Die Welt gazetesinin eski Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel'in Türkiye'de "terör örgütü propagandası" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamalarıyla yargılandığı davada Berlin'de ifade verdi.
Tutuksuz olarak yargılanan Almanya ve Türkiye vatandaşlığı bulunan Yücel, savunmasını Berlin Tiergarten Asliye Mahkemesi'nde yaptı.
İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki 32. Ağır Ceza Mahkemesi Yücel'in savunmasının istinabe yoluyla alınabileceği yönüne karar vermişti. Yücel, savunmasını mahkemeye yazılı ve Türkçe olarak sundu.
TIKLAYIN - Gazeteci Deniz Yücel'in Savunmasının Tamamı
Türkiye'de hukuki karşılık bulmayacak
Yücel savunmasına, "Burada söyleyeceklerim mahkemeniz nezdinde herhangi bir önem taşımayacak ve günümüz Türkiye'sinde hukuki bir karşılık bulmayacak" sözleriyle başladı.
İfade verdiği mahkemeye karşı Yücel "Cüppeleriniz, kürsüleriniz, makam odalarınız, sizin de, en az beni kelepçeleyen jandarmalar, "bunu içeri atın" dendiğinde beni hapse atan 'bunu salın' dendiğinde hapishane kapılarını açan gardiyanlar kadar emir kulu olduğunuzu değiştirmez" dedi.
Yücel "Ahmet Altan'ın dediği gibi, ben de Türkiye'de şu an, hukukun olmadığını bildiğim halde hukuk varmış gibi davranacağım. Ahmet Şık gibi ben de savunma yapmayacağım, itham edeceğim. Yaşadıklarım kayda geçsin" diye konuştu.
Silivri'de gördüğü işkenceği anlattı
Gazeteci Yücel Silivri Cezaevi'nde gördüğü fiziksel ve psikolojik işkenceden Recep Tayyip Erdoğan'ı sorumlu tutarak şunları söyledi:
"Silivri 9 No'lu cezaevinde üç gün boyunca işkenceye maruz kaldım. Belki Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ya da yakın çevresinin talimatıyla, ama her hâlükârda onun tarafından hedef gösterilerek, onun sorumluluğunda işkence gördüm. Öyle ya da böyle yaşadıklarımın bir numaralı sorumlusu, Recep Tayyip Erdoğan'dır."
Gözaltında yaşadıkları
Yücel gözaltında yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
"Kendi isteğimle polise gittiğim halde gözaltına alındım. Karanlık, gün ışığından, temiz havadan yoksun, rezalet yemek konservelerinin verildiği, çay, kahve ve sigaranın yasak, tuvaletlerin pislik içinde ve sadece sınırlı kullanıma açık olduğu, 120 kişiye tek bir duşun düştüğü bir ortamda, 7 metrekarelik hücrede bir-iki kişiyle tam 13 gün tutuldum."
Deniz Yücel, savcının hakkında "bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma" gibi suçlamalarla hakkında yakalama kararı çıkardığını ama Ancak İstanbul Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'ın ifadede hiç konuyla alakalı sormadığını belirtti. Yücel Die Welt'teki köşe yazılarının karşısına suç unsuru olarak getirildiğini de aktardı.
Ayrıca savcının suç unsuru olarak saydığı metinlerin Almanca'dan Türkçe'ye yapılan çevirilerini tam bir fiyasko olarak niteledi.
Hakim iktidarın militanı
Yücel, yargılandığı İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi'nde duruşmayı yürüten hakimin iktidarın militanı gibi davrandığını da söyledi.
Hakimin defalarca sözünü kestiğini belirten Yücel, yaşananları "Bana atfedilen "Terör örgütü propagandası yapmak" ve "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçları, mevcut kanunların tutuklama öngördüğü suçların arasında değildi. Ama karar önceden belliydi. Tutuklandım" sözleriyle aktardı.
Silivri'de yaşadıkları
Anayasa Mahkemesi'nin iki sene başvurusunu incelemediğini de dile getiren Yücel, Silivri'de tecrit altında yaşadıklarını da şu şekilde anlattı:
"Silivri 9 No'lu olarak bilinen hapishanede, tecrit altına alındım. Mesele sadece, tek kişilik bir hücrede kalmam değildi, sadece bu olsaydı itirazım olmazdı. Ancak Olağanüstü Hal ile, diğer tutuklularla bir araya gelip sosyalleşme, sohbet etme, spor sahasını ortak kullanma gibi haklar tümüyle askıya alınmıştı. Avukat ve haftada bir saat, genelde cam arkasında gerçekleşen, birinci derece akrabalarla sınırlı ailem dışında kimse ile görüşme imkânım yoktu. Birkaç ay sonra, haftada bir saat spor sahasına çıkarıldığımda bile yine yalnızdım.
"Tecrit, insanın ruhsal ve bedensel bütünlüğünü zedeleyen 'beyaz işkence' olarak bilinen bir işkence biçimdir. Bir yıllık rehineliğimin dokuz ayını ağır tecrit koşulları altında geçirdim."
İmamoğlu'nun kampanyasına gönderme yaptı
Deniz Yücel ifadesinin sonun Türkiye'de demokrasi, özgürlük ve eşitlik uğruna çok daha ağır bedeller ödeyen sayısız insan olduğunu belirterek "Bu böyle gitmez. Ve benim yaşadıklarımda, binlerce insanın yaşadığı hak ihlallerinde payı olanlar hukuk nezdinde hesap verecek" ifadelerini kullandı.
Yücel son olarak Ekrem İmamoğlu'nun YSK'nın İstanbul kararına da değinerek "Ve tabii ki her şey çok güzel olacak" dedi. (HA)