Taşeronun da greve çıktığı Beykent Üniversitesi yolundayım. Beyoğlu ile Esenyurt arası 38 kilometre. Binayı görür görmez grev pankartını da görüyorum. Özel güvenliği arıyor gözüm, durduracaklar, gazeteci olduğumu söyleyeceğim, bir miktar uğraşıp gireceğimi düşünüyorum.
Öyle olmuyor. Greve çıkan işçilere ulaşmam, otobüsle Esenyurt'a ulaşmamdan daha kolay oluyor.
Yerleşkeye ilerlerken "Kornaya bas, işçiyi des..." yazısı gözüme çarpıyor. Dövizde yer kalmamımış ama "des"in "destekle anlamına geldiğini anlayan şoförlerin destek kornaları eşliğinde yerleşkeye giriyorum.
11 Temmuz'dan beri eylemdeler. 20 kadar grevci var o sırada. Sabahın erken saatleri. Sıcaktan ya da uyku mahmurluğundan coşkulu bir durum yok. Direngen bir sessizlik var.
Direngen çünkü daha ilk soruyu sorar sormaz, anlatmaya başlıyorlar.
Üniversite İstanbul'un Arnavutköy ilçesine bağlı Hadımköy semtinde. Binanın yapımına geçen yıl başlanmış. Beykent Üniversitesi Esenyurt Yerleşkesi olarak biliniyor.
Üniversitenin bir diğer yerleşkesi Sarıyer'de.
İnşaatta çalışan işçiler 50 gündür maaşlarını alamıyor. Alt taşeronlar da eylemde çünkü onlar da ana taşerondan ödeme alamıyor. Ana taşeron Beykent Üniversitesi'nin ödeme yapmadığını söylüyor. Özetle zincirleme mağduriyet greve neden olmuş. Farklı illerden gelen 70 işçi eve dönmek yerine üniversitenin bahçesinde kalıyor.
Beykent Eğitim Kurumları'nın yaptırdığı inşaatta ana yüklenici firma olarak taşeron bir şekilde faaliyet gösteren firmanın adı Arel Peyzaj Mimarlık İnşaat.
Taşeron ile üniversite arasında yapılması gereken ödemenin miktarı konusunda anlaşmazlık var.
Bu sorun çözülemeden üniversite binasının açılışı yapıldı. Şantiye işçilerin kalması için kurulu olan konteynerler de bu süreçte kaldırıldı. İşçiler, üniversitenin bahçesinde ağaçların altına attıkları yataklarda sağlıksız koşullarda kalıyor.
Yerleşkenin işçiler tarafından boşaltılmasını istendi
Öğlen saatlerinde Beykent Üniversitesi'nden aracılarla görüşen işçilere yerleşkeden çıkmaları için baskı yapıldı. Hukuki sürecin bittiğini belirten Beykent Üniversitesi yetkilileri işçilerden binayı ve yerleşkeyi boşaltmalar istedi. Muhatap olarak işçileri almayan yetkililer "Firma sahibi gelsin, avukatlarımız ile işi görüşsün" dedi.
İşçilerin paramızı neden ödemiyorsunuz sorusuna yetkililer "Mahkemeye verin. Bizim vereceğimiz yok. İşçinin maaşını öderim ama firmanın hakkedişinden keserim. Onlar da mahkemeye versin. Artık altı ay mı sürer; bir yıl mı sürer, bilemem" dediği öğrenildi. Daha sonra olay yerine gelen polis işçilerden pankartların indirilmesini ve şantiyeyi boşaltmasını istedi. Yatılı olarak yerleşke bahçesinde kalan gurbetçi işçilere ise iki gün müsaade edildi.
Bunun üzerine eylem kararı alan işçiler polisin eylem yok, izinsiz yaparsanız suç işlersiniz ikazı üzerine eylem kararından vazgeçtiler. Firma sahiplerinin ise yarın bir toplantı yapacağı öğrenildi.
Grev yapan işçilerden Emre Yüzbaşıoğlu, Kadir Yakacı ve Ayşe Alp ve Ferhat Sancak yaşananları bianet'e anlattı.
Emre Yüzbaşıoğlu: İçeride partiler veriliyor ama hakkımız ödenmiyor
Ana yüklenici firmada iş güvenliği uzmanı olarak çalışan ve işçilerle birlikte grev yapan Emre Yüzbaşıoğlu maaşlarını ve emeklerinin karşılığını alamadığını ifade ederek "İşçilerin burada alacak parası var. Ana firma bunu ödeyecek fakat son hakkedişte problemler çıktı. Her şey Adem Çelik'in (Beykent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı) onayına kalmış.
"Verilmesi gereken miktar 18 Milyon TL. Ama orada 2 Milyon olarak gösteriyorlar. Firma eğer iki milyonu alıp işçilerin maaşını öderse firma sahibi bütün servetini buraya gömüp gidecek, haciz gelecek. Olay sadece işçi maaşıyla bitmiyor. Sonuçta piyasadan bir sürü malzeme alındı. Taşeronlara ödenmesi gereken bir para var. Onlar da bir sürü malzeme aldı. İşçi parası olarak baktığında yaklaşık 2 milyon TL bize ödenmesi gereken toplam tutar. Ama firmalara ödenmesi gereken de bi para var. Bu firmaların hepsi şu an borç batağında. Beykent'ten hakkımızı alıp bize ödeseler bile Beykent bu firmalara gerçek hakkedişlerini ödemedikleri için batacaklar.
"Üniversite binası bitti, imalatlar devam ederken binayı teslim almadılar. Teslim almadıkları gibi, teslim etmediğimiz süre için de ceza yazdılar. Şurası değişecek, burası çatlak, burası su akıtıyor gibi bahaneler kullandılar. Ama Beykent bütün bunlar olurken içeride eğitime başladı. Öğrenciler geliyor, eğitim görüyor, tanıtım toplantısı yapılıyor. Yüksek Öğretim Kurumunun (YÖK) temsilcileri geliyor buraya onay veriyor. İçeride partiler veriliyor ama bir yandan da firmaya cezalar kesilip bizlerin parası ödenmiyor.
"Ana firma onaylasın ben sizin paranızı anında yatıracağım, sonra da çekin gidin gibi laflarsöylüyorlar. Ama bunu bizi düşündükleri için değil kendilerini düşündükleri için söylüyorlar. Çünkü biz aradan çekilince ana firmaya para ödenmeyecek ve batacak."
Ferhat Sancak: Kirada oturan insan ne yapsın?
Taşeron işçi Ferhat Sancak ise 50 gündür ödeme alamadığını belirterek, "Yaklaşık 40-50 gündür ana yüklenici şirket Beykent'ten ödeme alamıyor. Ödeme alamadığı için bize de ödeme yapamıyor, alt taşeronlara da yapamıyor. Alt taşeronlar da ne işçinin parasını ödeyebiliyor ne de borçlarını. Böyle olunca hep birlikte greve çıktık.
"Dün dışarıda banyo yaptım. Suları kestiler, elektriği kestiler dışarıda banyo yaptım. Konteynerlerimizi kaldırdılar. O kadar kişi dışarıda, ağaç altında uyuyoruz. İki arada bir derede kaldık. Bir tarafa gidiyorsun diğerini suçluyor. Diğer tarafa gidiyorsun bu sefer karşıdakini suçluyor.
"50 gün boyunca burada kirada oturan insan ne yapabilir? 50 gün boyunca bunun yemesi var içmesi var" dedi.
Kadir Yakacı: Bizi güvenliklerle karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar
Kendisi de bir alt yüklenici olan ve 14 aydır inşaatta çalışan Kadir Yakacı da yüklenici firmanın bir suçu olmadığını söylüyor:
"12 aydır yüklenici firmadan para almada sıkıntı çıkmadı. Bunca süre hakkımızı aldık, iki aydır mı sıkıntı var ödemelerde? Ana yüklenici firmayla da konuşuyoruz. Sorunun Beykent'te olduğunu ben de, buradaki işçilerde biliyor. Gelip bir açıklama bile yapmıyorlar. Tek istediğimiz buradan sesimizi duyurmak. Bunun için eylem yapıyoruz, grev yapıyoruz ama bizi buranın güvenlikçileriyle karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar."
Ayşe Alp: Hakkımızı alana kadar burada direneceğim
Greve katılan bir başka işçi Ayşe Alp ise Antalya'dan geldiğini söylüyor:
"Otelde aşçılık yapıyordum. Kış mevsimi girince borcum dolayısıyla buraya geldim. Yaz başında tekrar Antalya'ya döndüm fakat buradakiler beni sevdi ben buradakileri sevdim. Öyle olunca Alanya'da iki gün çalışıp buraya döndüm. Ama şimdi paramızı alamıyoruz. Kızlarım bırak geri dön diyor ama arkadaşlarını bırakmaya niyetim yok. Hakkımızı alana kadar burada arkadaşlarımla birlikte direneceğim." (HA/HK)