir. Hedef gösterme amacı yoktur” dedi.
Avukat Buket Yazıcı ise “Müvekkil hakkında iki iddianame düzenlenmiş. Biri haziran diğeri temmuz ayında ve ikisi de kendisine tebliğ edilmedi. İlki hakaret ikinci hedef göstermeden düzenleniyor. Suç isnadı değiştiği durumda sanığın ifadesi alınması gerekirdi. Ancak müvekkilin ifadesi alınmamıştır” diye konuştu.
Avukat Harun Avşar da “Savcının hedef gösterildiğine dair dosyada somut delil yoktur. Cem Küçük de Türkiye gazetesindeki köşe yazısında söz konusu savcıyla ilgili yazı yazmış ve kendisine övgüler dizmişti. Buradan Cem Küçük hakkında suç duyurusunda bulunuyorum anayasada eşitlik ilkesi gereği” ifadelerini kullandı.
“Terör değil basın savcısı”
Necdet Önemli’nin avukatı İsmail Yılmaz da, söz konusu savcının terör değil basın savcısı olduğunu belirtti:
“Cem Küçük kendisine kahraman derken hedef göstermiyor da arkadaşlarımız haberini yapınca mı hedef gösteriliyor? Yargının usul ekonomisi yönünden boşuna oyalanmaması için müvekkil ve diğer şüpheli yönünden derhal beraat kararı verilmesini talep ediyorum.”
Avukatların ardından duruşma savcısı dinlenmeyen sanığın sonraki celse dinlenmesini talep etti. Mahkeme Necdet Önemli’nin sonraki celse dinlenmesine ve Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak dosyanın örneğinin istenmesine karar vererek duruşmayı 21 Mayıs, saat 14.00’e erteledi.
İddianamede ne var?
Seyhan Avşar’ın Sözcü davasının ilk iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı” dosyasında şüphelilerden haksız menfaat temin etmeye çalışması gerekçesi ile 10 ay hapis cezasına ve para cezasına çarptırıldığını Cumhuriyet Gazetesi’nde haberleştirmesi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu Avşar hakkında iki ayrı iddianame düzenlendi.
İlk iddianamede Savcı, Avşar’ın “hakaret” suçundan yargılanmasını istedi. Ancak Başsavcı vekili iddianameye müdahale ederek, Avşar’ın, “Terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef gösterme” suçundan yargılanması gerektiğini de belirtti.
Hazırlanan yeni iddianame İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
“Terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef gösterme” suçundan düzenlenen iddianame kapsamında haberi alıntılayarak yayımlayan Sözcü gazetesi sorumlu müdürü Necdet Önemli’nin de aynı suçlamadan cezalandırılması istendi. (TP)