Nihat Behram’a Yurt Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazısında Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay’a “işkenceci ve tecavüzcü” demesi nedeniyle açılan hakaret davasında ceza verildi.
Behram “AK Terfi dedikleri bu olmalı” başlıklı yazısında hükümetin atama ve terfi politikalarını eleştirmişti.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Behram'la ilgili kararını 27 Mayıs'ta açıkladı. Behram'a Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125/1 maddesi uyarınca, "hakaret" suçlamasıyla 90 gün karşılığı adli para cezası verildi. Sanığın mali ve ekonomik durumu, şahsi halleri, cezanın sanık üzerindeki etkisini dikkate alan mahkeme, ilk kararını TCK 52/1 maddesi gereğince günlüğü takdiren 20 TL'den paraya çevrilerek bin 740 TL adli para cezasıyla cezalandırılması şeklinde değiştirdi.
Behram’ın avukatları karara itiraz etmek için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunacak.
Behram: Adalet yara aldı
Behram bianet’e yazılı olarak yaptığı açıklamada kararla ilgili şöyle dedi:
“Hak, hukuk, adalet adına inanılır gibi değil ama, yazımda geçen ‘işkenceci ve tecavüzcü’ nitelemem nedeniyle ceza aldım! Karar tutanağında verilen cezanın kesinleşmiş ceza olduğu belirtiliyor. Bunun anlamı da bir üst mahkemeye itiraz ve temyiz etme yollarının kapalı olduğudur. Avukatım Başar Yaltı, mahkeme sonunda yaptığı açıklamada ‘Anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulunacağımızı’ açıkladı. Acaba AİHM’e gitme durumu mümkün mü bilmiyorum.
“İnandığım bir şeyi yazmış olduğum için ceza almış olmam kişi olarak umrumda değil. Fakat insan hakları, adalet, hukuk yara almıştır. Acı olan budur. ‘Adalet’ işkence mağdurlarına derman olacağına işkenceciliğe ferman olmuştur! AKP’nin ‘AK Sistemi’ zulüm düzeninden kurtulmak için tek yolun sandık olmadığını gösterdiği gibi, adaleti bulmada tek yolun mahkemeler olmadığını da gösteriyor!
“Demek ki işkence mağduru da ‘adalet’ için başka yol aramalı! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde, Türkiye’nin işkencecilikten mahkumiyetine sebep olmuş birine ‘işkenceci’ dedim diye mahkum olmuşum! Siz benim yerimde olsaydınız ‘yerli yargı sistemi’ne güvenir miydiniz?” (BK)