Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Dr. Fırat Erdoğmuş'un Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Elektronik ortamda gördüğüm “Akademisyenlerin Barış Bildirisi” adıyla bilinen çağrıya, barış içinde yaşama hakkının tesis edilmesi ve toplumsal uzlaşmanın, barışçıl ve demokratik yöntemlerle sağlanabilmesini temenni ettiğim için, anayasanın verdiği hak ve duyduğum vicdani sorumluluğa binaen destek verdim.
Bugün burada olmamın sebebi de, bu metinde imzamın bulunmasıdır. Zira, hakkımda düzenlenen iddianame ile; bana ve diğer imzacı akademisyenlere, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasından tanımlanan “terör örgütü propagandası” yapma suçu isnat edilmektedir.
Söz konusu kanunda bu suç, şöyle açıklanmaktadır: “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak”.
Oysa, imzamızı koyduğumuz çağrı, yani iddianamede suçlamaya dayanak olduğu öne sürülen metin, herhangi bir örgütün şiddet eylemlerini övme, meşru gösterme veya bunları teşvik etme yönünde tek bir kelime dahi içermemektedir. Tam tersine, bu metin ile, mevcut şiddetin ve ölümlerin durması talep edilmiştir.
Hiçbir metin; “Sözde barış istiyor, ama gerçekte istemiyor” diye yorumlanamaz. Bu metne destek verme motivasyonu ve gerekçelerimi anlamak için, bizzat metnin içerisinde ifade edilenler dışında bir adres aramaya da gerek yoktur. Zira bunlar zaten gayet bir şekilde metinde açıklanmıştır.
Tekraren söylemek gerekirse: barış içinde yaşama hakkının tesis edilmesi ve toplumsal uzlaşmanın, barışçıl ve demokratik yöntemlerle sağlanması talebi.
Ayrıca, bu metinde yer alan ifadeler, ülkemizde anayasa tarafından güvence altına alınmış bir yurttaş hakkı olan düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır; ve herhangi bir suça kesinlikle temel teşkil etmemektedir.
Bu metin, kamu otoritelerinin edimlerine yönelik eleştiri ifadeleri barındırıyor olabilir. Ancak bu ifadelerin terör örgütü propagandası sayılması hiçbir mantık çerçevesinde kabul edilemez. Keza, hakkımda düzenlenen savcılık iddianamesinde yer alan suçlama da, herhangi bir somut delille desteklenmemektedir.
Üstelik; bu iddianame, bildiriyi imzalayan diğer meslektaşlarımın daha önceki duruşmalarda da detaylı bir şekilde ifade ettiği üzere, hatalı bilgi ve tutarsızlıklar üzerine inşa edilmiş bir metindir.
Herhangi bir yasadışı örgütle hiçbir bağım yoktur. Metne imzamı eklerken herhangi birinden talimat almış da değilim. Herhangi bir temele dayanmaksızın yöneltilen böylesi bir iddiayı da şahsıma yapılmış bir hakaret olarak görüyorum.
Kamu otoritelerini, vatandaşlarının can kayıplarını önlemeye, insan haklarına yönelik ihlalleri soruşturmaya davet eden, barış talep eden bir metnin, terör örgütü propagandası yapmakla itham edilmesini kabul edilemez buluyorum.
Herkesin, barış içinde yaşamaya ve buna dair taleplerini dile getirmeye hakkı olduğuna inanıyorum.
Tüm bu sebeplerden ötürü, üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyor, beraatimi talep ediyorum. (FE/TP)