Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi imzacılarına dönük baskı, keyfi ve usulsüz uygulamalar ile hukuksuzlukların kapsamlı bir şekilde araştırması ve açığa çıkarması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Barış İçin Akademisyenler’in Türkiye devletine şiddete son verme ve müzakere koşullarını hazırlama çağrısı yaptığı “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi 11 Ocak’ta Türkiye’de 89 üniversiteden 1128, yurtdışından 355’i aşkın akademisyen ve araştırmacının imzasıyla yayınlanmıştı.
Baluken, imzacı akademisyenlerin hedef gösterilme, mobbing, görevden alma, tutuklama, gözaltına alınma, ihraçlarla karşılaştığını hatırlattı.
“Hukukun üstünlüğünü korumakla görevli olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin imzacı akademisyenlere karşı geliştirilen baskı, keyfi ve usulsüz uygulamalar ile hukuksuzluklar kapsamlı bir şekilde araştırması ve açığa çıkarması elzemdir” dedi.
“91’i atıldı, 4’ü tutuklandı, 44’ü ihraç edildi”
Baluken’in Meclis Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesi gerekçesinde imzacı akademisyenlerin karşılaştığı uygulamalar şöyle sıralandı:
“12 Ocak 2016’da Cumhurbaşkanı barış ve çözüm talep eden ve bu temelde düşünce beyanında bulunan akademisyenleri hedef alan ve ihanet ile suçlayan açıklamalarda bulundu. İmzacı akademisyen ve araştırmacılar ‘terör destekçisi’, ‘vatan haini’ gibi ithamlarla karşılaştı.
“ İmzacı akademisyenlere yönelik geliştirilen tüm bu hukuksuzluklar sonucu;
* 58’i kamu üniversitelerinde 33’ü vakıf üniversitelerinde olmak üzere toplam 91 akademisyen işten çıkartıldı,
* 14 akademisyen zorla istifa ettirildi,
* Biri zorla emekli edildi,
* 511’i hakkında disiplin soruşturması açıldı,
* 88’i görevden uzaklaştırıldı,
* Yedisi bulundukları idari görevlerden alındı,
* 41’i gözaltına alındı
* Dördü belirli bir süre tutuklu olarak cezaevlerinde kaldı.
* Darbe girişimi ve paralel yapılanma ile hiçbir ilişkileri olmadığı bilindiği halde 44’ü 1 Eylül’de yayınlanan 672 sayılı OHAL KHK’si ile kamu görevinden ihraç edildi.
“İfade özgürlüğü ayaklar altına alındı”
Baluken, akademisyenlere dönük bu uygulamayı “AKP hükümetinin düşünce ve ifade özgürlüğünü, bilimsel ve akademik özgürlükleri, barış, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ne derece ayaklar altına aldığının en somut örneklerinden biri” olarak tanımladı.
“İmzacılar öncelikli olarak Türkiye halklarını ilgilendiren can yakıcı bir sorun karşısında ifade özgürlüğü ve onun özel bir biçimi olan bilim özgürlüğü kapsamında ortak bir düşünce açıklamasında bulunmuş ve muhatabı oldukları devlet organizmasından barışçıl çözüm yollarını tercih etmesini talep etmişlerdir.
“Bilim insanlarının kişisel, bilimsel görüşünü ifade ve sanatsal dışavurum hakkını her türlü koşulda korumakla yükümlü olması gereken üniversite yönetimleri ise siyasi baskı ve siyasi saikler ile hareket ederek yukarıda belirtilen hukuksuzluklara imza attı.”