Mahkeme salonundan çıkartılan Tarık Tolunay, çizimini Twitter'dan paylaştı
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Gezi Parkı eylemleri nedeniyle aralarında 707 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın yanı sıra yazar, gazeteci, şehir plancısı, avukat ve sanatçıların da bulunduğu 16 sanığın yargılandığı davanın bugün görülen üçüncü duruşmasında mahkeme Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamını karar verdi. Davaya 24-25 Aralık'ta devam edilecek.
* Duruşmada çizim yasağı
Silivri Kampusu'ndaki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" iddiasıyla 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapis cezası ile yargılanan hak savunucularının duruşması bugün saat 10.30'da başladı.
Mahkeme başkanı duruşmada Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yasak olmadığı halde önceki duruşmalardan farklı olarak çizim yapılmasını yasaklayarak, çizim yapan sanatçı Tarık Tolunay'ı duruşma salonundan çıkarılmasına karar verdi.
Tolunay yasak kararını Twitter'dan duyurdu.
Nurtopu gibi bir yasagimiz daha var. Mahkeme cizeri olarak katıldıgımız gezi davası ndan mahkeme baskanının talimatıyla salon dısına cıkarıldık. Yarım kalan cizimim... #gezidavası #GeziyiSavunuyoruz pic.twitter.com/GLDIspqjCC
— Tarık Tolunay (@tariktolunay) October 8, 2019
* SEGBİS arızalanda tanıklar dinlenilmedi
Üçüncü duruşmada soruşturma kapsamında bilgi sahibi olarak ifadesi alınan ve Kavala'yı suçlayan Murat Pabuç, eylemler sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde ekipler amiri olarak görev yapan Ercan Orhan Aydın ve yardımcısı Hasan Gül tanık olarak dinlenecekti.
SEGBİS sistemindeki arıza nedeniyle tanıklar dinlenemedi. Bunun üzerine Osman Kavala'nın beyanına geçildi.
* Kavala: Hiçbir maddi destek sağlamadım
Mahkeme Başkanının "Taksim Platformu kuruluşunda yer aldınız mı?" sorusuna Kavala "Almadım ama bazı toplantılara katıldım. Bir tanesi Cezayir restorandaydı" şeklinde cevap verdi.
Mahkeme başkanının "Ayaklan İstanbul Facebook sayfasıyla ilgili bilginiz var mı? Kim oluşturdu?" sorusunu Kavala "Bilmiyorum. Gezi konusundaki ilk temasım olaylar başladıktan sonra Haziran 2013'teki bir telefon görüşmesinde oldu. Olayları değerlendirdiğimiz bir konuşmaydı. Benim Gezi olayları başlamadan önceki faaliyetlerle hiçbir alakam yoktu. Hiçbir maddi destek sağlamadım" diye cevapladı.
Hakimin "Otpor lideri İvan Maroviç'i tanıyor musunuz? Mi Minör oyununun ülkenin başkanına karşı ayaklanmaya teşvik eden bir oyun oynandığı iddia edilmiş. Bu oyunu biliyor musunuz, gittiniz mi?" sorularına karşılık Kavala şunları söyledi:
"İspat, iddia makamının yükümlülüğü"
"İvan Maroviç'i tanımıyorum. Hiç görüşmedim. İddianamede ismi geçtiğinde öğrendim. Oyunla ilgili hiçbir bilgim yok, gitmedim. Memet Alabora ile Gezi olaylarından sonra Haziran 2013'de ilk defa görüştüm. Gezi'ye yapılan çağrılar nedeniyle gitmedim. Ofisim zaten Gezi parkının oradaydı. Birkaç defa Gezi'ye gittim ama çağrıdan ötürü değil. İspat, iddia makamının yükümlülüğü."
Ben TEMA üyesiyim. Meselenin sadece ağaç olmadığını, parkın park olarak kalması gerektiğini birçok defa söyledim.
(Soros, vakfa nasıl kaynak sağlıyordu? sorusu üzerine) Açık Toplum Vakfı, sivil toplum projelerini destekliyordu. Projeler değerlendiriliyor. Ona göre destek veriliyordu. Anadolu Kültür'ün kuruluşunda yer aldım. Açık Toplum'da ise daha sonra yer aldım. Önce Anadolu Kültür'ü kurduk. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kültürel projeler gerçekleştirdik. Bunlar tamamen bağımsız kurumlar. Sonra Açık Toplum Vakfı kuruldu."
* Mahkeme Başkanı: Vandallık
Duruşmada mahkeme başkanı "Gezi olayları sırasında çekim yaparak, videolar yaparak bu vandallığa anlam yükleme çabanız oldu mu? Böyle düşünüyor musunuz? Gezi olaylarının ülkenin önünü açacak hareket ettiği, çevre duyarlılığının ötesinde bir çalışma içine girdiğiniz iddia edilmiş. Buna ne diyeceksiniz?" diye sordu.
Kavala "İddianamede bir film projesinden bahsediliyor. Anadolu Kültür'deki arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı bu film gerçekleşmiş değil. Olsaydı bugün sanat ürünü olacaktı. Biz toplumsal olaylara ilişkin sanat ürünlerini destekliyoruz. Ama propaganda faaliyetimiz olmadı. Sanatın propaganda aracı olarak kullanılması zaten bizim kuruluş amacımıza uymuyor" diyerek cevapladı.
* Soru: Polis aşırı güç mü kullandı
Daha sonra mahkeme başkanı Kavala'ya "Gazın yasaklanması yönünde çalışma yapılması gezi parkındaki çevre duyarlılığını aşan bir şey değil midir?" şeklinde soru yöneltti. Kavala "Polisin aşırı gücü" dedikten sonra Mahkeme Başkanı Kavala'nın sözünü keserek "Polis aşırı güç mü kullandı?" dedi.
Kavala "Aşırı biber gazı kullanımı tescillenmiş durumdadır. Yaralanmalar olmuştur. Biber gazı kullanımının suistimali en üst noktadadır. Aşırı kullanım raporlanmıştır. Bizim çabamız barışçıl gösterilerde aşırı gücün kullanılmaması ve kullanılanların da Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde engellenmesine yöneliktir" diye konuştu.
* "Forumlar sosyal ve yerel demokrasiyle ilgiliydi"
Mahkeme başkanı Açık Toplum Vakfı ile Anadolu Kültür üzerinden yapılan çalışmaları ve toplantıları hatırlatarak "Bu kadar derinlemesine çalışmalar çevre duyarlılığını aşıyor mu, aşmıyor mu? 'Yakında bu ivme düşebilir' demişsiniz. Siz bu vandallığın, Gezi olaylarının ivmesinin düşmesini istemiyor musunuz?" deyince, Kavala şunları söyledi:
"Ben bunu derken şiddet içerikli olayları düşünmedim bile. Gezi olayları Temmuz'dan sonra forumlara dönüştü, buralarda çevre meseleleri ve yerel yönetim konuları tartışıldı. Ben Hanzade hanımla olan konuşmada bu forumları kast ettiğini düşündüm. Bu forumlar sosyal ve yerel demokrasiyle ilgiliydi. Gezi olaylarının gezi dışında demokratik bir muhalefetin oluşmasına katkısı olacağını söyledim. Böyle düşünüyorum."
Mahkeme Başkanının "Bu direnişlerle ilgili Almanlar, Amerikalılar sizden bilgi alıyor. Siz kimsiniz ki sizden bilgi alıyorlar? İddianame sanki sizi temsilcileriymiş gibi gösteriyor" şeklindeki beyanını Kavala "Temsilcisi olsam talimat verirler. Bu bağımsız tarafsız biri olarak benim görüşlerime başvurduklarını gösteriyor" diye cevapladı.
* Mahkeme Başkanı arı haritasını sordu
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Kavala'nın cep telefonunda arı haritası çıkmasını sorudu. Kavala "Bu, Türkiye'de arı ırklarının nerelerde olduğuna dair bir harita. Bölgelerin endemik bitki ve hayvanları ilgimi çekiyor. Siyasi bir içeriği yok. Cep telefonumda çeşitli fotoğraflar var. Gezi olayları sırasında da ilginç bulduğum kareleri çektim. Taksim Atatürk heykelinin etrafında sıralanan flamalar ilginç bir tezatlık olduğundan çektim, başka benzer fotoğraflar da var" diye konuştu.
"Doğu ve Güneydoğu illerinde kurmuş olduğunuz temsilcilik var mı?" sorusu üzerine ise Kavala "Diyarbakır Sanat Merkezi'ni açtık. Anadolu Kültür ile eş zamanlıydı. Çeşitli kültürel çalışmalar yaptık. Genç sanatçıları desteklemek Türkiye'nin çeşitli illeriyle Diyarbakır ve İstanbul arasındaki kültürel alışverişi destekledik" dedi.
* "İddianame hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu"
Kavala ayrıca sorgusunun emniyette yapıldığını belirterek "Sizin şu an sorduğunuz hiçbir soru bana yöneltilmedi. Savcıyla görüşemedik, mahkemede de sorulmadı. Bu sorular bana sorulmadan hakkımda iddianame hazırlandı" dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı "İddianame size tebliğ edildi ama, ne var bunda?" dedi. Kavala "Tebliğ edildi ama hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu" diye konuştu.
* Yapıcı: İddianamedeki tapeler hukuksuz
Osman Kavala'nın beyanını okumasının ardından duruşmaya ara verildi. Aradan sonra devam edecek duruşmada Mücella Yapıcı ifade verdi.
Yapıcı, "İddianamedeki tapeler hukuksuzca alınmıştır. Zaten iddianamenin sonunda FETÖ'nün hazırladığı fezlekelerin yeniden değerlendirildiği yazıyor. Bu nedenle iddianameyi kabul etmiyorum" dedi.
Taksim Dayanışması'nın neden kurulduğuna ilişkin soru üzerine Yapıcı, "Taksim Meydanının meydan olarak ve Gezi Parkının park olarak kalması için 2012'de kuruldu. Herkese açıktı. O dönemki Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da davet edilmişti" dedi.
"Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganı ile nasıl bir mesaj verilmek istendiği yönündeki soru üzerine Mücella Yapıcı, "Parkı kurtarmak için söylenen bir slogan. Bu bir mücadeleydi ve parkı kurtardık. Tencere tava ile hiçbir hükûmet indirilmez, son derece barışçıl çağrılar yaptık" dedi.
* "Ben Gezi'yi nasıl örgütleyebilirim"
Yapıcı şu şekilde devam etti:
"Yasalara saygılı şekilde, Dayanışma önce hukuk yoluna başvurdu. Hukuk mücadelesini de kazandı. Davayı kazanmamıza rağmen parka dozer sokanların bunu düşünmesi gerek. Halkı oraya iten bu anlayış ve polis şiddetiydi. Hukuksuzluğu yapan polisti. Hukuku biz savunuyorduk, son derece barışçıl şekilde. Güvenlik güçleri hukuku hiçe saydı. Hükümet de bunu kabul etti. Bunu yapan FETÖ'cü polislermiş. Bana Taksim Dayanışmasını sorabilirsiniz ama Gezi'yi soramazsınız. Ben Gezi'yi nasıl örgütleyebilirim?"
Mücella Yapıcı'nın ardından savunmasına geçilen Mine Özerden, mahkeme başkanının "Eylemcilere gaz maskesi dağıtıldığı ile ilgili sizin hesap açtığınız iddiası var." sorusuna ilişkin, "Bunun doğru olmadığını en iyi bu "tape"leri yapanlar bilir" şeklinde cevap verdi.
* Atalay: Adına yayalaştırma projesi denilen şeyde yaya kaldırımı yapılmadı
Yapıcı'nın ardından Can Atalay'ın beyanlarına geçildi. Mahkeme Başkanının "Topluluğa hitabınız var: 'Yarın önemli bir gün, bugün buradayız ama yarın ağaçları sökmeye teşebbüs edebilirler' demişsiniz. Eylemcileri megafonla yönlendirenin siz olduğunuz söyleniyor 'Her yer taksim her yer direniş', 'Katil devlet hesap verecek', 'Katil polis hesap verecek' dediğiniz iddiaları var" sorusuna yönelik Can Atalay "Sorunuzun ikinci bölümü Gezi'nin 1. yıldönümüyle ilgili dolayısıyla olayla alakası yok" dedi.
Bunun üzerine mahkeme başkanının "Amiyane deyimle küllere üflemeye çalıştığınız söyleniyor" demesi üzerine Atalay şöyle konuştu:
"Biz küflere üflemeye falan çalışmıyoruz. Görevimizi yapıyoruz. Sorunuzun ilk yarısı ise hükümet Taksim'deki son toplanma alanına yeşil alana bina yapmaya karar verdi. İtiraz ettik, dava açtık. İBB'nin adına yayalaştırma projesi dediği şeyde yaya kaldırımı yapmayı unuttuğu için 27 Mayıs akşamı Askerocağı Caddesi'ndeki ağaçları sökmeye başladı.
* "Bizim açımızdan Gezi Direnişi üçe ayrılır"
"28 Mayıs'ta beraber mesai harcadığım arkadaşlarıma öyle şiddet uygulandı ki öğle arasında çıkıp oraya gittim. İlk giren kişiler sivil, polis ya da zabıta değildir. Bu sözler, bu itirazın dillendirilmesidir. Polise mukavemet olarak değerlendirilebilecek hiçbir şey yoktur. Yargıtay içtihatında etkin direniş, polise mukavemet eylemi yoktur. 31 Mayıs akşamına kadar böyle.
31 Mayıs akşamı ise başka. Bizim açımızdan Gezi Direnişi üçe ayrılır. 27 Mayıs'a kadar gelen süreç. Dava açtık, imza topladık, yasal hakkımızı kullandık. 27 Mayıs akşamı bizim itiraz ettiğimiz plan ve projeye aykırı uygulama yapıldı haklı olarak itiraz ettik. 31 Mayıs akşamı ise başka bir şey yaşandı. Türkiye'de itirazı olan herkes itirazını alıp geldi."
Mahkeme Başkanının "Tapede esnaflara baskı yaptırılması iddiasıyla ilgili ne diyeceksiniz?" sorusuna ilişkin Atalay "Orada bahsis geçen esnaf elinde palayla kadınlara saldırmıştı. Taksim Dayanışma ya da herhangi bir kurum kuruluş Gezi Direnişi'nin sahibi değildir. Taksim Dayanışması milyonlarca insanın tercümanı olmaya çalışmıştır. Suçu kim işlediyse onunla ilgili dava açılmalıdır. Gezi bu toprakların adalet, özgürlük, eşitlik umududur" şeklinde cevap verdi.
Atalay'ın ifadelerinin ardından duruşmaya saat 16.00'a kadar ara verildi. Aranın ardından Tayfun Kahraman'ın sorgusuna geçildi.
* Kahraman: Taksim Dayanışması içinde yüzden fazla bileşen var
Mahkeme Başkanının "Taksim Dayanışması'nın sözcülerinden olduğunuz doğru mudur?" sorusunu Kahmaran "Şehir Plancıları Odası adına sözcülük yaptım. Taksim Dayanışması içinde faaliyette bulundum. Garajİstanbul'da gerçekleştirilen toplantıya davet edildiğim için katıldım" diye cevapladı.
Sosyal medyadan kişisel olarak çok sayıda eylem çağrısı yaptığı iddiası ile ilgili soru üzerine Karaman "Benim paylaşımlarım Taksim Dayanışması'nın retweetleridir. Kendi kişisel paylaşımlarım değildir" dedi.
Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş'la iddianamede yer alan tapelere ilişkin soru üzerine Kahraman, Aydıntaşbaş'ın gazeteci olarak görüş almak için kendisini aradığını söyledi. Kahraman, "Kişisel görüşlerimi Taksim Dayanışması adına bir siyasi perspektife çekmek mümkün değildir" dedi. Kahraman şöyle devam etti:
"Taksim Dayanışması içinde yüzden fazla bileşen vardır. CHP, İşçi Partisi, TKP, ÖDP de bu çatının altındadır. Eylem olarak bahsedilen basın açıklamasıdır. Taksim Dayanışması'nın basın açıklamasıdır. Buna yönelik kimin katılacağının konuşması, kurumsal bir temsiliyet konuşmasıdır. Taksim Dayanışması'nın almış olduğu kararların duyurulması görevi bize düşüyordu. Dayanışmanın resmi Twitter ve Gmail hesaplarının şifreleridir sorduklarınız."
* "Terör olayı dediğinizde bir yargı belirtiyorsunuz"
Mahkeme başkanının"Bu olaylar yaygınlaşıp terör boyutunu aldığında platform olarak bizim bunlarla bir ilişkimiz yoktur dediniz mi?" şeklindeki sorusuna Kahraman "Terör olayı dediğinizde bir yargı belirtiyorsunuz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ne biz, ne de Taksim Dayanışması bu fotoğrafları tasvip etmiyoruz" diye cevap verdi.
Kahraman "Bu olayları gerçekleştirenleri kolluğun bulması gerekirken, bizim bunlarla muhatap olmamız doğru değil. Hükümetle iki görüşme yaptık. İkisinde de vardım. Görüşmelerde hem burada talep edilen haklar dile getirildi, hem de olaylar konuşuldu. Polisin şiddetine maruz kalırken bunları söylemenin bir yararı yoktu. Vandalizm diye söylediğiniz olaylar ne kadar yanlışsa polisin yaptıkları da yanlıştı. 2014'te hakkımda takipsizlik kararı verilmişti. Gezi o zaman hak talebini yerine getiremeyenlerin hakkını dile getirdiği bir eylemdi. 80 ilde insanların dışarı çıkmasını sağlamak kolay değildir. İddianamenin bizi, bunu gerçekleştirecek kadar muktedir görmesi akıl dışı" diye konuştu.
* Aksakoğlu: Bir telefon konuşmasında ismi geçtiği için 7 ay tutuklu kaldım
Kahraman'ın ardından duruşmaya tutuksuz sanıklardan Yiğit Aksakoğlu'nun sorgusu ile devam edildi. Mahkeme Başkanının "Garajİstanbul toplantısı neye ilişkindir?" sorusunu Aksakoğlu "Gezi'de ne olduğunun konuşulduğu, 31 kişinin katıldığı bir toplantıdır. Bu toplantıda kolaylaştırıcılık yaptım. Bu Siyaset Meydanı'nda Ali Kırca'nın yaptığı gibi bir iştir" diye cevapladı.
Osman Kavala'dan talimat almadığını da belirten Aksakoğlu Mahkeme Başkanının "Otpor'un kurucusunu tanıyor musunuz" sorusuna "Tanımıyorum. Sadece bir telefon konuşmasında ismi geçtiği için 7 ay tutuklu kaldım" diyerek cevapladı.
Mahkeme Başkanının şiddetsiz eylemle ilgili bir telefon konuşmasını okuması üzerine Aksakoğlu "Ben 220 gün cezaevinde yattım. Bu okuduğunuz tapelerin hiçbirini dinlemedim. Bu kayıtlar nerede?" dedi. Bunun üzerine Tayfun Kahraman "Bu polisler bunları yaptığı için yargılanıyor. Başka sorum yok" dedi. Mahkeme başkanı Kahraman'a sinirlenerek "Soru soramazsın, geç yerine" dedi.
* Mater-Utku: Çekilmemiş bir filmin linki var iddianamede
Daha sonra kürsüye gelen Çiğdem Mater Utku "İddianamede bizim bir film yaptığımız söyleniyor ve linki veriliyor. Bir mucizeden bahsediliyor. Çekilmemiş bir filmin linki var iddianamede. Film çekmek zor bir iş. Gezi olaylarından sonra epey bir arşiv oluştu" diye konuştu.
Mater-Utku "Uzun yıllardır Ermenistan-Türkiye Film Festivali organizasyonundayım. Altın Kayısı Film Festivali için yeterli fonumuz yoktu. Açık Toplum Vakfı'ndan Saraybosnadaki film festivalinde projemizi konuşmak için ulaşım desteği aldık. Bu toplam 500 dolara denk geliyor" dedi.
Mahkeme Başkanını "Ofisinizi revir olarak kullandığınız iddiası var. Burada elinizde beyaz bir sıvı dağıttığınız fotoğraf var" beyanı üzerine Mater-Utku "O gün benim fotoğrafımı çeken polis de eminim ki etkilenmiştir. Orası ofisim değil, ofisimin sahanlığı" dedi.
Ara karar
Sanıkların sorgusunun tamamlanmasının ardından sanık avukatları beyanda bulundu. Avukatların beyanlarının ardından duruşma savcısı, dosyanın geldiği aşama itibarıyla firari sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesini ve atılı suçun vasıf ve mahiyeti göz önünde bulundurularak Osman Kavala'nın tutukluluk hâlinin devamını talep etti.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, firari sanıklar hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin infazının beklenmesine ve Osman Kavala'nın öngörülen cezanın kaçma şüphesi doğurması nedeniyle tutukluluğunun devamına karar verildi.
Mahkeme ayrıca İnanç Ekmekçi hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesine, tanık Murat Papuç ve Ercan Orhan Aydın'ın bir sonraki celse duruşma salonunda hazır edilmesine ve duruşmaya gelmeyen Hasan Gül'ün zorla getirilmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 24-25 Aralık'ta görülecek.
İddianameden
657 sayfadan oluşan iddianamede şüphelilere 10 ayrı suçlama yöneltilmiş, gazeteci ve yazar Can Dündar ve oyuncu Memet Ali Alabora'nın da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkarılmıştı. İddianamede kişiler hakkında ayrı ayrı süreli hapis cezası istendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamenin hazırlandığı bilgisini verdiği 20 Şubat'taki toplantıda tüm isimlere ağırlaştırılmış müebbet istendiğini söylemişti.
Haklarında "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlaması yapılan diğer isimler şöyle: Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Mimar Mücella Yapıcı, oyuncu Ayşe Pınar Alabora, sinemacı ve gazeteci Çiğdem Mater Utku, Açık Toplum Vakfı Türkiye Temsilcisi Gökçe Yılmaz, yazar Handan Meltem Arıkan, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Koordinatörü Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Sinemacı, yönetmen yardımcısı ve reklamcı Mine Özerden, avukat Can Atalay, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yapan akademisyen Tayfun Kahraman ve Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Terakki Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Ali Ekmekçi.
16 Kasım 2017’de gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ve bu iddianamede ismi geçenler hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı devam ediyor.
Suçlamalar
16 Hak savunucusu Gezi eylemlerini "kurgulamak, planlamak, provakatif paylaşımlar yaparak etki ajanlığı yapmak, şiddet olaylarına yön vermek"le suçlanıyor. Bu suçlamayla tüm sanıklar hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası; bazı sanıklar için ise "mala zarar verme", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması", "ibadethane ve mezarlıklara zarar verme", "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet", "nitelikli yağma" ve "nitelikli yaralama" suçlamalarından da cezalandırılmaları isteniyor.
Ne olmuştu? 6 Kasım 2018'de düzenlenen operasyonla akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Anadolu Kültür'ün Yönetim Kurulu Başkanvekili Yiğit Ekmekçi, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Genel Koordinatörü Asena Günal ve film yapımcısı Çiğdem Mater ile Meltem Aslan, sivil toplum çalışanları Yiğit Aksakoğlu, Filiz Telek, Bora Sarı, Yusuf Cıvır, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş gözaltına alındı. 12 kişi ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, Bernard van Leer Vakfı'nın Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu utuklandı. Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, iş insanı Osman Kavala da aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017'den beri tutuklu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden ve Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı ve avukat Can Atalay ile şehir plancısı Tayfun Kahraman, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Parti Meclis Üyesi Ahmet Saymadı ve Haluk Ağabeyoğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 28-30 Kasım 2018 tarihlerinde ifade verdi. 657 sayfalık iddianame 20 Şubat'ta hazırlandı ve 30. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. 16 şüphelinin bulunduğu iddianamede, tüm isimlere "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/2)" suçlaması yöneltildi. İddianamede bulunan 16 kişi şöyle: Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi. Diğer suçlamalar ise şöyle sıralandı: Mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanuna muhalefet, Nitelikli yağma (TCK 149), Nitelikli yaralama (TCK 86), 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nuna muhalefet. Haklarında suçlama yapılan kişilerin Gezi direnişi eylemlerine 2011'den itibaren hazırlık yaptıkları ve 16 kişinin "tepe yönetim" oldukları iddia ediliyor. |
(HA)