Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlamasıyla yargılanan iki akademisyen hakkında daha karar çıktı.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM) Marmara Üniversitesi'nden emekli kimya profesörü Melda Tunçay ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden ihraç edilen Prof. Tevfik Hakan Ongan hakkında birer yıl üçer ay hapis cezası kararı verdi. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde, kişi aynı suçu beş yıl içinde tekrarlamadığı takdirde hüküm ortadan kaldırılıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231’deki düzenlemede şu ifadeler öne çıkıyor. “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” |
36. ACM'de Melda Tunçay ve Tevfik Hakan Ongan'ın ikinci duruşmaları ardarda görüldü. Akademisyenler suçlamayı reddederek beraat talep etti. Avukatları Arın Gül Yeniaras ilk duruşmada savunma yaparak beraat talep etti, ikinci duruşmada beyanlar yinelenerek tutanağa geçirildi. Savcı her iki akademisyen için de esas hakkında mütalaasında TMK 7/2 maddesince cezalandırılmalarını istedi.
Mahkeme heyeti TMK 7/2 maddesinde verilen bir yıl cezanın propagandanın basın yolu ile işlenmesi halinde cezanın arttırımını içeren TMK 7/2'nin 2. cümlesince arttırımla bir yıl altı aya yükselmesine, takdiri indirimle bir yıl üç ay ceza verilmesine karar verdi.
İmzacı akademisyenlere yönelik davalar, 5 Aralık 2017'de başladı. 5 Nisan itibariyle 185 kişinin davalarının ilk duruşmaları görüldü. Yedi akademisyen hakkında 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel’in cezası dışında bütün cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı
36. ACM'de mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Hakan Özer, Üyeler: Abdulkadir Yeşiltaş, Teceli Asla, Savcı: Hasan Adalı.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ise akademisyen Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Ersanlı'nın katılmadığu duruşmada avukatı hazır bulundu. Savcının esas hakkında mütalaasını açıklamak istemesi üzerine avukatlar süre istedi. Bunun üzerine mahkeme heyeti duruşmayı 5 Haziran saat 10.10'a erteledi.
Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Duruşmalardan ayrıntılar şöyle:
1. duruşma
Melda Tunçay, mütalaaya karşı savunmasında suçlamayı kabul etmeyerek beraatını istedi.
“Bildiriyi internette görüp barış sürecinin yeniden başlatılmasına katkı olacağı umuduyla internet ortamında imza attım. Süren çatışmaların, sivil ve asker ölümlerin son bulmasına dair bildiriyi imzalamanın suç olacağını düşünmedim.”
Avukatı Arın Gül Yeniaras esasa ilişkin savunma yaparak beraat talep etti.
Bildirinin imzalanma sürecini, imzacılara yönelik tehdit, baskı, soruşturma, tutuklamaları anlattı. İddianamedeki eksiklere dikkat çeken Yeniaras, iddianamenin hukuki olmadığını, suçlamanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu söyleyerek “Mahkeme iddianamenin iadesine karar vermeliydi” dedi.
İfade özgürlüğüne dair AİHM kararlarından örnekler vererek “Bu dava bir ifade özgürlüğü davasıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mahkumiyet kararı değil gibi görünse de akademisyenin kanunda suç sayılmayan eylem nedeniyle cezalandırılması baskı yaratacak, akademik özgürlük yer bulamayacaktır” dedi.
Tunçay son sözlerini “Ben barış istediğim için, ülkeme huzurun gelmesini, ölümlerin durmasının istediğim için bildiriyi imzaladım. Suç işlemek gibi kastım asla yoktur. Beraatımı istiyorum" diye tamamladı.
2. duruşma
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden ihraç edilen Prof. Tevfik Hakan Ongan savunmasında suçlamayı kabul etmediğini belirterek beraatını istedi.
“İddianamede imzaladığım metinle ilgilenmekten çok birçok olay ve durum arka arkaya sıralanmıştır. Savcı iddianameyi tarihsel ve konjonktürel yaklaşımla hazırladığını ifade etmekte. Bu iddianamede tarihsel yaklaşım değil kronolojik analiz söz konusu. Pek çok olgu nedensellik ilişkisi olmadan sıralanmıştır. Tarihsel yaklaşımın olmazsa olmazı nedensellik ilişkisidir.
“Ülkemiz deprem bölgesinde. Bir deprem uzmanı çıkıp da ‘önümüzdeki günlerde deprem olasılığı çok yüksek 200 bin kişi ölebilir, devlet hiçbir önlem almıyor’ dese toplumda panik yaratacaktır. Ama bu kişiye ‘emlak spekülatarörleriyle bunu söylüyorsun, kullandığın dil de onlarınkiyle aynı’ denebilir mi. Burada sanık konumumuzda olmamız bu anolojiye uygun.
“Bu ülkenin kaynaklarıyla yetişmiş bir akademisyen olarak ülkeme ve halka sevgimi tartışmaya açmam. Benim ülkeye topluma karşı görevim gerektiğinde kamu görevlilerini en ağır biçimde uyarmaktır. Akademisyenler eleştiri sorumluluğu ve yetkisine sahiptir.
“Yasa dışı silahlı örgütün eylemlerini meşru göstermek, övmek, teşvik etmek için imza atmadım. Suçsuz olduğumu düşünüyor ve beraatımı talep ediyorum.”
Avukat, bir önceki duruşmadaki beyanlarını yineledi. Savcı mütalası ve karar bir önceki duruşmadaki gibi tekrarlandı.
Duruşmalar öncesi açıklama
Barış için Akademisyenler 2018-04-05 Basın Açıklaması, Çağlayan from Can Candan on Vimeo.
* Video: Can Candan
Duruşma öncesi yapılan açıklamaya geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Barış Akademisyeni Serdar Başçetin de katıldı. "Onur Hamzaoğlu ve Boğaziçi öğrencilerinin özgürlüğe kavuşmadığı ortamda ben kendimi özgür sayamıyorum" dedi.
(BK) |