Düşünce Suçuna Karşı Girişimi'nin 22-24 Mayıs günlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde düzenlediği Düşünce Özgürlüğü için 6. İstanbul Buluşması, düşünceleri nedeniyle Türkiye'de baskılarla karşılaşanları, Avrupalı ve Karadeniz bölge ülkelerindeki hak savunucularını bir araya getirdi.
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı, açılış konuşmasında, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra özellikle güvenlik meseleleri etrafında ifade özgürlüğünü sınırlarının tartışmaya açıldığını, son olarak da evrensel insan hakları standartlarının dini değerlerin korumaya alınması yönünde girişimlere sahne olduğunu söyledi.
Tarhanlı: AİHM kararlarını da tartışabilmeliyiz
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) içtihatlar itibariyle, kültürel ve sanatsal konularda, politik düşünce açıklamalarına göre daha az özgürlükçü kararlar alabildiğini ifade eden Tarhanlı, AİHM kararlarının da insan hakları savunucularınca tartışılmasının yararı olabileceğini açıkladı.
"Türkiye'den tanıklıklar" bölümünde söz alan eski milletvekili Mahmut Alınak, Deniz Gezmiş, Musa Anter ve Vedat Aydın'ın isimlerinin sokaklara verilmesini istediği için "suçluyu övmek" iddiasıyla cezalandırıldığını açıklayarak, yasaklara değindi:
"1973'te savcı bana, 'Demokrasimiz daha genç, zorlamayın!' demişti. Bekledim ki demokrasi büyüsün ama o hiç büyümedi. Kürtlüğümüzü, Kürtçe'mizi ruhumuzda prangalayarak büyüdük."
Agos gazetesi eski imtiyaz sahibi Serkis Seropyan da, Hrant Dink'in Reuters Ajansı'na söylediği "Dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan halk ortadan yok oldu" sözlerini diğer gazetelerden aktarmalarına karşın yalnızca kendilerinin yargılanıp mahkum edildiğini söyledi.
Demirer: İtiraz etmekten vazgeçmemeli
Yazar Temel Demirer, Dink'in soykırımı tanıdığı için öldürüldüğünü ifade ettiği için halen "Türk milletini aşağılamak"tan yargılandığını kaydederek, "Ben devletin diliyle konuşmadım, benim suçum bu" dedi.
"Sarık ve Cübbe" başlıklı yazısında "askeri kuvvetlerini aşağıladığı" gerekçesiyle yargılanan yazar Abdurrahman Dilipak ise, Adalet Bakanlığı'nın kovuşturma izni vermediğini söyledi ve ekledi: "Ancak siyasi irade başka bir kişi için izin verebilir. Bu iktidar vermezse bile bir başka iktidar bu düzenleme yürürlükte kaldığı sürece izin verebilir."
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Ceren Baykal da, 301. maddeyle yürütülen soruşturma ve davalara bakanlık izni getirilmesinin yıllardır kendilerine söz edilen "erkler ayrılığı" ilkesine aykırı olduğunu açıkladı.
Vicdani retçi Doğan Özkan, hapisten para cezası verilmesiyle sonuçlanan yargılamasını özetledikten sonra, sözlerini "Askere gitmeyin, hiçbir işlem yapmayın" diyerek tamamladı.
Özdabak, Baransu, Tursun da tanıklık etti
Karikatürist Halil İbrahim Özdabak "Guguk" karikatürü nedeniyle yargılandıktan sonra beraat ederken kendisine "kıl payı" kurtulduğunun söylendiğini ifade ederek, "Her gün çiziyorum ama aklımda yine o kılpayına yaklaşmamaya çalışmak var" dedi.
Mehmet Tursun ise, oğlunu öldürenlere ilişkin yargılamaya dair düşünceleri ve tepkilerinden hapisle yargılandıklarını ifade etti; "Polis şiddetine karşı seferberlik ilan ediyoruz" dedi.
Taraf muhabiri Mehmet Baransu, hakkında 22 dava açıldığını, yedi soruşturma yürütüldüğünü söyledi; Özden Örnek ve Dağlıca haberinden açılan davalara 12 Haziran'da devam edileceğini ifade etti.
Lambda'dan Bengisu: Tehdit sürüyor
Lambdaİstanbul Derneği'nin kapatılma girişimlerini anlatan Bora Bengisu da, yargının derneğin kapatılmamasına karar verdiği kararında dahi "eşcinselliği yaygınlaştırmaya çalışırlarsa kapatırız"dair tehdit bulunduğunu, bu nedenle de kararı temyiz edeceklerini açıkladı.
Mısır Çarşısı davasından hakkında müebbet hapis cezası istenen sosyolog Pınar Selek'e ise babası ve avukatı Alp Selek tanıklık yaptı: "Ajan olmayı reddettiği için başına getirilen bir olay bu." (EÖ)