BİA Medya Gözlem Raporu’nun 2015 Nisan-Mayıs-Haziran döneminde, Başbakanlığa ve bakanlara dört saat içinde İnternet sitelerinin erişime kapatılması veya içeriğin engellenmesi yetkili veren düzenleme uluslararası ve ulusal ifade özgürlüğü örgütlerinin uyarılarına rağmen yürürlüğe girdi.
Gazetecilik meslek örgütleri, Başbakanın rehin bir savcının öldürülmesiyle ilgili yayınlara geçici yayın yasağı getirmesine, savcının cenazesinde akreditasyon uygulanmasına, dokuz gazeteye “terör” soruşturması açılması ve 39 gazeteye verilen ilan kesme cezası kesilmesine sert tepki gösterdiler. 1 Temmuz-31 Aralık 2014 döneminde dünyada Twiter’e yapılan ‘’içerik kaldırma’’ başvurularının yüzde 87’si Türkiye’den oldu.
BİA Medya Gözlem ve İfade Özgürlüğü Raporu’na göre, Nisan-Mayıs-Haziran 2015 döneminde Türkiye ve dünyadaki gazetecilik ve hak örgütleri, siyasi partiler ve hak çevreleri, gazetecilere ve medyaya yönelik saldırı, gözaltı, dava ve tutuklamalara karşı çıktılar.
Örgütler dönem boyunca duruşmaları izlediler, iktidarın basın üzerindeki baskılarına dikkat çektiler, hapis gazetecilerin serbest bırakılması, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) kaldırılması çağrıları yaptılar, uzun tutuklulukla ilgili düzenleme talep ettiler. TGC Heyeti, Mecliste temsil edilen partilerin grup başkan vekilleriyle görüştü, “Medyanın Sorunları ve Çözüm Önerileri” raporunu sundu.
Düzenlemeler
Sansür Kanunu yürürlükte: Başbakan ve ilgili bakanlıklara, “yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması”, “milli güvenlik” ve “kamu düzeninin korunması”, “suç işlenmesinin önlenmesi” veya “genel sağlığın korunması” gibi gerekçelerle sansür yetkisi veren ve İnternet Kanunu’nu değişiklik yapan düzenleme Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi (15 Nisan).
Başbakanlık veya ilgili Bakanlıkların talebiyle TİB içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek. Derhal erişim sağlayıcılara ve ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilen karar en geç 4 saat içinde uygulanacak. İçerik kaldırılmadıkça tedbir sürecek. TİB kararı 24 saat içinde sulh ceza hakiminin onayına sunacak. Hakim de kararını 48 saat içinde açıklayacak; aksi halde karar ortadan kalkacak
Raporlar
TGC sorunları Meclise aktardı: TGC heyeti, HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök ve CHP Genel Merkezi’nde Genel Sekreter Gürsel Tekin’e son 10 yılda gazeteciliğe yönelik baskıları derleyen “Medyanın Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporunu sundu (25 Haziran).
TYB Yayınlama Özgürlüğü Raporu: TYB 2015 Yayınlama Özgürlüğü Raporu'na göre bir yılda 392 yazar ve yayıncı hakkında, dört soruşturma, beş dava açıldı; toplam 2 yıl ve 8 ay hapis cezası ile 245 bin lira tazminat istendi (16 Haziran).
Türkiye özgür değil: Freedom House Dünya Basın Özgürlüğü 2015 Raporu’nda Türkiye’yi “Özgür değil” kategorisinde, 199 ülke içerisinde 142. sırada gösterdi (30 Nisan).
% 87 başvuru Türkiye’den: Twitter, 1 Temmuz 2014-31 Aralık 2014 dönemi şeffaflık raporunda, dünyadan Twitter'a gelen 376 "içerik kaldırma talebinden 328'inin Türkiye’den geldiğini bildirdi. Twitter, “Çeşitli kaldırma taleplerine karşılık Türkiye mahkemelerine yaptığımız itirazlarla üç hesaba ve 196 Tweete yeniden erişim sağladık” dedi (20 Nisan).
Tepkiler
Gazetecilik meslek örgütleri, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın rehinken öldürülmesiyle ilgili yayınlara Başbakan talebiyle getirilen geçici yayın yasağını, Çağlayan Adliyesi’nde ve Kiraz’ın cenazesindeki akreditasyonu, dokuz gazeteye “terör” soruşturmasını ve 39 gazeteye verilen ilan kesme cezasına sert tepki gösterdiler.
Diyarbakır’da İhya-Der Başkanının öldürülmesinden sonra üç habercinin ağır şekilde darp edilmesi, seçim döneminde Cumhurbaşkanı ve TRT’nin yanlılığı, Doğan Medya Grubu’na yönelik karalama kampanyası, Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılan davalar, medyaya akreditasyon, Erdoğan’ın MİT TIR’ları haberinden Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar’ı tehdit etmesi, Mehmet Baransu’nun tutukluluğu, “Cemaatçi” TV kanalları Türksat Uydusundan dışlama girişimi, Bülent Keneş’e hapis cezası, 1 Mayıs’ta gazetecilere şiddet ve yasak, Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink’e TMK davası, Yürüyüş dergisine polis baskını da Türkiye’den ve uluslararası düzeyde tepki çeken gelişmelerden oldu.
Baransu için kampanya: Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi Silivri Cezaevi’nde bulunan Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun uğradığı hak ihlallerine son verilmesi için imza kampanyası başlattı. 98 aydın, gazeteci, aktivist metne imza koydu (22 Haziran).
Keneş’e destek: Gazetecileri Koruma Örgütü (CPJ) Today’s Zaman yayın yönetmeni Bülent Keneş’in “Erdoğan’a hakaret”ten 21 ay hapse mahkum edilmesini kınadı (20 Haziran).
İlan kesmeye kınama: Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve Basın Konseyi, Basın İlan Kurumu’nun, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın rehinken öldürülmesiyle ilgili yayınlar nedeniyle 39 gazeteye ilan kesme cezası vermesini kınadı (20 Haziran).
90 bin yasaklı site: İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörü Yaman Akdeniz, ABD Columbia Üniversitesinden gelen 30 öğrenci grubuna verdiği derste, internet yasaklarını anlattı ve “Halihazırda Türkiye’de 90 bin siteye erişim yasağı var” dedi (19 Haziran).
Erdoğan'a tepki: ÇGD 22. Olağan Genel Kurulu'nda yeniden Genel Başkan seçilen Ahmet Abakay, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gazeteciler hakkında açtığı davalarla dünya rekoru kırıyor' dedi (13 Haziran).
299 kaldırılmalı: UAÖ Türkiye masası Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener, TCK’nın 299. Maddesinin uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, yasadan çıkarılması gerektiğini bildirdi (11 Haziran).
Saldırıya kınama: Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC), TGC, TGS, DİSK Basın-İş, Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve RSF, Diyarbakır’da İhya-Der Başkanı Aytaç Baran’ın öldürülmesinden sonrası gazeteciler Canan Altuntaş, Serdar Sunar ve Burak Emek’e yönelik saldırıları kınadı. (10 Haziran).
ABD kaygılı: ABD Dışişleri Bakanlığı Başdanışmanı Marie Harf, Türkiye'de hükümetin düşünce özgürlüğüne müdahale etmesinden derin kaygı duyduklarını bildirdi (5 Haziran).
Polis baskınına kınama: DİSK Basın İş Sendikası, Yürüyüş dergisi ile Ozan Yayıncılık çalışanlarının gözaltına alınmasını kınadı (3 Haziran).
Dündar’ı meslektaş desteği: TGC, ÇGD, Basın Konseyi, DİSK Basın İş, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda Cumhurbaşkanının, MİT TIR’ları haberini yapan Cumhuriyet Gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar’ı tehdit etmesini kınadılar (1 Haziran).
Akreditasyona kınama: ÇGD Hakkari Temsilciliği, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın katıldığı toplu açış töreni için DHA, DİHA, İHA ve CİHAN ajanlarına akreditasyonu verilmemesini kınadı. Basın Konseyi de, akreditasyon için “antidemokratik” dedi (26 Mayıs).
Medya çoğulculuğu tehlikede: RSF, “Seçimlere günler kala yetkililerin, seçimlerin demokratik tarzda gerçekleşmesinin bir şartı olarak, medya çoğulculuğuna saygı göstermeleri temel önem taşıyor” dedi (22 Mayıs).
ABD'den eleştiri: ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ne Türkiye’deki ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesini isteyen bir tasarı hazırlandı. Tasarıda, AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi, Freedom House örgütü ve HRW gibi önde gelen gözlemci örgütlerin ifade özgürlüğünün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP baskısıyla aşınmasından duydukları endişe de yer aldı (25 Mayıs).
IPI’dan Erdoğan’a çağrı: Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), "Türkiye’de Doğan Medya Grubu’na ve Hürriyet’e karşı sürdürülen karalama kampanyasının derhal durdurulması” çağrısı yaptı (22 Mayıs).
TGC kınadı: TGC, Cumhurbaşkanı’nın avukatlarınca Hürriyet gazetesi yayın yönetmeni Sedat Ergin ve Doğan Medya Grubu’nun bazı yöneticileri hakkında yapılan tutuklama talepli suç duyurusu için “basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yeni bir darbe” dedi (21 Mayıs).
Erdoğan'a TGC mesajı: TGC Başkanı Turgay Olcayto, Cumhurbaşkanının Hürriyet gazetesini hedef alan sözlerini, “Cumhurbaşkanı her cümlenin altından kendisine yönelik bir şey çıkarıyor. Türkiye’de artık basının bu kadar hasım görmenin sonu gelmeli” diyerek eleştirdi (19 Mayıs).
Başsavcılığa GÖP tepkisi: GÖP dönem sözcüsü ve TGC Başkanı Turgay Olcayto, Ankara Başsavcılığı’nın ‘’Cemaate yakın’’ medya organlarının Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Türksat Uydusundan dışlanması için yazı yazmasını, “Halkın haber alma hakkına yönelik yeni bir girişim” olarak değerlendirdi (18 Mayıs).
Şiddete kınama: TGS Genel Örgütlenme Sekreteri Arzu Demir, Kızıl Bayrak gazetesinden Tayfun Altıntaş ve Ersin Özdemir’e Bursa’daki işçi direnişini izlerken saldırılmasını kınadı, Türk Metal Sendikası’ndan sorumlularla ilgili disiplin işlemi yapmasını istedi (17 Mayıs).
Akreditasyona tepki: Gazeteciler Cemiyeti, Nisan raporunda, gazetecilerin haberden men edilemeyeceğini açıkladı; “Muhabirlerin habere ulaşmalarının engellenip yaka paça toplantıdan çıkartılması dönemin acı bir fotoğrafı olarak hatırlanacaktır” dedi (15 Mayıs).
PEN'den kınama: PEN, Kemal Kocatürk'ün yönettiği, Genco Erkal'ın Can Yücel'in şiirlerinden uyarladığı CAN adlı tiyatro eserinin Edirne Valiliği'nce Halk Eğitim'de sahnelenmesinin yasaklanmasını kınadı (13 Mayıs).
Akreditasyon yanlış: TGC, Danıştay’ın törenine TRT ve AA dışında yayın kuruluşunun alınmamasını eleştirdi; “yanlıştan artık dönülmesini” beklediğini bildirdi (11 Mayıs).
Özgürlük için yürüyüş: Gazetecilere Özgürlük Platformu, G9 Gazetecilik Platformu, TGC, TGS, ÇGD ve DİSK Basın-İş Sendikası medya özgürlüğünü savunmak için Taksim’de yürüyüş düzenledi (3 Mayıs).
3 Mayıs GÖP ve TGC mesajı: GÖP dönem sözcüsü ve TGC başkanı Turgay Olcayto, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, "Türkiye’de halkın bilgi edinebildiğini söylemek çok zor. Hem mahkeme yasaklarıyla, hem akreditasyonla, hem sansürle, oto sansürle halkın bu hakkı kısıtlanıyor” dedi (3 Mayıs).
Şiddete kınama: TGC ve TGS, 1 Mayıs gösterileri sırasındaki polis şiddetini ve sarı basın kartı olmayanlara Taksim’in yasaklanmasını kınadı; ayrı açıklamayla iki gazeteci darp eden Aksaray Emniyet Müdür Yardımcısı Ömer Parıltı’yı kınadı (1 Mayıs).
Erdoğan’a hakaretten davaya son: HRW temsilcisi Emma Sinclair-Webb, Cumhurbaşkanı’na veya kamu görevlisine hakaretten dava açılmasına son verilmesini istedi (30 Nisan).
Ak Saray’a akreditasyon eleştirisi: TGC, Cumhurbaşkanlık Bisiklet Turu'nun 13 medyaya kapatılmasını, “Cumhurbaşkanlığı akreditasyon makamı değil” diyerek eleştirdi (22 Nisan).
CİHAN’a destek: ÇGD ve Gazeteciler CemiyetiCihan Haber Ajansı ekibinin Emine Erdoğan’ın programından kaba kuvvetle çıkarılmasını kınadılar (21 Nisan).
Sinemacılardan protesto: Sinemacılar ve sinemaseverler, Beyoğlu’ndaki Fransız Kültür Merkezi’nden Atlas Sineması’na kadar bir Sansüre Karşı Özgür Sinema Yürüyüşü gerçekleştirdi (18 Nisan).
FİJ şiddetten endişeli: FİJ, gazeteci Frederike Geerdink’in beraat etmesinden memnun ancak Türkiye’de boyut kazanan sözlü ve fiziki şiddetten endişe duyduklarını bildirdi (13 Nisan).
RSF’den yasağa kınama: RSF, Adliyede savcının rehin alınmasıyla ilgili “alışkanlık” yaratan yayın yasağını ve akreditasyonu kınadı; “Halkın bilgilenme hakkı ayaklar altında” dedi (2 Nisan).
Soruşturmaya tepki: TGC, Savcı Kiraz’ın rehinken fotoğraflarını kullanan dört gazeteye TMK’dan soruşturma açılmasını “basının hedef seçilmesi tehlikeli bir gelenek haline geldi” sözleriyle eleştirdi; İzmir Gazeteciler Cemiyeti, yasak için “Yeni Türkiye'nin ilklerinden biri” dedi (2 Nisan).
Soru Önergeleri
Bu dönemde CHP milletvekilleri Hürriyet gazetesi yetkilileri Sedat Ergin ve İzzet Doğan hakkında yapılan suç duyurusunu ve 1 Mayıs’ta Aksaray’da habercilere polis şiddetini soru önergesi olarak Mecliste taşıdılar.
Hürriyet’e şikayet Mecliste: CHP İstanbul milletvekili ve eski Basın Konseyi başkanı Oktay Ekşi, Mısır’da devrik lider Mursi’ye idam cezası verilmesini haberleştiren Hürriyet gazetesinin yayın yönetmeni Sedat Ergin ve sorumlu müdürü İzzet Doğan hakkında bir avukatın “ağırlaştırılmış müebbet hapis” istemiyle suç duyurusunda bulunmasını soru önergesi olarak Meclise taşıdı (21 Mayıs).
Emniyetçinin şiddeti önergede: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Aksaray’da görevli emniyet amirinin bir gazeteciye küfür etmesi ve yumruk atması olayını yazılı soru önergesi yoluyla Başbakan Davutoğlu'na sordu (2 Mayıs).
Dayanışma
Üç gazeteciye P24 Ödülü: Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24) AB Türkiye Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri, Radikal gazetesinden Fatih Yağmur’a, Hürriyet gazetesinden Nurettin Kurt’a ve gazeteci Tahir Alperen'e verildi (29 Haziran).
Diyarbakır’a ziyaret: TGC ve TGS temsilcileri, Diyarbakır’da 9 Haziran’da çıkan olaylarda yaralanan üç gazeteciyi, Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy’u ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı’yı ziyaret etti (16 Haziran).
TYB Ödülleri: TYB Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri Dost Kitabevi, Kırmızı Kedi Yayınları, karikatürist Bahadır Baruter, Engelli Web, Cumhuriyet gazetesi ve İnci Tuğsavul Özgüden ve Doğan Özgüden’e verildi (11 Haziran).
BHH’den destek: Birleşik Haziran Hareketi üyesi bir grup, Cumhuriyet gazetesine yürüdü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hakkında suç duyurusunda bulunduğu Can Dündar'a destek verdi (5 Haziran).
400 kişiden destek: 400 akademisyen, hukukçu, yazar, sanatçı ve insan hakları aktivisti, “Biz Yurttaşlar” başlıklı bildiriyle Cumhuriyet gazetesi ve yayın yönetmeni Can Dündar’a destek verdi (5 Haziran).
Eski mezun Dündar’a destek: Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef gösterdiği Can Dündar'a bir eski mezunu olarak destek verdi (4 Haziran).
"Sorumlu Benim": Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, silah taşıyan MİT TIR'larının haberini yaptığı için tehdit ettiği Can Dündar'a Cumhuriyet yazarları ve çalışanları "Sorumlu Benim" diyerek destek verdi (2 Haziran).
Cumhuriyet’ten “Sorumlu Benim” kapağı: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, silah taşıyan MİT TIR’larının haberini yaptığı için tehdit ettiği Can Dündar'a Cumhuriyet yazarları ve çalışanları “Sorumlu Benim” diyerek destek verdi (2 Haziran).
Ayşenur Zarakolu Ödülleri: İHD Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri, sansüre uğrayan Bakur Belgeseli, Roboski yürüyüşüne katıldığı için tutuklanan gazeteci Özgür Amed (Ethem Cağır), IŞİD’in öldürülen gazeteci Deniz Fırat (Leyla Yıldıztan) ve siyasi tutuklu Hasan Gülbahar’a verildi (9 Mayıs).
Tutuklu Gazete çıktı: Tutuklu Gazete, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde dördüncü kez okurla buluştu (3 Mayıs).
Örgütlerden haberler
GÖP’ün hükümetten beklentileri: GÖP, gazetecilere yönelik baskı, tehdit ve tutuklamaların ortadan kalkması ve çalışanların sorunlarının çözümü için hükümetten beklentilerini açıkladı (29 Haziran).
Cumhurbaşkanından-Başbakandan–Bakanlardan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse her gün eleştirel medya ve temsilcilerine hedef alan ve medya özgürlüğü kadar demokratik ortama zarar veren sözlü saldırıları, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerde partisi AK Parti’nin iktidardan olması sonrasında aniden kesildi.
Bulut’tan “yazar maaşı”: “Hürriyet Gazetesi yazarı. Her gün yazıyor. 'Milletvekili emekli maaşı, milletvekili emekli maaşı, milletvekili emekli maaşı'. Milletvekili emekli maaşının tam 10 katı aylık maaş alıyor bu gazeteci... Bakın 6 Alman gazetesi birden, aynı başlıkla Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a saldırıyor.” (Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve gazeteci Yiğit Bulut, TRT Haber programında, 23 Haziran).
Erdoğan batı medyasına saldırdı: "Bakınız Bir İngiliz gazetesi ne diyor biliyor musunuz? 'Tam Batılaşmamış yoksul Müslümanların kendi ülkesini yönetmelerine izin verilemez'. Sen kimsin ya? Sen kimsin, terbiyesiz. Haddini bil. Ne zamandan beri size böyle bir yetki verildi. Türkiye artık mandaların egemen olduğu bir Türkiye değil. O tarih oldu tarih. Artık bu milletin gerçek evlatları bu ülkeyi yönetiyor" sözleriyle hedef aldı... Yine bir Alman gazetesi. 3. havalimanı açtık ya bunlar kudurdu. Çünkü 3. havalimanının maliyeti ne biliyor musunuz? 12 milyar Euro.. Bir gazete 1896'da Abdülhamit'e saldırıyordu. Daha sonra Menderes'e saldırdı. Daha sonra Özal'a kin kusuyordu. Şimdi de bana kin kusuyor. Benim 12 yılda yaptıklarım ortada. Halep oradaysa arşın burada, Bunların patronları belli maalesef. Yahudi sermayesi. Bunların hiçbirinin asıl derdi şahsım değil, Türkiye'yi hedef alıyorlar (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ardahan'da The Guardian, The New York Times gibi gazetelere sesleniyor, 5 Haziran).
Sıra Mengü’de: “Eski CHP milletvekillerinden birinin kızı televizyon spikeri hanımefendi otobüsçü kardeşlerimle buluşmamızı duymuş içine sindirememiş. Resmi program duyumunu almış kendince başkanlık sistemi ve otobüsçülülerle dalga geçiyor. Muhtar, taksici, otobüs şoförü kutsal üçlü diyerek kin kusuyor. Muhtar demek milletten icazetli demektir. Sandık yani demokrasi demektir. Bunların sandığa, millete, demokrasiye saygıları bu kadar” dedi (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Genel Kurulu, ‘’CNN Türkspikeri Nevşin Mengü'yü kastediyor, 28 Mayıs).
Yine NYT: “Rahmetli Özal’ı da ‘hanedanlık kuruyor’ diyerek eleştiriyordu. Vefat ettiğinde ‘Türkiye’nin kavgacı Cumhurbaşkanı öldü’ diyerek sevincini saklamamıştı. Ey New York Times! Gazze’de 16 gazeteci İsrail uçaklarınca katledilirken ses çıkarmayan bir basın kuruluşu olarak güya bize basın özgürlüğü dersi vereceksiniz öyle mi?...” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uşak’ta toplu açılış töreni, New York Times’a sesleniyor, 27 Mayıs).
Haksever'i tersledi: “Yani kusura bakmayın şimdi! Kalkıp siz, milleti 6-8 Ekim'de sokağa dökeceksiniz, sokağa döktükten sonra 50 kişi ölecek. Bu kan değil mi? Oğuz Bey Allah aşkına... Burada herkesin milletin evlatları olarak nerede durması gerektiğini belirlemesi lazım.” ( Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV’de Oğuz Haksever’e konuşuyor, HDP lideri Selahattin Demirtaş'a ‘’sert yaklaştığı’’ sorusu üzerine, 27 Mayıs).
Başbakan’dan gazetecilere "edepsiz": "Bir köşe yazarı. 2011'de AK Parti kazandı diye size 'göbeğini kaşıyan bidon kafalılar' diyen cahil var ya... Edepsiz! Şimdi de demiş ki 'Bütün oylar HDP'ye'. Şimdi de HDP'ye oy topluyorlar. Kahrolsun ırkçılık" dedi (Başbakan Ahmet Davutoğlu, Batman mitingi, Sözcü yazarıBekir Coşkun'u kastediyor, 27 Mayıs).
NYT'yi eleştirdi: “İşte bakın Amerika'da New York Times, yine bir edep dışı yazıyla 'Erdoğan'ın Türkiyesi'nde şu oluyor, bu oluyor' diye yine gönderme mi yapmış. Adeta Amerika'ya talimat veriyor, başka güçlere talimat veriyor. 'Niye veriyorsunuz?' diyor. Düşünebiliyor musunuz? Sen bir gazetesin, bir defa haddini bileceksin. Erdoğan'ın Türkiyesi'nde baskılar var ve bu baskılara ABD'nin şunun bunun müdahalesini isteyeceksin. Bir defa sen bunu yazmakla, böyle bir haberi yapmakla bir defa kendi özgürlük alanının dışına çıkmak suretiyle Türkiye'ye müdahale ediyorsun. Sen kimsin? Önce haddini bil. Acaba sen bunu şu anda Amerikan yönetimine karşı böyle bir şeyi yapabilir misin? Anında gereğini yaparlar, hiç bu işin şakası yok" dedi (SETA Başkanlık Sistemi paneli, 25 Mayıs).
Erdoğan'dan RTÜK'e talimat: Cumhurbaşkanı, Ankara Başsavcılığı’nın işlemleri nedeniyle ‘’Fethullah Gülen Cemaati’’ne yakın medyaya el koyma iddialarına ilişkin soru üzerine, “Bu bir yargı sürecidir. Ancak medya ile alakalı olarak her şeyden önce mevcut kurumların atabileceği adımlar var. Bunların başında RTÜK geliyor. Yargı sürecinde, iş, sizin dediğiniz türden bir el koymaya kadar uzanır mı, o yargının bilebileceği bir konu” yanıtını verdi (22 Mayıs).
Erdoğan'dan “maaşlı şarlatanlar”: Cumhurbaşkanı, Doğan Grubu’yla ilgili “Bunlar asla dürüst olmadılar. Şimdi de başyazıyla bana gönderme yapıyorlar. Sen ne yaparsan yap etrafında kimi toplarsan topla, senin maaşlı şarlatanların ne yazarsa yazsınlar ben inandığım doğruları savunacağım” dedi (ATV ve A Haber ortak yayını, 21 Mayıs).
Erdoğan sinirlendi: “Değerli arkadaşım çok komik ifadeler kullanıyorsun. Açıkladığın istatistiki rakamlar çok hayali. Bir defa O istatistikler neredeyse basın toplantısından sonra bize de göster de biz de öğrenelim.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saraybosna ziyareti, bir gazetecinin Bosna Hersek'teki yatırımların Sırbistan ve Romanya gibi ülkelere göre daha düşük olmasının nedeni sorusu üzerine, 20 Mayıs).
Başbakandan Hürriyet'e: “Bugün çıkmış bir gazete Cumhurbaşkanı'na cevap veriyor. Şimdi kalkmış özgürlükten bahsediyorlar. Daha önce de bana cevap vermişlerdi. Basın özgürlüğüne saygımız sonsuzdur. Herkes yerini yurdunu bilecek. O gün bana cevap veren o medya, ertesi gün şehit savcımızın fotoğrafını basmıştı. Oturun gazeteciliğinizi yapın” dedi (Zonguldak mitingi, Hürriyet’i eleştiriyor, 19 Mayıs).
Tutuklu gazeteci cevabı: “Üçüncü şahısların zamanında ceza almaları ya da hapse atılmalarına sebep olmaktan ve bunu yapmak için bir çete oluşturmaktan suçlanıyorlar ve henüz haklarında verilmiş bir karar yok. İddianamede gazetecilik yaptıkları için bir suçlama göremedim, başka hukuk dışı faaliyetlerinden dolayı suçlandığını gördüm… Hiç kimse mesleğinden dolayı işlediği suçtan muaf olamaz, dokunulmazlığa sahip olmamalıdır.
".... Doğan Grubu sen de avucunu daha çok yalarsın. Beraber hareket ettiğiniz paralel yapı da çok avucunu yalar. Gerek Mursi konusu, gerekse şu adaletsiz hareketler, bize şunu gösteriyor. Mursi şayet idam edilirse ki inanmıyorum, inşallah idam edemeyecekler, terör örgütleriyle mücadele eden bir kardeşim şehitlik rütbesine erişmiş olacaktır. Ben de eğer böyle bir akıbete uğrarsam, rabbim inşallah bizlere de o kamamı lütfedecektir diye inanıyorum. Şehitler tepesi boş değil..." (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi 53. Toplantısı sonrası, Hidayet Karaca'nın tutuklanması sorusu, 18 Mayıs).
Davutoğlu haber yorumluyor: "Bugün Doğan Medyası, Kartel medyasının internet sayfası üzücü ve acı olduğu için doğrudan veriyorum, manşet ne biliyor musunuz? Ne demek istiyorlar? Eğer kastettikleri yüzde 52 ile seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan ise bilsinler ki, bu topraklarda bir daha seçilmiş Cumhurbaşkanı veya Başbakan idam sehpasına gönderilmeyecek" dedi. Hürriyet gazetesi yayın yönetmeni Sedat Ergin, sözleri "niyet okuma" olarak nitelendirdi, "Başbakana teessüf etmek dışında söyleyecek bir söz bulamıyorum." (Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bursa mitingi, Hürriyet’in "Dünya Şokta: Yüzde 52’le seçilen Cumhurbaşkanına idam" haberini yorumluyor,16 Mayıs).
Arslan’ı yuhalattı: “Diyanet İşleri Başkanımız, tutmuş o Mercedes arabayı ben satılsın dedim diyor ve sattırıyor. Halbuki benim bilgim olsa, ben derdim ki Mehmet hocam ne yapıyorsun, niye satıyorsun? Senin bineceğin Mercedes’in fiyatı ne ya, gazetelerin attığı manşetlere niye bakıyorsun?.... Bir gazeteci geçtiğimiz günlerde ana muhalefetin TV’sinde ne diyor biliyor musunuz: ‘Başını örten kadın özgürlüğünden vazgeçmiştir.’ Ah benim kardeşlerim ah. Bunlara gereken dersi 7 Haziran’da vermeniz lazım.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor, Rize toplu açılış töreni, kitle Halk TV programcısı Ayşenur Arslan’ı yuhalıyor, 11 Mayıs).
Sıra Küçükkaya’da: “Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalı spikeri [İsmail Küçükkaya] Rize'ye gitmiş. Orada bir program yapıyor. Oradaki hemşehrilerime güya benim aleyhimde bazı şeyler söyletecek. Hemşehrilerimden laf alamayınca araya girip kafasındakileri kendi söylüyor ama benim hemşehrilerim meydanı boş bırakır mı? Çıkıyor bütün doğruları mikrofonda ifade ediyor. O televizyon spikeri hemşehrilerimin sözlerini dinlemek yerine önce ara veriyor sonra yayını tümden kesiyor… Gazeteci kisvesi altında muhalefetin borazanlığını yapanlar inşallah gerekli dersi almışlardır.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize’de konuşuyor, 5 Mayıs).
Medyaya eleştiri: “Bakıyorsunuz daha ilk andan itibaren medya kuruluşları dahi bunlarla el ele vererek oradaki görüntüleri yayınlamanın gayreti içerisine giriyorlar. Yani bu görüntüleri yayınlamak suretiyle ne elde edeceksiniz? Neyi kazanacaksınız? Yani arkadan bunlarla ilgili hemen anında bazı yasaklar gelmemiş olsa bunları gün boyu yayınlamaya devam edecekler. Böyle bir anlayış olamaz. Bu anlayış insani değildir, bu anlayış vicdani değildir.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan Savcı Kiraz'ın rehinken görüntülerini yayınlayan medyayı eleştiriyor, 1 Nisan).
Tartışmalı işten çıkarmalar- Ayrılmalar
Üç aylık dönemde en az 82 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı veya işten çıkma zorunda kaldı. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 186’ydı.
Habertürk'te 9 kişi böyle atılmış: Gazeteci Doğan Satmış, “Bir İşsizin Günlüğü” kitabıyla ilgili Medyatava'ya verdiği röportajda, daha önce çalıştığı Habertürk gazetesindeRixos'la ilgili bir haber nedeniyle bir ekonomi müdürü ve bir ekonomi editörü, Cumhurbaşkanı Gül'le ilgili bir haber yüzünden Ankara'da bir muhabirin, Sağlık Bakanı'yla ilgili bir haberden iki editörün, Vali'yle ilgili bir haberden 1 editörün, Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ı yanlışlıkla "Başbakan" yazıldığı için 2 kişinin, bir haber nedeniyle de haber müdürü Özen Şendir'in işine son verildiğini anlattı (30 Haziran).
Aslanbay’ın işine son: Gazeteci Ümit Aslanbay, Deniz Baykal'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesini eleştirdikten sonra Halk TV ile ilişiği kesildi. Gazeteci, “Baykal’dan özür beklerken kovuldum” dedi (14 Haziran).
Cinmen işten çıkarıldı: Habertürk TV’de iki buçuk yıldır çalışan gazeteci Işıl Cinmen işten çıkarıldı. Cinmen, “Habertürk’ten yaptığım son haberler sebebiyle yöneticilerimin tüm itirazlarına rağmen atıldım” dedi (13 Haziran).
Üç gazeteci işsiz: Habertürk televizyonu, Ana haberleri sunan Seda Akbay, Işıl Açıkkar ve Cansın Helvacı’yı işten çıkardı (10 Haziran).
Yükselir’in işine son: Sabah gazetesi, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ı eleştiren köşe yazarı Sevilay Yükselir'in işine son verdi (9 Haziran).
Altınok ve Yükselir’in işine son: Show TV seçimin ertesi günü Güne Merhaba programını sunan Melih Altınok ile Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir’i işten çıkardı (8 Haziran).
Muhabirden istifa: Star gazetesinin Batman muhabiri Yusuf Uyanık, Diyarbakır’da HDP mitingine düzenlenen bombalı saldırıda haber değeri görmediği için gazetesinden istifa ettiğini Twitter hesabından duyurdu (7 Haziran).
Bir gün sonra işten atma: Akşam gazetesi Mustafa Kılıç’ın işe başladığı günün ertesi telefonla işine son verdi. Gazeteci, “attıkları tweet ya da yaptıkları haber nedeniyle kovulan gazeteci arkadaşlarımı şimdi daha iyi anlıyorum” dedi (20 Mayıs).
Nokta yeniden: Nokta dergisi, 18 Mayıs'ta yeniden yayına başladı, derginokta.com sitesini de yayına soktu. Fransa'da yaşayan Ramazan Köse'nin yatırımcısı olduğu dergi, Gezi direnişleri ve 17 Aralık gibi süreçlerde işten çıkarılan bazı gazetecileri de kadrosuna kattı (18 Mayıs).
Haber işinden etti: Türkiye Basketbol Federasyonu Başkan Adayı Lutfi Arıboğan’ın, Fenerbahçe’nin UEFA’dan ceza almasında rolü olduğunu savunan haber nedeniyle TRT Spor İstanbul müdürü Ahmet Fisunoğlu görevden alındı (15 Mayıs).
Fox TV’de 70 işsiz: Fox TV, küçülmeye gittikleri gerekçesiyle iç yapımlar ve teknik ekipten 70 kişinin işine son verildi. Aralarında Aslıhan Üzen, Kadir Barış Derin, İlker Pakkan, Setenay Hatoğlu, Ece Zeynep Tezcan, Ceyda Özduygu, Hacer Abanoz, Aylin Durandal, Murat Uğuz, Damla Baki ve Kübra Merve Tutum işine son verilenlerden (17 Nisan).
Olgun’la yollar ayrıldı: BirGün gazetesi, gazete okurlarıyla polemiğe girdiği gerekçesiyle altı yıllık yazarı Akın Olgun’un işine son verdi (13 Nisan). (EÖ/BA)