Haberin Kürtçesi için tıklayın
1974 yılında TRT Haber Merkezi’nde başladığım gazeteciliğimi, üç sene önce görme merkezinin bulanması olarak tanımlanan, yaygın bilinen ismiyle “sarı nokta” isimli göz hastalığına yakalanıncaya kadar, aktif olarak sürdürdüm.
Bu uzun yılların 20’si, hepsi iletişim fakülteleri olmak kaydıyla, Ankara Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi ve Kadir Has Üniversite’nde gazeteciliğe giriş ve haber dersleri vermekle geçti.
Gazetecilik anlayışım Anglosaksonların toplumsal sorumluluk kuramına dayanır, yani klasiktir.
Kısaca söylemek gerekirse gazeteci haber verir ve toplumda çatışma alanlarını tartışma alanına çekmek için elinden gelen çabayı gösterir.
Bu yüzden Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olan Kürt sorununda farklı düşünenlerin düşüncelerinin yok olmaması için dayanışmayı bir gazetecilik görevi bildim. Ve bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliği yaptım.
Hukuk gibi gazeteciliğin de evrensel kuralları vardır. Ben de meslek hayatım boyunca bunlara bağlı kalmaya çalıştım.
Bir gazetenin yazı işlerinde üç beş saat oturarak o gazetenin yayın politikasının etkilenmeyeceğini herkesten daha iyi bilirim.
Zaten hiçbir yayın yönetmeni nöbetçi olsun olmasın gazetenin ilk sayfası dışında bütün bölümleri okumaz, böyle bir görevi de yoktur.
En iyi bildiğim şey de gazetecinin tüm iktidarlara karşı bireylerin ve farklı toplulukların yanında olması evrensel ilkesini hiç aklımdan çıkarmadığımdır.
Anaakımda çalıştığım 12 Eylül ve sonrası dönemlerde de bu ilkeyi hiç gözardı etmedim. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Mülkiyeliler Birliği dışında hiçbir örgütle üyelik bağım olmadı.
Zaten şu anda da Gazeteciler Cemiyeti Etik Komisyonu üyesiyim.
Sonuç olarak gazeteciliğin evrensel kuralları ve değerlerine sahip çıktım, yani işimi yaptım. Bunun suç olduğunu düşünmüyorum.
Bu nedenle de hakkımda beraat kararı verilmesini diliyorum. (TE/EA)