Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 36., 34. ve 14. Ağır Ceza mahkemelerinde devam etti.
36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) Yıldız Teknik Üniversitesi’nden (YTÜ) ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Canay Şahin,İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Öğr. Gör. Dr. Emin Alper ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Eksen; 34. ACM’de Galatasaray Üniversitesi’nden (GSÜ) Arş. Gör. Ozan Çağlayan ikinci duruşmalarına çıktı.
14. ACM’de ise Boğaziçi Üniversitesi’nden doktora öğrencisi Burcu Kaya, Doç. Dr. Z.Y. ve Prof. Dr. Kuban Altınel'in ilk duruşmaları görüldü.
Duruşmalarda Eksen ve Alper savunmalarını sundu. Şahin iddianame kendisine tebliğ edilmediği için savunmasının hazır olmadığını söyledi. Avukatlara tevsi-i tahkikat (soruşturmanın genişletilmesi) yönünde taleplerini bildirmek üzere ek süre verilerek duruşmaların 2 Ekim'de devam etmesine karar verildi.
34. ACM'de Çağlayan'ın savunmasını sunmasının ardından avukatların taleplerini reddeden mahkeme savcıdan esas hakkında mütalaayı sunmasını istedi. Savcı Çağlayan'ın Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2'den cezalanadırılmasını istedi. Bir sonraki duruşma 2 Ekim'de görülecek.
Terörle Mücadele Kanunu 7/2 Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. |
Akademisyen Yargılamaları'nda verilen cezalara buradan ulaşabilirsiniz.
İmzacı akademisyenlere yönelik davalar, 5 Aralık 2017'de başladı. 19 Nisan itibariyle 191 akademisyenin ilk duruşmaları görülürken içlerinden 12 kişinin davasında karar açıklandı. 12 akademisyen için de 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel’in cezası dışında bütün cezalar ertelendi.
Akademisyen Yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
36. ACM
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Abdulkadir Yeşiltaş; Üyeler: Muhammet Ziya Gündüz, Furkan Uysal; Savcı: Hasan Adalı.
1. duruşma
İTÜ'den Öğr. Gör. Dr. Emin Alper duruşma salonunda hazır bulundu. Avukatı Ali Soydan 13. ACM'de devam eden dört akademisyenin dava dosyasının "bekletici mesele" olduğu gerekçesiyle celbini, talebin kabul edilmemesi halinde Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 301 yönünden yargılamaya devam olunmasını talep etti.
Mahkeme heyeti her iki talebi de reddetti.
13. ACM’deki dosya Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları gerekçesiyle haklarında TMK 7/2'den açılan davada, savcının talebi üzerine Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinden yargılama yapılması için Adalet Bakanlığı'na yargılama izni için başvuruldu. Henüz yanıt gelmedi. Dört akademisyenin yargılaması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. TCK 301 Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. |
Alper savunmasını sundu
Alper davasının ikinci duruşmasında sözlü ve yazılı olarak savunmasını sundu:
TIKLAYIN - Emin Alper'in Beyanı
"Siyasi saiklerle açımış bir dava olduğunu düşünüyorum. Hükümetin başlattığı çözüm sürecini savunurken bir anda vatan haini olduk. Metnin tek günahı devlet politikalarını çok sert bir şekilde eleştiriyor olması. Demokratik ülkelerde devleti eleştirmek meşrudur. Kimseyi rahatsız etmeyen fikirlern fikir özgürlüğüne ihtiyacı yoktur. Barış ve çözüm saikiyle imzaladığım bu metinde ifade özgürlüğümü kullandım."
Avukat Soydan söz alarak tevsi-i tahkikat yönünde talepleri olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti, avukata esas yönelik beyanda bulunmak ve tevsi-i tahkikat taleplerini bildirmek üzere süre verilmesine, bu nedenlerle duruşmanın 2 Ekim 10.10'da devam etmesine karar verildi.
2. duruşma
İTÜ'den Yrd. Doç. Dr. Kerem Eksen duruşma salonunda hazır bulundu. Avukat Soydan'ın 13. ACM'deki dava dosyasının celbi ve TCK 301'den yargılama yapılması yönündeki talepleri tekrar reddedildi.
"Çözüme siyaseten kavuşulabilir, şiddetle değil"
Savunmasını yazılı ve sözlü olarak sunan Eksen derhal beraat taebinde bulundu:
"Dünyaya gözümü açtığımdan beri Kürt sorununun hepimizin kaderi açısından nasıl belirleyici olduğunu gözlemledim. 2000'li yıllarda görece çatışmasız bir ortamın olması ve 2010'larda çatışmasızlık ortamı geleceğe dair beni umutlandıran bir şeydi.
"Bildirinin yayınlandığı tarihte bölgeden gelen haberler barış ümidinin onarılamayacak bir şekilde ortadan kalkacağı korkusu oluştu. Devlete yaptığım bu çağrının adli sürece konu edileblir olmasını doğru bulmuyorum. İlkesel olarak bu sorunun şiddetle değil siyaseten çözüme kavuşturulabileceğine inanıyorum. Aksi takdirde kanın ve gözyaşının durmayacağını düüşünüyorum.
"Yaşadığı coğrafyayı gözeten yurttaş sorumluluğuyla imzaladım"
"Bildiriyi sadece ifade ve düşünce hürriyetini kullanan bir akademisyen olarak değil yaşadığı ülkeyi ve coğrafyayı gözeten bir yurttaşın sorumluluğuyla imzaladım.
"Yaşananlara üç tür tavır alınabirdi. Birincisi, kayıtsız kalınabilirdi ama bu sorunu görmezden gelmek olurdu. İkincisi çatışmadaki bir tarafı mutlak haklı görmek söz konusu olurdu ancak bu da çatışmayı şiddetlendirirdi. Üçüncüsü barış ihtimalini göz önünde tutarak ve ilkesel olarak bundan hareket ederek enkazın altından barışa giden yolları çıkarmaktı. Ben bu üçüncü yolun tercih edilmesi gerektiğini üniversite yıllarımdan beri düşündüm ve hala da böyle düşünüyorum."
Duruşma ertelendi
Mahkeme heyeti, bir önceki duruşmadaki gerekçelerle sonraki duruşmanın 2 Ekim 10.30'da görülmesine karar veridi.
3. duruşma
YTÜ'den ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Canay Şahin duruşma salonunda hazır bulundu. Avukatı Hülya Gülbahar söz alarak, bir önceki celse müvekkilinin adresini beyan etmesine rağmen iddianamenin kendisine henüz tebliğ edilmediğini söyledi.
İddianamenin tebliğinden sonra tevsi-i tahkikat taleplerinin de olduğunu belirten Gülbahar savunma için ek süre talep etti.
Mahkeme heyeti, sanığa iddianamenin tebliğini, sanık müdafine esas hakkında savunmasını hazırlamak ve tevsi-i tahkikat taleplerini bildirmek üzere süre verilmesine, bu nedenlerle duruşmanın 2 Ekim 10.45'te devam etmesine karar verildi.
34. ACM
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Abdullah Özer; Üyeler: Oktay Güney, Emrah Kayasan; Savcı: İlkay Özcan.
Mahkeme başkanı avukatı tehdit etti
GSÜ'den Arş. Gör. Ozan Çağlayan duruşma salonunda hazır bulundu. Çağlayan savunmasının hazır olduğunu belirterek mahkemeye yazılı ve sözlü olarak sundu. Çağlayan savunmasının haberleri aktardığı bölümüne geçtiği kısmında mahkeme başkanı “Okuma” diyerek müdahale etti.
Avukat Meriç Eyüboğlu söz alarak “Savunmayı bölemezsiniz” dedi. Mahkeme başkanı Eyüboğlu’nu salondan dışarı atmakla tehdit etti ve savunmanın ilgili kısmını dinlemedi.
TIKLAYIN - Ozan Çağlayan'ın Beyanı
Üye hakim: Aynı çağrıyı PKK'ya da yaptın mı?
Çağlayan’ın beyanından sonra üye hakimlerden biri sorusu olduğunu söyleyerek “Devlete yaptığın çağrıyı PKK’ya da yaptın mı” dedi. Çağlayan “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, kendi devletimi muhattap aldım” diye yanıtladı.
Üye hakim “Örgütü neden muhatap almadın” diye sorunca salonda gülüşmeler oldu. Mahkeme başkanı “Burası tiyatro değil, bir daha olursa salonu boşaltırım” sözleriyle izleyicileri tehdit etti. Çağlayan soruyu “Böyle bir zorunluluğum yok anayasal olarak” diye yanıtladı.
Birleştirme talebi
Avukat Meriç Eyüboğlu söz alarak ilk aşamada derhal beraat talepleri olduğunu söyledi. Ardından 13. ACM'de devam eden dört akademisyenin dava dosyasının mahkemeye celbini ve ardından adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi için davaların birleştirilmesi talebinde bulundu. Eyüboğlu, aksi karar verilmesi halinde 34. ACM'de devam eden akademisyen davalarının birleştirilmesini talep etti.
Eyüboğlu, müvekkiline ‘Sen‘ diye hitap edildiğini belirterek bu durumun yargılamaya aykırı olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı “Böyle bir kanun yok. Bir yakınlık göstergesi olarak yapmıyorum” diye konuştu.
Avukat Hülya Gülbahar söz alarak “Az önce 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydik. Müvekkilimize ‘siz’ diye hitap edildi. Sizin hitabınız tek taraflı hiyerarşi kurmak anlamına gelir“ dedi.
Davalar “adil yargılanma hakkı” için birleştirilmedi
Mahkeme heyeti birleştirme taleplerini reddetti. Gerekçe olarak yargılamalarda ortak olan tek şeyin metin olduğu, kişilerin ayrı ve farklı olması nedeniyle davaları birleştirdiği takdirde adil yargılanma hakkının ihlal edileceği savunuldu.
Avukatlar tevsi-i tahkikat talebinde bulundu. Savcı avukatların taleplerinin reddini talep ederek esas hakkında mütalaasını sunmaya hazır olduğunu söyledi.
Heyet esas hakkında mütalaayı istedi
Mahkeme heyeti “dosyaya bir katkı sağlayamayacağı” gerekçesiyle avukatların talep ettikleri belgelerin mahkemeye getirtilmesinin reddine karar verdi. Tevsi-i tahkikat taleplerinin “şimdiye kadar ileri sürülmediğini” o nedenle mahkemece “savunmanın kötü kullanımı olarak değerlendirildiğini belirterek esas hakkında mütalaanın sunulmasına karar verdi.
Yargılama 2 Ekim’de devam edecek
Mütalaasını sunan savcı, "terör örgütü propagandası suçunun tüm unsurlarının oluştuğunu, metinde devletin güvenlik güçlerinin katliam yapmakla suçlandığını, metni imzalamak düşüncesinden terör örgütünün düşüncelerinin yayılmasının anlaşıldığını" söyleyerek sanığın TMK 7/2'ye göre cezalandırılmasını istedi.
Avukatların esas hakkında mütalaaya ilişkin savunma hazırlamak üzere ek süre talepleri kabul edildi. Bir sonraki duruşma 2 Ekim 09.30’da görülecek.
Ne olmuştu? 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 19 Nisan itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 191 oldu. 12 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel'in cezası hariç cezalar ertelendi. Üstel’in cezasının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) “örgüt propagandası”ndan tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Halen yargılanmaları “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301 ile sürüyor. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. |
(TP)