Kocaeli Dayanışma Akademisi’nin açılış etkinliğinde Niğde’den Eskişehir’e işten atılan imzacı akademisyenler, barış istediği için tutuklananlar, öğrenciler dayanışma mesajlarını paylaştı.
1 Eylül'de yayınlanan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) üniversitelerden 2 bin 346 öğretim elemanı ihraç edildi. Akademi’yi Kocaeli Üniversitesi’nden “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzalayan ve ihraç edilen 19 akademisyen* çevresinde kuruldu.
Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği’ndeki açılış şöleninde Niğde Üniversitesi’nden aynı KHK ile ihraç edilen Fatmagül Eryıldırım, işten atılan ve tutuklu kalan Muzaffer Kaya, Barış için Akademisyenler Dayanışma Grubu adına işten atılan akademisyenlerden Latife Akyüz, Mersin Üniversitesi’nden sözleşmesi yenilenmeyen akademisyenler adına Bedia Yılmaz, Eskişehir’de sözleşmesi yenilenmeyen imzacıları adına Ozan Devrim Yay, Vakıf üniversitelerinden atılan barış imzacıları adına Tül Akbal ve Kocaeli Üniversitesi öğrencileri adına Esra Çaylak söz aldı.
“Keyfi Hukuksuz Kıyımlar Gitsin, biz kalıyoruz” pankartıyla salona giren Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyenler de alkışlarla karşılandı ve mücadeleye devam edeceklerini söylediler.
Paris Descartes Üniversitesi'nden Selim Eskizimirliler, Selanik Üniversitesi'nden Alexis Bennos, İngiltere Goldsmith Üniversitesi'nden Valentna Alvarez Lopez de söz alarak dayanışma mesajlarını iletti.
Eryıldırım: Geri döneceğiz
Eryıldırım, İTÜ’de araştırma görevlisiyken imzacı olması nedeniyle Niğde Üniversitesi’ne geri çağrıldığını ve burada mobbinge uğradığını anlattı.
“Rektör yardımcısı bana işten atılacağımı belirterek ‘Bu da sana hayat dersi olsun’ dedi. Ben hayat dersini Dayanışma Akademisi üyesi hocalarımdan öğreneceğim. Atıldıktan sonra umutsuzluğa düştüm ama Kocaeli ekibi ‘dinamo görevi görecekleri’ sözünü verdi ve tuttular. Geri dönecekleri sözünü de tutacaklarını biliyorum, hep beraber geri döneceğiz.”
Kaya: Muhalefetin odağı olduk
Muzaffer Kaya “İmza metnine imza attıktan sonra toplumsal bir harekete dönerek muhalefetin odağı haline geldik” dedi.
Bu salonda öğrenci ve akademisyenlerin dışında emek ve demokrasi güçleri de var. Barış Akademisyenleri olarak Türkiye’de demokratik muhalefeti birleştiren bir rol oynuyoruz. Umarım burada yakılan ışık bütün akademiye ve tüm Türkiye’ye ye yayılır.”
Kaya, Kocaeli Dayanışma Akademisi’nin alternatif bilgi üretimi, alternatif üniversite çalışmasının da filizi olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
“Bir yandan mevcut kurumlar içinde varlığımızı korumaya çalışırken bir yandan da kurumların dışında kendimizin alternatif özgür alanalar yaratması çok kıymetli.
Akyüz: Küçük bir ses olabildiysek
Latife Akyüz, Mayıs ayında Cizre ve Sur ziyaretlerinden bir anıyı aktardı:
“Cizre’de bir taziye evinde 17 yaşındaki oğlunun ölü bedenini iki ay sonra alabilen bir anne ile görüştük. İmzacı olduğumuzu öğrenince tekrar sarıldı ve ‘Kusura bakmayın bizim yüzümüzden işimizden oldunuz’ dedi. Biz de ‘Siz kusura bakmayın, geç kaldık’ deyince ‘Olur mu, sesimiz oldunuz’ dedi.
“Eğer küçücük bir ses olabildiysek barışa en ufak katkımız olacaksa ödediğimiz bedellerin hiçbir önemi yok.”
Yılmaz: Kocaeli’ne geri döndüğümüz gün geleceğim
Bediz Yılmaz, Kocaeli’ne ilk kez 1999 depreminde arama kurtarma çalışmaları için geldiğini söyledi ve ekledi “Umarım üçüncü gelişim coşkuyla geri döndüğümüz gün olacak.”
Yay: Suçlara ortak olmayacağız demeye devam
Ozan Devrim Yay, Eskişehir’de benzer dayanışma dersleri yürüttüklerini duyurdu.
“Suçlara ortak olmayacağız demeye devam edeceğiz, bunun önkoşulu suçu teşhis ve tahlil edebilmek” diyen Yay, bu nedenle Akademi benzeri girişimlerin önemli olduğunu söyledi.
Akbal: Kocaeli’ndeki umut verdiler
Tül Akbal, vakıf üniversitelerindeki iş güvencesizliği, örgütlenmedeki engeller ve korkunun hakimliğini aktardı.
“Bu bir mazeret değil, hayatı kurtaracak şey korktuğun halde yaptıklarında.
“Kocaeli’ndeki arkadaşlarımıza teşekkürler. Böyle bir dayanılmayı birlikteliği bize yaşattılar, umut verdiler. Olabiliyor olduğunu gösterdiler.”
Çaylak: Onlar geri gelecek
Öğrenciler adına söz alan Esra Çaylak’ın konuşmasında şu ifadeler öne çıktı:
“Bizim hocalarımız; gözümüzü her gün yeni katliamlara açtığımız bir dönemde memleketin en acil taleplerini haykıranlardır. Bombaları ve silahları konuşturanların karşısında kalemleriyle başları dik bir şekilde duranlardır.
“Bizim hocalarımız; bilimi, halk yararına kullananlar, Dilovası halkının sağlığını düşünenler, kentlerini-doğalarını savunan mimarlar mühendisler,kamusal alanda cinsiyet eşitliği mücadelesi verenler, bilgi üretmek ve paylaşmak için ne maaşa ne de binalara ihtiyacı olmadığını söyleyenlerdir.
“Onların öğrencileri, bizler; aklı, bilimi, barışı, demokrasiyi düstur edinenleriz. Üniversitelerin direnişlerle dolu tarihini, biat etmemiş kimliğini bilenleriz. Hülagü’nün polisine, TOMA’sına rağmen direne direne bütünlemeleri geri getirenler, demokratik bir üniversiteyi kendi elleriyle inşa edecekleriz.
“Geri geleceğiz, dönüşümüz muhteşem olacak’ dedi hocalarımız. Onlar gelecekler, biliyoruz. Hocalarımız geri dönünceye, demokratik bir üniversite kuruncaya kadar mücadele edeceğiz.”
* Yrd. Doç. Dr. Adem Yeşiyurt, Doç. Dr. Aynur Özuğurlu, Yrd. Doç. Dr. Burcu Yakut Çakar, Yrd. Doç. Dr. Derya Keskin, Doç. Dr. Gül Köksal, Yrd. Doç. D. Güven Bakırezer, Doç. Dr. Hakan Koçak, Yrd. Doç. Dr. Hülya Kendir, Prof. Dr. Kuvvet İhsan Lordoğlu, Prof. Dr. Mehmet Cengiz Erçin, Doç. Dr. Mehmet Rauf Kesici, Dr. Mehmet Ruhi Demiray, Prof. Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Doç. Dr. Özlem Özkan, Prof. Dr. Ümit Biçer, Prof. Dr. Veli Deniz, Yrd. Doç. Dr. Yücel Demirer, Prof. Dr. Zelal Ekinci.
(BK)