Kimbilir metrekareye kaç ırkçı slogan düştü dün Taksim Meydanı'nda? Kimbilir o meydanda o sloganlar atılırken, billboardlarda "Ermeni yalanına sessiz kalma" diye yazılıyken Türkiye'de yaşayan Ermeniler ne düşünüyorlardı. Dün Taksim'de Hocalı Katliamı anılmadı bir katliam örtbas edilmek istendi. Aslında en acı olan da buydu. Kendi acısını nasıl yaşayacağını bil(e)meyen insanların, başkalarının acılarına dil uzatmaları...
O sloganları atanlar o gün orada Türkiyeli Ermenilere 1915'i yeniden hatırlatmadılar mı sizce de? Yolu o gün, o saatte Taksim'den geçen bir Ermeni'yi düşünün. O sloganlar kulağında çınlanırken ne hisseder hiç düşündük mü?
Bakın ne diyordu Hayko Bağdat dün Hocalı Katliamı'nı "anılırken" atılan sloganların ardından twitter'da :
"Bugün evinde çocuğuyla oturan bir Ermeni ailenin yerine koyun kendinizi. Sabah çocuğunuzu giydirip okula gönderin. Ülkemizden gitmeyeceğiz."
Ya da Rober Koptaş "anma" öncesi Agos Gazetesi'nde yazdığı yazısında şunları diyordu: "'Ermeni yalanına sessiz kalma' diye koca koca harflerle duyurulan miting çağrısından bir türlü kaçamıyoruz son günlerde. Yerin üstünde, en işlek caddelerdeki billboard'larda; yerin altında metro istasyonlarında, nereye gitsek oradalar. Tedirgin adımlarla uzaklaşıyoruz çoğu zaman. Olur a, birileri büyük günahımızı, Ermeni olmadığımızı anlar, 'Vay seni gidi yalancı!' diye üzerimize çullanır..."
Hükümet dünkü yaşananların ardından Ermenilerden özür dileyecek mi?
Çünkü o sloganlar İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in yanında atıldı. Şahin böyle bir ortamda yaptığı konuşmayla, o sloganlara hükümet nezdinde meşruluk kazandırmadı mı?
Yaptığı konuşmayla nefreti yoğurmadı mı?
Kafamızı Taksim Meydanı'ndan Ankara Yüksel Caddesi'ne çevirdiğimizde bambaşka bir manzara vardı. Yine Hocalı Katliamına ilişkin bir basın açıklaması vardı. Fakat bu kez manzara çok daha farklıydı. Azeri Sosyalistler "Acı acı ile yarıştırılmaz" diyordu.
Halkların kardeş olması gerektiğine vurgu yapıyorlardı. Belki sayıca epey azdılar, belki yüzlerinde bir tedirginlik vardı. Ama onlar acılarını, öfkeyle harmanlamayacak olgunlukta genç insanlardı. (SK/HK)