Başbakan yardımcısı Cemil Çiçek'in Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nde Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün durumuyla ilgili sunduğu bilgiler ve yaptığı kimi değerlendirmeler gerçeği yansıtmıyor.
Talep üzerine Türkiye delegasyonu, Çiçek'in 10 Mayıs'ta Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki oturumda yardımcılarına okuttuğu metni bianet'e ulaştırdı.
TMY'den davalar azalmadı
Türkiye'de hakim ve savcılara Adalet Akademisi'nde ifade ve basın özgürlüğü konusunda hem hizmet içi hem meslek öncesinde yoğun eğitim verildiğini belirten Çiçek, "Ülkemizde basın özgürlüğüyle ilgili mahkeme kararları ise sadece terör örgütünün propagandası sebebiyle verilmektedir. Bu tarz davaların sayısı çok azalmıştır" diyor.
Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) da özellikle Kürt Sorunu'nda haberciliği ve düşünce açıklamayı büyük oranda kısıtladığı ve 7,5 yıla kadar hapis tehdidi yarattığı da biliniyor.
Bağımsız İletişim Ağı'nın (BİA) 2 Mayıs'ta yayımladığı Ocak-Şubat-Mart 2010 Medya Gözlem Raporu, Azadiya Welat gazetesinin iki ay kapatıldığını, Birgün'den Hakan Tahmaz, Günlük'ten Veysi Sarısözen, Radikal'den Rıfat Başaran ve Milliyet'ten Namık Durukan'ın hapisle yargılandığını duyurmuştu. Bu kişilere son olarak Express dergisinden Merve Erol ve İrfan Aktan da katıldı.
BİA Raporu, tam tersine "bu tarz davalar"ın sayısında özellikle Kürt siyasetçi ve çevreler için büyük artışa işaret ediyor.
301'e bakanlık izni "çifte güvence" oldu!
Çiçek'in BM'ye üye 192 ülkenin temsilcilerinin önünde okuttuğu belgede, Ceza Yasası'nın (TCK) 301. maddesinin Mayıs 2008'de değiştirilmesi ve soruşturma/kovuşturmanın Adalet Bakanlığı iznine bağlanmasıyla ilgili "ifade özgürlüğü çifte güvence altına alınmıştır" deniyor.
Çiçek, bu yılın ilk dört ayı itibariyle Adalet Bakanının önüne gelen 222 davadan sadece 4'üne izin verildiğini aktarıyor.
Ancak Türkiye'deki basın meslek kuruluşları, ne sorun yaratan düzenlemelerin bir tek TMY'den kaynaklandığını ne TCK'daki sorunun 301, maddeyle sınırlı olduğunu ve de 301'e bakanlık müdahalesinin bir güvence oluşturabileceğini düşünüyorlar.
Örgütler, basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlayan 25'i aşkın yasa maddesi bulunduğu konusunda yaygın bir kanaate sahipler.
TCK reformu için çalışma grubu
"Halkı askerlikten soğutmak" (318), "kin ve düşmanlığa tahrik" (216), "Türk milletine hakaret" (301), "Suç ve suçlu övmek" (215), "Temel milli yararlara karşı hareket" (305), "Hakaret" (125), "Örgüt adına suç işlemek" (220/6), "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" (288), "Yargı görevi yapanı etkileme" (277), "Gizliliği ihlal" (285) eleştirilen düzenlemelerden sadece birkaçı. Ayrıca, 1951 yılına ait Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlara İlişkin Kanun da 4,5 yıl hapis cezası öngörüyor.
Çiçek, TCK'nın ifade özgürlüğü bakımından endişe verici olarak kimi uluslararası kuruluşlar ve STK'larca dile getirilen bazı maddeler hakkında bir çalışma grubu oluşturulduğunu belirtti.
Amaç "uyar ve kaldır" sistemini etkili kılmakmış...
Belgede, Türkiye'de bir bir içerikten bir İnternet sitesinin tamamının erişime engellenmesini önleyen "uyar ve kaldır" (notice and take down) ilkesinin uygulanması nedeniyle "hiçbir sitenin erişiminin engellenmediği", yurtdışı kaynaklı siteleri için bu sistemin uygulanmaya çalışıldığı ancak kanunlardaki farklılıklar nedeniyle henüz etkili sonuç alınamadığı, bu nedenle de hakim kararıyla erişim engelleme kararları alındığına yer verdiliyor.
Ayrıca, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın 2008'de INHOPE (International Association of Internet Hotlines) üyeliği için başvurduğu, sürecin de sürdüğü bildirildi; "Türkiye, anılan üyelik çerçevesinde yurtdışı kaynaklı internet sitelerinde 'uyar ve kaldır' sistemini etkinleştirmeyi hedeflemektedir" denildi. (EÖ)
Başbakan yardımcısı Cemil Çiçek'in "basın ve ifade özgürlüğü" belgesini okumak için tıklayınız.