16 Atılım yazarı ve çalışanı bugün hakim karşısında.
İstanbul Adalet Sarayı'ndaki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada gazeteci ve yazarlar Temmuz-Ağustos 2015 arasında Atılım'da yayımlanan 53 haber ve makale nedeniyle yargılanıyor.
Gazetecilere yöneltilen suçlama "terör örgütü propagandası".
Davada sanık sandalyesine oturtulan gazeteciler şunlar:
Ali Haydar Saygılı, Alp Altınörs, Arzu Demir, Aydın Akyüz, Emin Orhan, Erkan Salduz, Fadime Çelebi, Fatih Gür, Hatice Duman, Fuat Uygur, İsminaz Ergün, Sami Özbil, Semiha Şahin, Uğur Ok, Vahap Biçici ve Ali Genç.
Atılım'ın eski yazı işleri müdürü de olan Hatice Duman ile Sami Özbil, Ali Haydar Saygılı, Aydın Akyüz, Vahap Biçici, Erkan Salduz ve Fatih Gür başka davalardan tutuklu.
TIKLAYIN – 15 GAZETECİ VE YAZAR 53 HABERDEN HAKİM KARŞISINDA
Davanın ilk duruşması saat 11.30'da başladı.
Duruşmaya Aydın Akyüz ile Vahap Biçici telekonferansla katıldı.
İsminaz Ergün ise duruşmaya katılmadı.
Mahkeme heyeti "Yazılar dolayısıyla MLKP, PYD, PKK ve YPG propagandası yaptığınız iddia ediliyor. Hakkınızda bu iddialar var" diye başladığı konuşmasında sanıklara yazdıkları yazıları ve içeriklerini sordu.
Ok: Kobane'yi yeniden inşa kampanyasını yazdım
İlk sözü olan Uğur Ok yazıların hepsini kendisinin yazmadığını yazdığı "Kobane'yi inşaya, dayanışmayı büyütmeye" yazının da Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun Kobane'nin yeniden inşası için yürüttüğü kampanyaya ilişkin bir makale olduğunu belirterek "Herhangi bir örgüt propagandası yoktur" dedi.
Ok'a 6-8 Ekim Kobane protestolarıyla ilgili neden "serhildan" dendiği de soruldu.
Altınörs: Siyasal analiz yaptım
Halkların Demokratik Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı olduğunu belirten Altınörs, yargılandığı "Büyük Sarsıntı: 7 Haziran'a Dair Durum Tespitleri" yazısının 7 Haziran seçimlerine dair yaptığı bir değerlendirme olduğunu belirtti. Altınörs "siyasal değerlendirme ve analizden başka bir ifade yoktur" diye konuştu.
Çelebi: Yazımda kadın devrimi var, suç unsuru yok
Sosyalist Kadın Meclisleri Sözcüsü olduğunu belirten Fadime Çelebi, yazısında sadece Rojava değil dünyadaki tüm kadın devrimleri yazdığını belirterek "Sosyalistler olarak biz Rojava'yı kadın devrimi olarak görüyoruz" dedi. Yazısında suç unsuru olmadığını ekledi.
Özbil: Söz söyleme hürriyeti için hapsi göze alıyoruz
Yargılamanın siyasi olduğunu belirten Özbil "Ben sosyalist bir devrimciyim. Devrimci olarak dünyaya karşı sorumluluğum var. Bu nedenle fikir üretiyorum. Binlerce makale yazdım" diye konuştu.
Yargılandıkları yazıların tarihlerin çatışma sürecinin yeniden başladığı Temmuz olmasına şaşırmadığını belirten Özbil "Bunun nedeni Kürdistan'da açıktan, batıda örtülü olarak devam eden savaştır. Biz bu neden yargılanıyoruz" diye konuştu.
Benzer baskıların 12 Eylül darbesiyle olduğunu, ifade özgürlüğünün yeniden kazanıldığını belirten Özbil "Bugün yeniden söz söyleme hürriyeti için hapishaneleri göze alıyoruz" dedi.
Vahap Biçici ise yazısında suç olmadığını belirterek savunmasını sonra yapabileceğini söyledi.
Akyüz: Siyasi analiz yaptım
Biçici'nin ardından konuşan Aydın Akyüz ise savcının hazırladığı iddianamede yazıların başlığı dışında bir içerik olmadığını hatırlatarak "Neyse suçlandığımı bilmiyorum" dedi.
"Çözüm sürecinde siyasal iktidar ve devlet kaybetti" yazısı nedeniyle yargılandığını belirten Akyüz, bunun siyasal bir analiz olduğunu vurguladı.
7 Haziran sonra seçimlerin yenilenmesinin "darbe" olduğunu belirten Akyüz, "Bu yargılama, savcının kendisine görev çıakrmasıyla / Haziran'dan sonra gerçekleşen darbeyle gelen baskıların bir sonucudur" diye konuştu.
Salduz: Suç ortağım klavyem
"Size savaş yaptırmayacağız" yazısı nedeniyle yargılanan Salduz yazısının bir fikir yazısı olduğunu belirterek "Eğer bu yazı suçsa suçortağı da klavyedir" diye konuştu.
"Size savaş yaptırmayacağız demeyelim de ne diyelim" diye hakime soran Saldız, "Savaş mı yapalım diyeceğiz? Mahkemenizin de bu konuda bir tutum alması gerekiyor" diye konuştu.
İddianamenin siyasi saikle hazırlandığını belirten Akyüz, toplumsal vicdanla hiç alakası olmadığını belirterek beraatini istedi.
Gür: İddianamede gerekçe bile yer almadı
"Bugün yazdıklarımıza soruşturma açılmasının nedeni siyasidir" diyen Gür, buna kanıt olarak da iddianamede hiçbir gerekçenin yer almamasını gösterdi.
Suçlamaları kabul etmediğini belirten Gür beraatını istedi.
Duman: Bu dava gösterdi ki hakikat yalandan daha etkili
"Bu davalara yabancı değilim" diyen Duman, 1990'larda Atılım'ın yazı işleri müdürü iken çok sayıda yargılamaya tabi olduğunu, 13 yıldır da mahpus olduğunu belirtti.
"Doğruların, koca bir yalan ordusuna dönüşmüş yandaş basından daha fazla etkisi var" diyen Duman, hakikatin etkisinin bu davada kendisini ortaya koyduğun belirtti.
İddianamedeki haberciliğe ilişkin "yayının gerçek olması kamu yararı olması gözetilir" ifadesini hatırlatan Duman "İddianamede bahsedilen sarayın gerçekliği mi" diye sordu.
Cizre'de bodrumda öldürülen gazeteci Rohat Aktaş'ı hatırlatan Duman "Benim yaptığım Rohat Aktaş'ın penceresinden bakmaktı" diye konuştu. Duman iddianamedeki habercilik tanımının gerçekte uygulanmadığını belirterek "Eğer uygulansaydı, bugün bu sanık sandalyelerinde oturanlar yalan yazanlar olacaktı" dedi.
"Özgür düşüncenin varoluşu onu her durumda savunmaktan geçer" diyen Duman, davanın düşürülmesini talep etti.
Saygılı: İddianame ciddiyetsiz
"Savaş konsepti ve Aleviler" yazısı nedeniyle yargılandığını belirten Saygılı, bu yazısının ilk yazısı olmadığını çoğunlukla Alevilerin siyasal mücadeleleri hakkında yazdığını belirtti.
Devrimci bir sosyalist olarak yazılarının siyasal analizler olduğunu belirten Saygılı, yazısının Suruç katliamının ardından yazılmış bir yazı olduğunu hatırlattı.
"Suruç katliamı ve sonrasında gerçekleşen saray darbesi aynı zamanda halka karşı bir savaş dönemidir" diyen Saygılı, yazısının da konusunun bu süre.te Alevilere yönelik uygulanan baskılara karşı yazılmış bir yazı olduğunu söyledi. Aynı dönemde Alevi kurum başkanlarının silahlı saldırıya maruz kaldığını hatırlattı.
Yazının bu saldırılara yönelik eleştiri olduğunu belirten Saygılı, söz konusu "terör örgütü propagandası" iddiasını ise ciddiyetsiz olduğunu bunun için gerekçesinin dahi sunulmadığını ifade etti. "Keşke mahkeme bu ciddiyetsiz iddianameyi kabul etmeseydi" diyen Saygılı davanın düşürülmesini istedi.
Uygur: Bir kitap hakkındaki yazım yargılanıyor
"Ben hangi terör örgütünün propagandasını yaptığımı bilmiyorum, iddianameden bu anlaşılmıyor" diyen Uygur "Savcı eğer YPG'nin propagandası yaptığımı iddia ediyorsa, bu örgüt terör örgütü değildir. Bu devletin resmi belgelerinde sabittir. YPG, 2015 tarihinde İçişleri Bakanlığı listesinde yer almıyor" dedi.
Savcının "keyfi ve siyasi davrandığını" belirten Uygur "İçişleri Bakanlığı terör listesinde yer almayan bir örgütün propagandası suç olamaz, örgüt yazının yazıldığı tarihten sonra terör listesine alındıysa bizi bağlamaz" dedi.
Uygur, yargılanan yazısının bir kitap tanıtımı olduğunu da ekledi.
Şahin: İnsanların yaşanan savaşa dair gerçeği öğrenmesi gerekiyor
"Gazeteciyim, belli bir dünya görüşüyle olaylara bakıyorum" diyen Şahin, Türkiye'de basın özgürlüğü olmadığını bildiklerini ve Atılı çalışanları olarak ilk defa yargılanmadıklarını söyledi.
"Bölgedeki savaşı batıya aktararak DİHA ve JİNHA çalışanları ile tutuklu gazetecileri selamlıyorum" diyerek savunmasına başlayan Şahin, yargılanan yazıların 7 Haziran seçimleri sonrasında çıkan yazılar olduğuna dikkat çekti.
Davutoğlu'nun "Terörle mücadele yürütüyoruz" sözünü hatırlatan Şahin, "Bu bir bakış açısıdır, biz BM raporlarında yer alan yakılan bodrumlardan, Tahir Elçi'de olduğu gibi yapılan suikastlerdan, hala devam eden sokağa çıkma yasaklarından biz başka bir gerçekliğin olduğunun farkındayız" diye konuştu.
Diyarbakır, Suruç, Ankara ve İstanbul'daki bombalı saldırıları hatırlatan Şahin "İnsanların bu yaşanan savaşa dair bir gerçeği öğrenmesi gerekiyor. Bu savaş neyin, kimin savaşı, kimler arasında yaşanıyor?"
Yazılan yazıların hepsinin bir "savaş gerçeğini" işaret ettiğini belirten Şahin, "Aynı zamanda bir çözüm alternatifi de sunuyor" diye devam etti.
Yazılarının savcının iddianamede anlattığı "yayıncılık nasıl yapılmalı" değerlendirmesine uyduklarını da belirten Şahin, "Ortada bir suç yoktur" dedi.
Orhan: Terör tanımında bir uzlaşı yok
"Çok yaşan Rojava" yazısı nedeniyle yargılandığını belirten Emin Orhan, "Baktığımızda daha çok Rojava'ya ihtiyacımız var" diye devam etti.
"Neye kime terör denebileceğine dair bir uzlaşı yoktur" diyen Orhan bu tanımlananın AKP'ye ait olduğunu ve bunun hukuki, anayasal dayanağının olmadığını ifade etti.
Orhan beraatını istedi.
Demir: Ben gazetecilik yaptım
Mahkeme heyetinin "İddianamede seninle ilgili hiç ifade yok" demesinin üzeriden Demir "Ben de çok aradım bir yerde ismim geçiyor" dedi.
1998'den bu yana gazetecilik yaptığını belirten Demir, Haziran'dan sonra yoğun soruşturma ve dava süreciyle karşı karşıya kalan gazetecilerden biriyim diyerek şöyle devam etti:
"Bu röportaj Varto Halk Meclisi Eşbaşkanıyla yapılan bir röportaj. Öz yönetim nedir, öz yönetim ilan edilen yerlerde halkın günlük yaşamı nasıl, kadınların temsiliyeti nasıl, ulus devlet varken özyönetim nasıl katılıyor gibi sorular sordum. Yani bu bir gazetecilik faaliyeti. Ben gazetecilik yaptım.
"Ben İstanbul'da ya da Saray'da oturup bölgeye bakmadım, gittim, temas ettim, öyle yaptım. Ben 20 yıldır gazetecilik yapıyorum ama bu soruşturmalar 20 Temmuz sonrası yazılar için. Bu röportajın yargılama konusu da bu.
"Bu dönem hakikat ve yalanın savaşı va aynı zamanda. Cizre'de sıkıyönetim öncesinde insanların nasıl yaşadığını, ekmeği paylaşıldığını gördüm. Ama devlet geldi ve insanlar bodrum katlarında öldürüldü. Benim orada röportaj yaptığım Cizre Halk Meclisi Başkanı Mehmet Tunç ve Asiye Yüksel öldürüldü. Bu bir savaştır ve gazeteciliğe karşı açılmış bir savaştır. Biz hakikati yazmaya devam edeceğiz."
Demir, suçlamaları kabul etmedi.
Gümüştaş: Yazar, çalışan, okuyucu aynı dosyada
Duruşmada konuşan avukat Özlem Gümüştaş "İlk defa böyle bir basın dosyası gördük. Gazetenin yazarları, çalışanları okuyucuları hepsi biraraya getirilmiş, hatta iddianamede sahipsiz yazılar da var" dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, savunması alınmayan sanıklarının alınmasına karar verdi. Davaya 4 Ekim saat 14.00'de devam edilecek. (EA)