Marmara Üniversitesi Rektörlüğü, imzacı akademisyenleri başarılı bulunduğu halde kadrolara atamamasına haklarında yürütülen soruşturmayı gerekçe gösterdi.
Rektörlük, kamu yararı gereği atama sürecinin durdurulduğunu belirtti.
Başarılı bulundular, atanmadılar
Marmara Üniversitesi sonbaharda açtığı iki doçentlik bir de yardımcı doçentlik kadrosuna “bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacısı üç akademisyen başvurdu.
Akademisyenler, mevzuata göre oluşturulan jürilerde başarılı bulundu. Rektörlük, atamalarına dair belgeleri imzalamadı.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) atamaların gerçekleşmemesi üzerine başvuruların zımnen reddine ilişkin işlemin yürütmesinin durdurulmasını talebiyle dava açtı.
Rektörlük: Kamu yararı
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü konuyla ilgili İstanbul 13. İdare Mahkemesi’ne savunma verdi.
Rektörlük, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın imzacı akademisyenler ile ilgili işlem başlatılmasına dair 13 Ocak tarihli yazı gerekçesiyle akademisyenler hakkında soruşturma başlatıldığını belirtti.
Bu soruşturmanın tamamlanmadığı için sürecin durdurulduğunu belirterek bunun “kamu yararı gereği” olduğunu öne sürdü.
Rektörlük, davanın reddini talep etti.
Eğitim Sen: Hukuk bunun neresinde?
Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi, rektörlüğün “kamu yararı” cevabına tepki gösterdi. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Sendika, “Bu uygulama, henüz sonuçlanmadığı için ceza da hükmedilmemiş bir soruşturmada arkadaşlarımızı şimdiden mağdur etmek dışında ne işe yarar?” diye sordu.
“Varsayalım üyelerimiz söz konusu disiplin soruşturmasında alabilecekleri en ağır cezayı alıp kamu görevinden çıkarıldılar. Bu arkadaşların doçent değil yardımcı doçent, yardımcı doçent değil doktor araştırma görevlisi olarak işten atılmalarında ne gibi bir kamu yararı vardır.
“ Bu uygulama, henüz sonuçlanmadığı için ceza da hükmedilmemiş bir soruşturmada arkadaşlarımızı şimdiden mağdur etmek dışında ne işe yarar. En önemli soru ise şu: hukuk bu işlemin neresinde?
“Disiplin soruşturmalarında açığa alma gibi tedbirler açıkça mevzuatta tanımlanmışken, mevzuatta olmayan tedbirleri icat edip bunu hukuk dışı cezalandırma yöntemi olarak kullanma kamu idaresinde yasaya uygunluğun ölüm ilanıdır. Bu ilanı yapma “şerefi” yürütme erkinin başındakilerin siyasi kanaatlerini yasanın üstüne koyan, onların görüş ve açıklamalarını kerteriz alarak kamu yararını tarif eden Marmara Üniversitesinin idarecilerine aittir.
“Bu idareciler Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ara rejim döneminin ruhunu iyi kavramış ve cumhurbaşkanının Anayasa hükümlerine uymayan görüş ve kanaatlerini Anayasa değişikliği olarak, kanunlara uymayanlarını ise kanun değişikliği olarak uygulamaya başlamışlardır. İmzacılara diğer yurttaşlardan farklı bir hukuk uygulanmaktadır. Hukuk biraz ihlal edilmez. Ya vardır ya yoktur, tam da bu yüzden Marmara Üniversitesine işi düşen hiçbir yurttaşın hukuk güvencesi yoktur." (BK)