Gazeteci Ahmet Altan, Taraf gazetesinde Roboski katliamı sonrası 4 Ocak 2012’de “Devlet Yardakçılığı ve Ahlak” başlıklı yazısı nedeniyle İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği” ileri sürülerek 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası 7 bin lira para cezasına çevrildi. Altan, 2 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle yargılanıyordu.
Gazeteci Altan’a verilen cezayı bianet’e değerlendiren Altan’ın avukatı Veysel Ok, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) gazeteci Erbil Tuşalp kararında basın ve ifade özgürlüğünün siyasi iktidarla ilişkisini tespit ettiğine dikkat çekiyor.
Bu kararda birkaç ilke olduğunu söyleyen Avukat Ok, öncelikle sert ifadenin hakaret olmayacağını ve siyasi iktidarı eleştiri sınırlarının yüksek olduğunu belirtiyor.
“Verilen karar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) tamamen aykırı bir karar. Yazı içeriği Uludere katliamıyla ilgili ve yazıda Ahmet Altan Başbakan Erdoğan’ın siyasi sorumluluğunu hatırlatıyor.
“Biz de mahkemeden ısrarla Uludere emrini kimin verdiğini sorduk ama mahkeme heyeti bu soruyu Genelkurmay’a sormaktan imtina etti. Eğer sorsa, Uludere katliamı davası da belli bir aşamaya gelmiş olacaktı.
“Yazıda herhangi bir hakaret yok. Mahkeme, yazıda Başbakan’ın 35 kişinin katili olmakla suçlandığı düşüncesine kapıldı. Başbakan’a yazıda direkt olarak katil denilmiyor. Kaldı ki, bir köşe yazısında Başbakan’a doğrudan katil demek de ifade özgürlüğü kapsamına girer.
“Onun siyasi iktidarı döneminde 35 kişinin öldüğü bir olay var ve bu olayın aydınlatılması için herhangi bir çaba yok. Bu konuda insanların yapacağı her türlü eleştiri, ağır da olsa, ifade özgürlüğü kapsamına girer. Ancak mahkeme böyle değerlendirmedi ve başbakanı sıradan bir kişilik olarak değerlendirdi.
“Sokakta herhangi birine katil derseniz bu hakarete girebilir ama Başbakan’ın siyasi konumu nedeniyle kendisine yöneltilecek sözlerin eleştiri sınırı yüksektir.
“Kararın açıklanmasından sonra Ahmet Altan’la konuştum. Kendisi de şu an yargının içinde bulunduğu durum nedeniyle farklı bir karar beklemiyordu. İfade özgürlüğü açısından çok kötü bir karar. Çünkü siyasilerin eleştirilemez olması, kamunun ve toplumun şeffaflığını zedeler.
“Temyize gideceğiz. Orada sonuç alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne, yine sonuç çıkmaması durumunda AİHM’e gideceğiz.” (EKN)