Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) üç akademisyenin tutuklanmasına dair açıklamasında “asıl olarak barış talebi yargılandı ve suç sayıldı” dedi.
Barış talebine ve tutuklanan akademisyenlerle dayanışma çağrısı yapan Eğitim Sen, üç akademisyenin serbest bırakılması için hukuksal ve örgütsel mücadeleyi vereceğini duyurdu.
“İnsanlığın temel ilkelerini yok sayan karar”
“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzacısı, Eğitim Sen üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Şube Hukuk Sekreteri Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya 15 Mart’ta çıkarıldıkları mahkemece “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Eğitim Sen, akademisyenlerin yakalama kararının çıkarılmasının ardından yaşadıkları süreci şöyle aktardı:
* Haklarında yakalama kararı olmasına rağmen, kendi iradeleriyle emniyete ifade vermeye giden,
* Emniyette gözaltına alınıp, kasıtlı olarak bir gece orada bekletilen,
* Yakalama kararı için 10 Mart tarihli basın toplantısı gerekçe gösterilirken, savcılık ifadesinde söz konusu basın toplantısına dair tek bir soruyla dahi muhatap olmayan,
* İfadelerini, yakalama kararının altında imzası bulunan savcıya değil, ilgili savcının görevlendirdiği başka bir savcıya veren,
* Gözaltı, savcılık, savcılık tarafından mahkemeye sevk aşamalarında avukatlarıyla görüşmesi engellenen,
* Savaşı değil barışı savunduğu için yargılanan, akademisyenler hakkında verilen bu karar, açıkça hukukun, temel hak ve özgürlüklerin, demokrasinin ve insanlığın en temel ilkelerini yok saymak anlamına gelir.
“Savaş politikalarındaki kararlılığın tescili”
Sendika, barış talebinde bulunan akademisyenlerin tutuklanmasına tepki gösterdi:
“Ülkede yaşayan herkesin yaşam hakkının tehdit altında olduğu bir dönemde, barış talebinin suç sayılması ve barışta ısrarcı olacağız diyen akademisyenlerin tutuklanması, hükümetin savaş politikalarındaki ‘kararlılığının’ adeta tescili olmuştur! Hakkında canlı bomba olduğu iddiası olanların yakalanması için bombanın patlamasını bekleyenler, belli ki akademisyenlerin barış çağrısının kendi iktidarlarına karşı ‘bomba etkisi’ yaratmasından korkmaktadır!
“Hukukun en temel, evrensel ilkelerini ve yaşam hakkını yok sayan, mevzuatı bir kenara iten, hırsızlığı ve talanı kendisine ilke edinen, tacizi ve tecavüzü kendine hak gören kamu görevlileri için ‘masumiyet karinesi’ni hatırlayanların, ‘kimsenin ölmesini istemiyoruz’ diyerek barış talep eden akademisyenleri jet hızıyla tutuklamaları dikkat çekicidir.”
“Hakikati dile getirme cesareti gösterdiler”
Sendika, tutuklanan akademisyenlerin “kendi ikballeri, hırsları, saltanatları, iktidarları, kibirleri için hareket etmediklerini, aksine, tüm insanlık için barış talep edip, hakikati dile getirme cesareti ve ısrarını gösterdiklerini” söyledi.
“İktidarını kaybetme korkusuyla yanıp tutuşanlara inat, yüreği barıştan, kardeşlikten, eşitlikten, demokrasiden yana atan tüm kişi ve kurumları barış talebine ve tutuklanan arkadaşlarımıza güç vermeye davet ediyor, arkadaşlarımızın serbest bırakılması için hukuksal ve örgütsel mücadeleyi vereceğimizin bilinmesini istiyoruz.” (BK)