Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, vize sınavları sırasında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yaşanan polis saldırısı ile ilgili dört akademisyene disiplin soruşturması açtı.
Siyasal Bilgileri Fakültesi öğretim görevlileri Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya, Yrd. Doç. Dr. Barış Ünlü ve araştırma görevlileri Onur Can Taştan ile Hasan Pekdemir hakkında açılan soruşturmaların gerekçesi “emniyet görevlileri ile tartışmak ve görevlerini engellemeye çalışmak” olarak belirtildi.
bianet’e konuşan Ayhan Yalçınkaya, soruşturmaya konu olan 31 Mart’ta yaşananları anlattı. Soruşturmaları “Öğretim üyelerini ve Siyasal Bilgiler Fakültesini polis zihniyetine teslim etmek amacıyla kurgulanmış soruşturmalar” olarak yorumladı.
“Fakültede vize sınavları vardı”
Ankara Üniversitesi’nde 31 Mart’ta öldürülen savcı Selim Kiraz için anma yapmak isteyen grupla başka bir grup öğrenci arasında saat 12.00 sularında kavga çıktı. Polis kampüse girdi. Polisin kampüsten ayrılmasının ardından satır ve sopalı 60 kadar kişilik grup kampüse girmiş, polis bu kez tüm fakülteleri gezerek biber gazı kullanmıştı. 19 öğrenci gözaltına alınmıştı.
Yalçınkaya, olayın Siyasal Bilgiler Fakültesi ile ilgisi olmadığını söyledi.
“O gün dışarıdan destekli ve palalar, sopalar, muştalarla teçhizatlanmış milliyetçi, İslamcı bir grup tekbirlerle Hukuk Fakültesini bastı ve öğrencilere saldırdı.
“İkinci dönemin başından, Şubat’ın ortalarından itibaren Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin de içinde olduğu kampüs polis kuşatması altındaydı. Sürekli TOMA’lar, akrepler ve çevik kuvvet otobüsleri kampüsü kuşatma altında tutuyordu. Polisin bu varlığına rağmen bu grup elini kolunu sallayarak kampüse girdi ve Hukuk Fakültesi öğrencilerine dönük saldırı gerçekleştirdi.
“Siyasal ve İletişim Fakültelerinde aynı anda vize sınavları vardı. Herhangi biçimde bizim öğrencilerimiz olayların içinde olmadı. İlk kez o gün TOMA’yı İletişim Fakültesi önüne de dek soktular, o anda bile bizim öğrencilerimiz arka bahçede sınav geyiği yapıyor, çay içiyordu.”
“Polis ‘Kimse erkek çıksın’ diyordu”
Yalçınkaya, sivil polislerin hızla Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne yönlendiği ve İletişim Fakültesi’ni bastığı sırada odasından aşağı indiğini anlattı:
“Dört kişilik sivil polis ekibi sınavların yapıldığı fakülteye girdiler ve öğrencilere hakaretler yağdırarak, ‘Erkek yok mu içinizde’, ‘Başka zaman efeleniyordunuz’, ‘Kimse erkek çıksın’ diye bağıra çağıra, sınav salonlarını kapıları yumruklayıp, kantindeki masaları tekmeleyerek öğrencilere hakaret yağdırdılar. Buna bizzat şahit olduk. Öğrenciler gene sakin davrandı, bulaşmadılar, olaya karışmadılar. Dekan bu olay üzerine istifa etti.
“Biz dekan Serpil Sancar dahil, dekanımız bu olay üzerine istifa etti, polis şefleriyle konuşmaya gittik. Dediğimiz şu: Öğrencilerimizin olayla ilgisi yok, Fakültemizin ilgisi yok. Ne diye bizim fakülteye girip hakaret edip tehdit ediyorsunuz? Orada saldırgan grup var sizin korumanız altında, etrafını kuşatmışsınız. Bunlar tehdit etmeye devam ediyor. Saldırı gerçekleştirmiş olanları çıkarın. Bu öğrencilerden ne istiyorsunuz sınavları var.”
“Profesörseniz profesörlüğünüzü bilin”
Yalçınkaya, bu sözlerine polislerin ağır ifadelerle yanıt verdiğini aktardı:
“Dekan dahil herkese ağır sözlerle ‘İşinize bakın karışmayın arkamızı sağlamaya almak istiyoruz. Derhal içeri gireceksiniz dediler. Burada öğrenci istemiyoruz’ dediler. ‘Ne yapıyorsunuz, çocukların okulu burası, böyle bir tehdit varken binaya girecek diyorsunuz?’ diye yanıt verdik.
“Gireceksiniz kimliğinizi gösterin, sizi gözaltına alırız, profesörseniz seniz profesörlüğünüzü bilin, dekansınız dekanlığını yapın' diye tahkir edici sözlerle karşılık verdiler.
“Bizim ‘Böyle yapamazsınız’ dememiz üzerine Dekan ‘Çocuklarla ilgileneyim’ dedi. Dekan binaya yöneldiğinde arkasından fakülte kapısına doğru gaz fişekleri attılar. Ortalık gaza boğuldu.
“Sizi de gözaltına alacağız, çıkarın kimliğinizi’ dediler. ‘Alacaksanız buyurun alın, ne yapabiliriz ki? Gözaltında tespiti yaparsın zaten’ dedik. Bu sırada polislerin ortasında kalmıştık, arkadaşlar 'Hadi gidelim, boşverin’ dedi, ayrıldık. Olay bundan ibaret.”
“Rektörlük bize soruşturma açmayı tercih etti”
TIKLAYIN - ANKARA SİYASAL AKADEMİK KURULU'NDAN KAMPÜSTE POLİS ŞİDDETİNE TEPKİ
Yaşananların ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Dekanı Prof. Dr. Serpil Sancar, Mülkiye Haber aracılığıyla öğretim üyeleri ve öğrencilere seslenerek üniversiteye giren polisin tahrik edici şekilde davranmasına karşın öğrencilerin sorumlu davranarak polisle gerilime fırsat yaratmamaya özen gösterdiğini ifade etti.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Akademik Kurulu polisin kampüste gaz kullanması ve öğrencileri gözaltına alması gündemiyle 1 Nisan'da yaptığı toplantı sonucu bir karar yayınladı.
Kampüste basın açıklamasıyla da duyurulan kararda polisin müdahalesine karşı gereken hukuki girişimlerini yapılacağını belirtildi. Üniversiter değerlere sahip çıkan, Siyasal Bilgiler Fakültesinin tarihinden gelen eleştirel bilim anlayışının yanında olan herkes Mülkiye ile dayanışmaya çağrıldı. Aynı hafta içinde Sancar, görevinden istifa etti.
Yalçınkaya Sancar’ın dekanlıktan istifasının ardından henüz bir gelişme olmadığını söyledi:
“Rektörlüğe sözlü olarak başvuruldu, rektörlük valilik ya da polis nezdinde hukuk dışı işlemlere dair girişimde bulunmadı. Onun yerine sanıyorum ki polisin talebi üzerine bize soruşturma açmayı tercih ettiler.”
“Kamu görevlisine mukavemet eden polisti”
Yalçınkaya, soruşturmalara dair yorumunda “polis zihniyetine teslim olmamız isteniyor” dedi.
“Rektör Erkan İbiş uzun zamandır üniversiteyi polis zihniyeti yönetiyordu ama ikinci dönem itibariyle yönetimi tümüyle polise terk etti.
“Öğrencileri sakinleştirmek, öğrencilerimizi korumak, kendi kurumumuza ve imzacılara olduğu gibi akademisyenlik mesleğine dönük saldırılara karşı gösterdiğimiz tepkilerden rahatsızdı.
“Siyasal, uzun zamandır muhafazakar medyanın hedefinde. Öğretim üyelerimiz hakkında hedef gösteren haberler zaten yapılıyor. Siyasal’ı uzun zamandır çıbanbaşı olarak görüyorlar ve bizim bu şekilde polise yönelik olarak itiraz etmemiz onlarla tartışmaya çalışmamız bile kabul edilmez oldu. İsteniyor ki polis girsin çıksın, polis zihniyetine teslim olunsun.
“Öğretim üyelerini tümüyle sindirmek adına bazılarımızı seçerek ‘Bazılarına açarım bazılarına açmam. Keyfi irademe kalmış’ soruşturma açtılar. Örnek olsun diye.
“Polis zihniyetine telsim olmamız isteniyor. Oysa biz akademisyeniz ve görevimiz kurumunu korumak.
“Ben de kamu görevlisiyim. Kamu görevlisine mukavemet söz konusuysa kamu görevlisi olan polis, benim kamu görevlisi olarak görevimi yapmamı engelledi. Sınavlara ara verildi. Görevim, sınavları yapmaktı, engelledi. Kamu görevlisine mukavemet varsa asıl mukavemet eden polisti. Öğretim üyelerini ve Siyasal Bilgileri polis zihniyetine teslim etmek amacıyla kurgulanmış soruşturma bu.” (BK)
* Fotoğraf: Mülkiyehaber