Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Avrupa Birliği (AB) Türkiye ve yedi ülkenin 2019 ilerleme raporu açıklandı. Raporda hak ihlallerinden, yargıya, seçim sürecinden, ekonomiye, ifade özgürlüğünden, iklim politikalarına pekçok noktada "gerileme olduğu" kaydedildi.
1 Mart 2018 ve 1 Mart 2019 arasındaki değerlendirmeleri kapsayan paket, basına AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn tarafından duyuruldu.
Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Türkiye'nin bir yandan insan hakları ihlallerinin yanı sıra demokrasi, ekonomi ve serbest piyasa alanlarında da geriye gittiğini belirtti.
Hahn, ayrıca Türkiye ile müzakere sürecinde yeni bir faslın açılmasının şu an için öngörülmediğini söyledi.
YSK'nin seçim iptali: Ciddi bir endişe kaynağı
"Büyüyen politik kutuplaşma, özellikle Mart 2019 seçim süreci parlamenter diyoloğun önünde engel olmaya devam ediyor" ifadeleri kullanılan raporda parlamenter ortam ve YSK'nin İstanbul seçimlerini iptal kararıyla ilgili şunlar söylendi:
"Muhalefetin marjinalleşmesi özellikle Halkların Demokratik Partisi (HDP) üzerinden devam ediyor. HDP vekilliği yapmış pekçok isim tutuklu.
"Seçimlere adil bir şekilde gidilmemiş olmasına rağmen seçmenlerin gerçek bir seçimi vardı. İktidar partisi avantajını kullanarak iktidar yanlısı devlet ve özel medya kanalları aracılığıyla medyada geniş yer buldu.
"Belediye seçimleri sonuçlarının ardından Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye'nin güneydoğusundaki dört seçilmiş belediye başkanı ve belediye meclisi üyelerine seçime girme hakları olmasına karşın görevi vermeme kararı aldı.
"İstanbul'daki belediye başkanlığı seçimleri ise iptal edildi ve 23 Haziran'da tekrar yapılması kararlaştırıldı. YSK'nin İstanbul ve doğu illerindeki belediyelerde ikinci en yüksek oy alan adayı seçilmiş gösterme kararı yasalara ve seçim sürecinin güvenilirliği konusunda ciddi bir endişe kaynağı."
Raporda, YSK'nin gerekçeli kararıyla ilgili ise "ikna edici olmadığı" ve AB'deki hukuki uygulamalar ile bağdaşmadığı yönünde ifadeler yer aldı.
"Yargı sisteminde ciddi bir kötüleşme var"
Raporda, Türkiye'de yargı sisteminde ciddi şekilde bozulma olduğu kaydedilirken, temelhaklar konusunda da ciddi bir kötüleşme olduğu belirtildi. Hakim ve savcılara yönelik politik baskının yargı bağımsızlığına olumsuz etkisi olduğu da belirtildi.
Türkiye Raportörü Avrupa Parlamenteri Kati Piri ve Portekizli vekil Ana Gomes'in de aralarında bulunduğu toplam üç parlamenter, raporun sunumunun ardından şunları kaydetti:
"Cezaevlerindeki muamele karşısında susmamalıyız"
"Türkiye'deki hapishanelerde hücrede tutulan kadın hakimlere ve Ankara'da kötü muameleye maruz kalan diplomatlar konusunda susmamalıyız."
"OHAL sürecindeki yasaklar yasalara girdi"
15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan OHAL sürecinin 18 Haziran 2018'de sonlandığı belirtilen raporda şu ifadeler yer aldı:
"Ancak hemen ardından OHAL koşullarının pekçok uygulamasının dahil olduğu bir yasa paketi Türkiye Parlamentosu'nda kabul edildi.
"Yasa, kamu görevlilerini (hakimler dahil) görevden alma ve tutukluluk süresini uzatma, hareket hakkını kısıtlama, hükümet tarafından atanan valiler için yetkiyi artırma gibi maddelerle bazı temel özgürlükleri sınırlandırıyor.
TIKLAYIN - "Sürekli OHAL Yasası" Resmi Gazete'de
İfade özgürlüğündeki ciddi kısıtlamalar sürüyor
Raporda, Aralık 2018 itibarıyla cezaevinde iddianamesi bulunmadan tutuklu yargılanan kişi sayısının 57 bin olduğu belirtilirken şu ifadeler kullanıldı:
"Bu genel cezaevi nüfusunun yüzde 20'sinden fazlası anlamına geliyor. Cezaevleri aşırı kalabalık ve koşullar kötüye gidiyor.
"Bu süreç içerisinde ifade özgürlüğü konusundaki ciddi kısıtlamalar sürmüş,"Cumhurbaşkanı'na hakaret" gerekçesiyle gazetecilerin, sosyal medya kullanıcılarının ve kamuoyunun diğer mensuplarını hatta çocukları kovuşturma eğilimi çarpıcı şeklide arttı.
"Medya sahipliğine ilişkin şeffaflıktan yoksunluk ve editoryal yorumların bağımsızlığı konusundaki şüphe sürüyor.
"İklim politikaları ve Paris Anlaşması" vurgusu
Raporda Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı onaylamaması ve eksik iklim politikalarına da değinilirken, "Türkiye'nin AB'deki atık yönetimi, su arıtma ve mevzuat uyumu bakımından ilerleme kaydettiğini, ancak uygulamada hala zayıf kaldığı" belirtildi.
Raporda, Türkiye'nin "daha iyi koordine edilmiş çevre ve iklim politikaları oluşturması ve uygulaması gerektiği" belirtildi.
Raporda Türkiye'nin AB'ye bu alanda uyum sağlaması için gerekli maddeler şöyle özetlendi:
- "Su ve sanayi kirliliği konusundaki direktiflere tam uyum sağlanmalı.
- "Çevresel Etki Değerlendirme gerekliliklerinin doğru şekilde uygulandığından emin olunması.
- "Çevre konusundaki gelişmelere halkın katılımının sağlanması ve çevreyle ilgili bilgilere erişim hakkı konusundaki müktesebata uyum sacğlanması.
- "İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında Paris Anlaşması'nın onaylanması, anlaşmaya katkı sunulmaya ve uygulanmaya başlaması. İklim eylemiyle ilgili AB müktesebatına uyum sağlanması."
"Birçok hak savunucusu halen tutuklu"
Raporda "Birçok insan hakları savunucusu, sivil toplum aktivisti, medya, akademisyen, politikacı, doktor, avukat, hakim ile lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks (LGBTİ) birey, hala tutuklu bulunuyor. (Bazıları iddianame olmaksızın ve medya tarafından karalama kampanyalarına karşı karşıya kalarak."
"Temel haklar üzerine çalışan pekçok sivil toplum örgütü üzerindeki özgürlükler daha da azaldı ve idari engeller getirildi."
Ekonomi: Serbest piyasa kötüye gidiyor
Türkiye'nin ekonomi, para politikası, sermayenin serbest dolaşımı, kamu satın almaları gibi birçok konuda daha kötüye gittiği belirtililen raporda bu nedenlerle ülkenin piyasa ekonomisi konusundaki faaliyetleriyle ilgili endişelerin derinleştiği kaydedildi.
Türkiye'de devlet yardımının şeffaflığı konusunda bir ilerleme olmadığı belirtilirken, önemli ekonomik kuruluşların bağımsızlığıyla ilgili de endişelerin arttığı belirtildi.
Türkiye'nın ekonomiye yönelik adımlarının piyasaların işleyişinde olumsuz etkisi olduğu kaydedilen raporda, "Türkiye ekonomisinin ciddi şekilde hatalı yolda ilerlemeye devam ettiği" ifadeleri de yer aldı.
Kıbrıs: Gerilim daha da artıyor
TIKLAYIN - ABD'den Türkiye'ye Akdeniz Uyarısı
Türkiye'nin Kıbrıs kıyılarında sondaj gemileriyle arama faaliyetleri de eleştirilen raporda, "Mayıs 2019'da, Türkiye bir sondaj platformu gönderdi. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Özel Ekonomik Bölgesi'ne askeri gemiler eşliğinde gerilim daha da arttı" ifadeleri yer aldı.
Türkiye'nin ek protokolden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği ve Ankara'nın Güney Kıbrıs Rum kesimini tanımamaya devam ettiği de belirtildi.
(PT)
*Raporun tamami için tıklayın.