Marmara Üniversitesi'nde Barış için Akademisyenler’in “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi imzacılarına dair soruşturmayı yürüten komisyon “Devlet memurluğundan çıkarma cezası” istedi, rektörlük görüşü uygun bularak talebi YÖK'e göndermesine karşı basın açıklaması düzenlendi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi’nde gerçekleşen toplantıda Marmara Üniversitesi’nden imzacı akademisyenler Prof. Dr. Büşra Ersanlı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Ayşe Durakbaşa, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Prof.Dr. Erol Katırcıoğlu ve Eğitim Sen Şube Başkanı Görkem Doğan söz aldı.
Konuşmalarda dosyaların YÖK’e gönderilmesinin hukuksuz olduğu vurgulandı. Ersanlı ve Durakbaşa, emekil olmak zorunda kaldıklarını anlattı.
Doğan: Dayanışmaya çağırıyoruz
Sendika adına açıklamayı okuyan Doğan, “Marmara Üniversitesi’nde imzacı akademisyenlere yönelik soruşturmanın pek çok hukuksuzluk içerdiğini” söyledi.
“Hiç bir hukuki ve kanuni dayanağı olmadığı halde imzacı akademisyenler hakkında disiplin soruşturması açıldı; soruşturma dosyası etkili bir savunma yapabilmeleri için imzacı akademisyenlere verilmedi.
“Soruşturma komisyonunda ceza verilip verilmemesi gerektiği kanaatini etkileyecek olan, oy hakkına sahip komisyon üyelerinden biri Rektör yardımcısı olarak görev yapıyor.
“Marmara Üniversitesi Disiplin Kurulu, ilgili Danıştay kararları uyarınca, hakkında ceza önerilen imzacı akademisyenlerin son savunmasını alması gerekirken bunu yapmadı; ayrıca ceza önerisinin görüşüldüğü Kurul toplantısında Sendika Temsilcisi de mevcut bulunmadı.
“Üyelerimiz bu baskılar altında sözlü telkinler ve üstü kapalı tehditlerle emekliliğe zorlandı.
“Tüm kamuoyunu ve üniversite bileşenlerini bu haksız soruşturma furyaları ve ihraçlar karşısında taraf olmaya, hukuku ayaklar altına alarak cezalandırılmak ve üniversiteden tasfiye edilmek istenen üyelerimizle dayanışma içinde bulunmaya çağırıyoruz.”
Kaboğlu: Hukuki dayanak yok
Anayasa Mahkemesi (AYM), 14 Ocak 2015 sayılı kararı ile üniversitelerde çalışanlara uygulanacak disiplin cezalarının YÖK tarafından düzenlenmesini öngören kanun hükmünü iptal etmişti.
Eğitim Sen’in açtığı dava üzerine Danıştay 8. Dairesi YÖK’ün başlattığı disiplin soruşturmalarında, YÖK Yüksek Disiplin Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasını öngören YÖK Genel Kurulu kararının yürütmesini durdurdu. YÖK’ün disiplin cezalarını düzenleyen maddeleri 9 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayınlandı.
Kaboğlu da AYM ve Danıştay kararlarını hatırlatarak “Soruşturmaların hukuki dayanağı yok” dedi.
Durakbaşa: Emekliliğe ayrılmak zorunda kaldım
Durakbaşa, “Hukukçulardan oluşan komisyonun bu derece hukuki dayanağı olmayan karar imza atabileceğini, meslektaşlarının aleyhine bu derece ağır bir suçlamayı kabul edeceğine inanmıyordum” dedi.
“Emekliliğe ayrılmak zorunda kaldım” diyen Durakbaşa şöyle devam etti:
Emeklilik haklarımdan mahrum olur, maaşımı alamazsam tazminatımı çocuklarımı geçindirecek param yok. Bunu düşünmek zorundayım. Türkiye’ni bugün geldiği durumu, sosyolog olarak değerlendirecek olursam, bütün düşün insanlarını kendi alanında yetişmiş beyin gücünü sosyolojik dilde prekarya dediğimiz, son derece güvencesiz pozisyona düşürmüştür.”
Aktan: Hekimlerin barış istememesi düşünülemez
Aktan “Bir hekimin barış istemememsin, barış yanlısı olmaması düşünülemez” dedi
“Hekimler savaştan yana olamaz, ben de bir hekim olarak sorumluluğumu yerine getirdim. Barış bildirisi insan haklarına saygıya davet ediyor. Burada hekimlerin duruşu çok nettir. Bize yaşatılan trajikomik bir süreçtir.
“Görünen oku ki mücadele etmeden bir yere varılmıyor, bu da o mücadelenin ufak bir parçası olarak ele alınmalı. Bundan dolayı bir bedel ödenmesi gerekiyorsa biz de bunu mücadelenin bir parçası olarak değerlendiririz.”
Ersanlı: İradem dışında emekli oldum
Ersanlı, 26 seneyi doldurduğu Marmara Üniversitesi’nde emekliliğinin gelecek sene sonunda geldiğini belirterek “Yakınlarımın uyarısı ve üzerimdeki manevi baskı ile emekli oldum, hiç istemiyordum emekli olmayı, böyle bir kararım yoktu” dedi.
“Bu üniversitede bulunduğum sürede çeşitli rektörlerin yönetimlerini gördüm. Hemen hemen hiçbirinin akademik özgürlüğün gerçek anlamını bilmediğini gördüm.”
“Bu üniversiteden çok şey kazandık ama bu üniversite de bizden çok şey kazandı. Siyaset Bilimler Fakültesi’nin kuruluşu tamamen bizim İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün yarattığı zenginlik ve birikim üzerine kuruludur.
“Buna rağmen isteklerimiz karşılanmıyor. Önceden böyle suçlu olarak görmek hissine hep sahip oluyoruz.”
Ersanlı, bildiriye imza atmalarını örnek vererek “Hiçbir zaman neden yapıldı, niye bu kadar insan yaptı diye kimsenin düşünmemesi benim için en acı olan şey. Bu durumda bir sene önceden emekli oldum. Çok da önemli değil ama benim iradem dışındaydı” dedi.
Katırcıoğlu: 12 Eylül döneminde Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, 12 Eylül döneminde Marmara Üniversitesi’nden örnek verdi.
“12 Eylül’de üniversite rektörü Orhan Oğuz’du. Sağ siyasetin içinde bir insandı. Hocam Melih Tümer Barış Derneği davasından yargılandı, üç yıl hapiste yattı. Üç yıl boyunca Orhan Oğuz, Melih Tümer’in herhangi bir özlük hakkına dokunmadı.
“Bizi dinlemeden o kararı vermiş olmalarını onaylayan bir yönetim var şu anda.” (BK)