İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı Cemil Ozansü 2547 sayılı YÖK kanunu’nun 50/d maddesinden 33/a maddesine geçirilmemesi nedeniyle işten atılmakla karşı karşıya.
50/d kadrosu doktora ve yüksek lisans eğitimi devam eden asistanları kapsarken, eğitimlerini bitiren asistanların görevlerine devam edebilmeleri için tez savunmalarından önce aynı kanunun 33/a maddesindeki kadroya alınmaları gerekiyor.
bianet’e konuşan Ozansü, asistanların 50/d nedeniyle karşı karşıya kaldıkları durumları anlatırken, iş güvencesi olmadan akademik özgürlük olmayacağına vurgu yaptı.
İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlileri Temsilciler Kurulu işten çıkarılmalara karşı 50/d ile asistan istihdamına son verilinceye kadar eylem kararı aldı. İlk eylem olarak yarın saat 12.00’de Beyazıt Kampüsü Atatürk heykeli önünde buluşarak Rektörlük binası önünde bir basın açıklaması yapılacak. Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi'de açıklamaya çağrı yaptı.
Azami süre uygulaması | |
YÖK, geçtiğimiz sene, 50/d maddesiyle istihdam edilen araştırma görevlilerinin yüksek lisansta üç, doktorada altı yılı tamamlayıp mezun olmaması halinde işten çıkarılmasını öngören bir görüş yazısı göndermiş, yurtdışı görevi, doğum izni veya özel sebeplerle Enstitü onayıyla alınan süreden sayılmayan izinler de bu süreye dahil edilmişti. YÖK'ün görüşü sonucu İstanbul Teknik Üniversitesi başta olmak üzere pek çok üniversitede belirtilen sürede doktora ve yüksek lisanslarını tamamlamayan asistanların işten çıkarılmasına yol açmıştı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde sekiz aya varan direniş süresince YÖK Genel Kurulu işten çıkarılanların geri alınması, süreden sayılmayan izinlerin azami süreye dahil edilmemesi, tezlerini belirli sürede teslim edenlerin 1 sene daha 50/d kadrosunda kalması kararı alınmış ancak bu karar uygulamaya geçmemişti. |
“Yüksek lisans tezim üniversitelerde okutuluyor”
Ozansü, doktora tezini altı sene dolmadan, Eylül ayında teslim ettiğini ve Aralık’ta da savunmasını yapacağını, dolayısıyla süre şartı bakımından kuralları yerine getirdiğini söylerken, karşısına çıkan sorunu şöyle anlatıyor:
“2008’de ceza hukuku kürsüsünden istifaya zorlandım, bunun üzerine hukuk tarihinde görevlendirmeyi istedim, burada görevlendirildim. Çalışmalarımı hukuk tarihi üzerine yürüttüm, şimdi burası beni talep ediyor. Rektörlük ise ‘Kadro yerin ceza, ceza anabilim dalından geçmek mecburiyetindesin’ diyor. Mobbinge uğradığım kürsü de benim 33/a kadrosuna geçmem konusunda işlem yapmıyor.”
Ceza hukuku ve hukuk tarihi alanında da yetkin olduğunu belirten Ozansü, Türkiye’de hukuk fakültelerinde okutulan ceza hukuku kitaplarında yüksek lisans tezine atıf yapıldığını anlatıyor.
Ozansü, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Enstitüsü’nde asistan olan Mehmet Perinçek’in geçtiğimiz Ekim ayında işten çıkarıldığını hatırlatıyor.
“Perinçek, altı senede tezini vermemiş görünüyor ama bu sürede sayılmayacak iki istisna durum vardı, uygulanmadı.”
“50/d zorluk yaratmak için fırsat yaratıyor”
Ozansü, karşı karşıya kaldıkları durumu şöyle yorumluyor:
“Mehmet de ben de muhalif insanlarız, üniversitede kadro mücadelesi içerisinde, 50/d meselesi içinde de yer aldık. Sistem mücadelesinde yer aldığım için soruşturmalara da maruz bırakıldım.
“Üniversitelerde idareye yakın insanların her türlü işlemleri yapılırken, elenmek, defedilmek isteyenlere zorluk çıkarılmakta. 50/d de buna fırsat yaratıyor.
“2008’de mücadeleye başlarken ‘iş güvencesi olmazsa, akademik özgürlük olmaz, insanların kaderi iki dudağın arasında olur’ demiştik, bunlar teyit edilmiş oldu.
“Bunların temelinde de üniversitede biat kültürünün yerleştirilmesi, üniversitenin özgürlük alanı olmaktan çıkarılıp tabiyet ilişkisi olan bir kuruma dönüştürme gayreti var. Bu nedenle 50/d mücadelesi önemliydi, hala önemli”
Ozansü, “Bu meselelerde karşılaştığımız idareciler 12 Eylül’ün yarattığı tahribatın neticeleridir” derken “İsimler önemli değil, bu bir anlayış meselesi” diyor: “12 Eylül’de asistan olanların YÖK’ü, üniversiteyi yönettiği bir durumdayız.” (BK)
* Manşet fotoğrafı: Erhan Demirtaş, İTÜ Asistan Dayanışması eylemi, İstanbul.