“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacılarına destek için Kuşadası’nda "Sözlerinin altına bizler de imzalarımızı atıyoruz" diyerek kendileri hakkında suç duyurusunda bulunan 46 kişiye dava açıldı.
“Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması 19 Ekim 2016’da saat 9.30 görülecek.
Suç duyurusunda bulunanlardan ve davanın avukatlarından Sezin Atmaca ile suç duyurusunda bulunma kararını nasıl aldıklarını, suç duyurusunun ardından karşılaşılan süreci ve bir hukukçu olarak yaşananlara yorumunu konuştuk.
Sezin Atmaca bildirideki ifadeleri desteklemekle beraber temel olarak düşünce özgürlüğü için bu adımı attıklarını anlattı. Davanın siyasi iradenin baskısıyla açıldığını belirtti. Hukukun üstünlüğüne inanmak istediğini ve şiddet içermeyen söylemlerinin yargılama konusu olmasına rağmen beraat edeceklerine inanmak istediğini söyledi.
"Herkesi mi yargılayacaklar?"
2 Mayıs'ta 52 kişi Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundunuz. “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinden bölümlere yer verilen suç duyurusu metninde “Sözlerinin altına bizler de imzalarımızı atıyoruz” dediniz. Kendiniz hakkında suç duyurusunda bulunma amacınız neydi?
Tüm Türkiye’de düşüncesini ifade edenler üzerinde çok ciddi anlamda baskı olduğunu görüyorum. Bunu yapan arkadaşlar da aynı görüşteler. Bu bilim yapan insanların seslerini çıkarmama talebine kadar geliyor. Akademisyenlerin yargılanması da bunu gösteriyor; ‘Kimse olan bitene karşı sesini çıkarmasın’. Bu Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırı. Anayasa Mahkemesi’nin düşünce özgürlüğü ile ilgili kararlarına da aykırı.
Akademisyenlerin bildiride ifade ettiklerini kişisel olarak destekliyorum. Sonuç olarak barış istiyorlar. Bir sorun varsa konuşarak, müzakere ile çözümlenmesi gerektiğini söylüyorlar.
Akademisyenler benim hiç katılmadığımız bir şeyi söylediklerini varsayalım, biz yine de bir şey söyleme hakkını savunuyoruz.
İnsanların düşünceleri neyse onları söyleyebilmeleri gerekir. Düşüncelerini ifade edenlere sahip çıkmazsak düşüncesini ifade eden kimse çıkmayacak, herkes yargı tehdidi altında.
Herkesi mi yargılayacaklar? Akademisyenleri yargıladılar, akademisyenlere destek olanları yargılıyorlar, bize de destek olacak insanlar çıkacağını düşünüyorum, onları da mı yargılayacaklar?
"Herkes düşüncesi açıkça ifade edebilmeli"
Elbette barış istiyoruz, insanlar ölmesin istiyoruz, şiddetin çözüm olmadığını söylüyoruz ama temel amacımız insanların düşünceleri neyse bunları ifade edebilmeleri. Hele bu barışsa, bunun yargılama konusu olması çok vahim. Herkesin düşüncesini açıkça ifade edebilmesi gerekir. Bunu da herkesin savunması, elini taşın altına koyması lazım. Yoksa yakında basında da hiçbir şey olmayacak, insanlar da seslerin çıkarmayacak, düşünce özgürlüğü diye bir şey kalmayacak.
Düşünce özgürlüğünü de soyut algılamamak lazım. Düşünce özgürlüğü aslında düşünceyi ifade özgürlüğüdür. Devlet ya da otorite kimsenin kafasında ne düşündüğü belirleyemez. Düşünce özgürlüğünün asıl ifadesi düşüncenin ifade edilmesi, aktarılabilmesidir. Şiddet içermeyen her düşüncenin her yerde ifade edilebilmesi lazım. Akademisyenler de şiddet içermeyen, tam tersine barışı ifade eden söylemlerini bu bildiri yayınladır.
Bildiriyi destekliyorum ama desteklemesek bile düşünce özgürlüğünü desteklemek adına onların yanında olmak önemli.
"Niyet okuma üzerinden işlem yapıldı"
Suç duyurusunda bulunduktan sonra süreç nasıl işledi?
Başvurudan 15-20 gün sonra terörle mücadele şubesinden bazılarımızı arayarak ifadeye çağırdılar. Beni çağırmamışlardı, avukat olarak gittim ancak benim de ifademin alınacağını söylediler.
İfadeye gittiğimizde savcının talimatıyla gözaltı işlemi yaptılar. Nezarete konulmadık ama gözaltı prosedürü uygulandı.
Sorgudaki sorularda bildirinin PKK’yı meşrulaştırma ve devleti uluslararası arenada zora sokma amacıyla yazıldığı, Bese Hozat’ın talimatıyla şekillendiği öne sürülüyor. Akrabalarınızdan örgüt üyeliği suçlamasıyla ile yargılanan olup olmadığı, siyasi parti üyeliğiniz, gözaltına alınıp alınmadığınız, bildiriden nasıl haberdar olduğunuz, pasaportunuzun olup olmaması gibi sorular da var. Sorgu süreci ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Daha önceden hazırlanmış sorularla niyet okuma üzerinden işlem yapıldığı anlaşılıyor. Sorular düşünce özgürlüğüne, özel hayatın gizliliğine müdahale niteliğindeydi.
Her halde tüm Türkiye’de yapılan kurgu buraya da gönderilmiş; ‘Bese Hozat açıklama yapmış, aydınların açıklamalar yapmasını istemiş, akademisyenler de Bese Hozat’ın açıklaması üzerine bildiri kalem almışlar, onlar terör örgütünü desteklemiş’. Bizim de akademisyenleri desteklediğimiz için terör örgütü üyesi olduğumuzu söylediler. Ancak dava terör örgütü propagandası yapmaktan açıldı.
Ben Bese Hozat’ı tanımıyordum, birçok arkadaş da tanımadığını söyledi. Neden sadece devletten talepte bulunduğumuzu sordular. PKK ya da başka bir örgütle alakamız olmadığını, onlardan talepte bulunamayacağımızı, vatandaşlık bağı ile bağlı olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devletinden barış talep ettiğimizi ve bundan daha doğal bir şey olamayacağını söyledik.
"Hukukun üstünlüğüne inanmak istiyorum"
52 kişi suç duyurusunda bulunmanıza rağmen 46 kişi hakkında dava açıldı.
İfadeler sırasında herkes imzasına sahip çıktı. 46 kişiye açılması yanlışlık olmuş olabilir, bir açıklaması yok.
Hakkınızda bu nedenle dava açılmasını bir hukukçu olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Bunlar tamamen siyasi iradenin baskısıyla açılan davalar. Bunların suç olmadığını yargı mensupları içindeki herkes biliyor. Anayasada, AİHM kararlarında şiddeti övmeyen, içermeyen her türlü ifadenin aslında devlete ve otoritere figürlerine karşı çıksa bile ifade edilmesi gerektiği söyleniyor. Bazen bunların rahatsız edici ve ağır ifadeler içerebileceği ancak siyasilerin bunları tolere etmesi gerektiği ifade ediliyor.
Böyle kararlar varken barış isteyen insanların yargılanması, dava açılması siyasi ortamla, tercihlerle ilgi. 30 yıla yakındır avukatlık yapıyorum, hukukun üstünlüğüne inanmak istiyorum ve hiç şiddet içermeyen bu söylemlerin yargılama konusu olmasına rağmen benim ve arkadaşlarımın beraat edeceğine inanmak istiyorum. (BK)