İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden eski araştırma görevlisi Ezgi Pınar'ın Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalaması sebebiyle Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
İfademe davaya dair görüşümle başlamak istiyorum. Bu dava, metnin imzacısı akademisyenlere karşı yürütülen hukuksuzluklardan sadece bir tanesi. Barış bildirisi nedeniyle işinden olan, sosyal linçe uğrayan ve yargılanan birçok meslektaşım gibi ben de kişisel olarak bu haksızlık ve hukuksuzluklara maruz kalmaktan çok demokratik ve özgür bir toplumda yaşamanın koşullarına katkı sunamamış olmayı dert edinmekteyim. Akademisyenlik mesleğini seçerkenki motivasyonum da budur. Özgür, demokratik ve barış içinde bir topluma katkı sunabilmek. Bu bakımdan, toplumsal fayda için sorumluluk almayı her zaman bir borç bildim. “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini de bu sorumluluk duygusuyla, bu ülke sınırları içerisinde yaşanan şiddete karşı vicdani bir tepki olarak imzaladım.
Toplumsal bir soruna dikkat çekmek için imza kampanyası düzenlemek, bugün bir düşünceyi etmenin en olağan, demokratik yollarından biridir. Aydınlar ve akademisyenler de sıklıkla bu yollara başvurabilir.
Tarihimizde de yaşadığımıza çok benzer bir örnek söz konusu olmuştur. 12 Eylül Askeri Darbesi döneminde, binlerce aydının imzasının olduğu “Türkiye’de Demokratik Düzene İlişkin Gözlem ve İstemler” başlıklı metin yayınlanmış ve bu metin de maalesef dava konusu olmuştur. (Dava imzacıların lehine sonuçlanmıştır.) Metnin önemi zaman içerisinde anlaşılırken, aydınların bu eylemi toplum adına erdemli bir tavır olarak tarihe geçmiştir. Bu tarihi notu düştükten sonra metni neden imzaladığım tarihselliğine değinmek isterim.
11 Ocak 2016 Öncesi:
Metni imzaladığım ve izleyen dönemde, doktora tezimi bitirmek üzere yoğun olarak çalışıyor ve vaktimin büyük çoğunluğunu kütüphanede geçiriyordum. Ben vaktimi kütüphane, üniversite ve ev arasında geçirirken, yani konforlu bir alandayken; bu ülke sınırları içerisinde çocuklarının cesedini buzdolabında saklamak zorunda kalan annelerin, günlerce sokakta kalan cenazelerin haberleri bende büyük bir vicdan yükü yaratmıştır.
Bu vicdan yüküyle ve de tepkisel olarak barış çağrısında bulunan bir metne imza attım. Süreçte neler yaşandığı farklı ulusal ve uluslararası kurumların raporlarında mevcuttur ve basına da yansımıştır. Tarihsel sürece dair keyfi bir aktarımda bulunan savcılığın bu raporlardan ve basındaki haberlerden haberinin olması beklenir. Savcılık sadece bu konuda keyfi hareket etmemiş, benzer talepleri dile getiren hükümet yetkililerini ve (eski bir) hükümet programını görmezden gelerek de keyfi davranmıştır. Benim bildiğim hukukta keyfiliğin yeri yoktur.
Suçsuzluk:
Bu keyfilikle birlikte, suçsuz olduğumuzun ispatı da savcılık iddianamesinin kendisidir. Hayal ürünü bağlantılar ve zorlama ithamlara rağmen, hala mevcut yasalar çerçevesinde bir suç isnadı oluşturulamadığı ortadadır. Metinde herhangi bir örgütün ismi geçmediği gibi, TMK 7/2’nin konusu olan cebir ve şiddete dair bir ima, ibare de yoktur. Bilakis, metin temel insan haklarının korunması gerekliliğine işaret ederek, barışçıl ve güvenli bir yaşam ortamı talebinde bulunmaktadır. Bu talebi desteklemek bakımından ve de bir insani sorumluluk olarak “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladım.
Hükümet ve devlet politikaları eleştirmek vatandaş olarak hakkım olduğu gibi; akademisyen olarak görevimdir. Devlet politikalarına dair yorumda bulunmak, eleştirmek veya kınamayı terör örgütü propagandası gibi sunma, bir çarpıtma ve hukuksuzluktur. Metin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır, aksi bir değerlendirme düşünce ve ifade özgürlüğümüzün ihlalidir. Herhangi bir örgütün propagandasını yapmam, binlerinden talimat almam veya esinlenmem söz konusu değildir. Bireysel bir duyarlılık ve sorumlulukla imzaladığım metin hakkında iddianamede üretilen bağlantılar asılsızdır. Ortada herhangi bir suç olmadığından, beraatımı talep ediyorum.
Bir süre daha yurtdışında yaşadığımdan duruşmalardan vareste tutulmamı talep ediyorum. (TP/BK)